“Bedri Baykam, atölyesinde bulduğu şeylerin hepsini aynı sepette eritip kolajlar yapan, sırf soyut yapan, sırf erotik yapan, sırf acayip enstalasyonlar yapan sanatçı... Yok öyle bir şey. Ben hiçbir şeyim ve her şeyim. Her kılıkla karşınıza çıkarım. Ama her çıktığım kılıkla da işte Bedri Baykam gelmiş dersiniz.” Baykam’ın Bodrum Marina Yacht Club bünyesindeki meRQezart’ta açılan “Metamorfoz” adlı sergisini gezerken Milliyet Sanat dergisinin eylül sayısında Gizem Çetimen’e verdiği röportajda söylediği bu cümleler dönüyor kafamda. 50. yaşını çeşitli etkinliklerle kutlayan Milliyet Sanat’ın desteklediği sergide sanatçının dört farklı serisinden eserler var. Farklı kılıklarda ama “aynı özgürlükçü çizgide” eserler. Atölyesinin DNA’sını paylaştığı “Kayıp Eşyalar Atölyesi”, büyük boyutlu soyut serisi “Hâlâ Islak”, “Beat Kuşağı Graffitileri” serisi ve zaman faktörünü temel alan lentiküler “4D” çalışmaları. Çoğu son üç – dört yılın eserleri, sonuncu “4D”dekiler hariç. Onlar 10-12 yıllık. Toplamına baktığınızda, hem bir değişim - dönüşüm hâli hem eserler arası bir akrabalık duygusu geçiyor insana. Tam da söylediği gibi “İşte Bedri Baykam gelmiş” diyorsunuz. Ama “o hep alıştığımız kılığıyla” değil, çünkü alıştığımız bir kılığı yok, amacı sürekli dönüşmek.
Bir sanatçının kendisine özgü bir stil bulup ömür boyu o noktada kalmasını “bir nevi ‘cezaevi’ gibi” görüyor. “Kalıcı bir yere varmak için hareket halinde değilim. Kılık değiştirerek, deri değiştirerek ilerliyorum” diyor. Bu dönüşüme tanıklık etmek isteyenler için sergi 25 Eylül’e kadar açık.
Çocukların gözünde güneş açtıran topluluk
“Metamorfoz”un açılış akşamında sahnede Anadolu Yaylı Çalgılar Topluluğu vardı. 2003 yılında keman sanatçısı Gündüz Öğüt tarafından kurulmuş, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sanatçılarından oluşan bir topluluk. Çoksesli müziği, çalgıları daha çok insana tanıtmak, müziğin yaşama katkılarını büyük şehirlere konsere gelemeyen çocuklara anlatmak gibi bir dertle yola çıkmışlar. “Onlar bize gelemiyorsa biz onlara gideriz” diye bir slogan belirleyip tamamen gönüllülük esasıyla, kendi imkanlarıyla Anadolu’yu il il, köy köy dolaşmış, Muş, Ağrı, Ardahan, Diyarbakır, Gaziantep, Hatay, Çorum, Bartın 25 ile bağlı 700 okulda eğitim konserleri gerçekleştirmişler.
2018-2019 eğitim öğretim yılındaki eğitim konserlerini anlatan, çok sayıda ödül sahibi “Güneş Gözlü Çocuklar” adlı bir belgesel var YouTube’da. İzleyin derim. Çocukların okullarına kadar gelen topluluktan, onlara yeni kapılar açan konserlerden söz ederken sahiden güneş gibi parlayan gözlerini görünce daha iyi anlıyorsunuz, yaptıkları şeyin ne anlama geldiğini. “İlk başta buraya geleceklerini söylediklerinde inanmamıştım” diyor bir tanesi, “Ama gerçekten de gelmişlerdi. Köyümüze, okulumuza böyle müzik toplulukları hiç gelmemişti”. Bir kız öğrenci ise şarkının birinde hayal kurduklarını anlatıyor: “Aklıma çocuklar geldi, özellikle savaştaki çocuklar. O anki duyguyu anlatmaya kelimeler yetmez. Çünkü o tarif edilmez. Bunu yaşamak isteyen birçok insan var, onlar bunu yaşayamadan biz yaşıyoruz, bu çok güzel”. Bu gittikçe bencilleşen çağda sadece çocukların gözünde o ışığı görmek için diyar diyar gezen insanlar var, bu da çok güzel.