Meltem Cumbul 10 yıl aradan sonra ekranlara, ilk kez yarın seyirci ile buluşacak olan Kanal D’nin iddialı dizisi “Güzel Aşklar Diyarı” ile dönüyor.
Meltem Cumbul, 23 Eylül Pazartesi akşamı Kanal D’de başlayacak “Güzel Aşklar Diyarı”nın çekimleri için iki aydır Kapadokya’da. Ancak biz bu röportaj için Batı Ataşehir’deki Ülker Spor ve Etkinlik Salonu’nda buluştuk Meltem Cumbul’la… Çünkü ünlü opera sanatçısı Jose Carreras’ın konseri vardı burada ve Cumbul, 78 yaşındaki İspanyol sanatçının sahne aldığı etkinliğin sunuculuğunu yapmaktaydı.
İki yıl önce yine eylül ayında Adana’da görüştüğümüzde de Cumbul, 29’uncu Adana Altın Koza Film Festivali’nde Müjdat Gezen ve Hale Soygazi’ye verilecek ‘Onur Ödülleri’ töreninin sunucusuydu.
Cumbul, tecrübeli bir oyuncu olmanın yanı sıra seçkin konserler ve sanatsal etkinliklerin de sunucusu. Meltem Cumbul’u tanıdığımda 1992’de kurulan Kanal 6’nın radyosunda program yapıyordu, kameralar önünde sunuculuk macerası da o dönem başladı. Sunuculuk ve oyunculukta aranan marka bir isim olmayı başaran Meltem Cumbul’la Gönül’ü oynadığı “Güzel Aşklar Diyarı” ve sanatsal yolculuğu üzerine keyifli bir sohbet yaptık.
Bugüne kadar ‘İyi ki oynamışım’ dediğiniz film ve dizi projeleri hangileri?
Neredeyse iyi ki oynamışım demediğim filmim ve dizi filmim yok. Mutlaka izlenmeli diyebileceklerim; “Labirent”, “Gönül Yarası”, “Duvara Karşı”, “Abdülhamid Düşerken”, “Karışık Pizza”, “Muhteşem Yüzyıl”, “Yılan Hikâyesi”, “Aşk Yakar”, “Doğum Yeri Absürdistan” ve “Duruşma”.
Tezi kitap olarak yayımlanacak
2004’ten 2020’ye kadar altı tiyatro oyununda oynayan Meltem Cumbul’un eskisi gibi tiyatroya ayıracak zamanı mı yok, yoksa içine sinen proje mi çıkmadı karşısına?
Aslında 2005’ten 2007’ye kadar Los Angeles’ta Eric Morris’le çalıştığım için 2009-2018 yılları arasında eğitmen olarak MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü ve Bahçeşehir Üniversitesi Sinema Bölümü’nde Stanislavski ve Eric Morris sistemini öğretmek üzere yoğunlaştım. Bu sebeple öğrettiğim sistem üzerine çalışabilecek eserler üretmek, yönetmek, çalıştırdığım kişilerin sahne üzerindeki oyuncu yönetimini üstlenmek beni daha fazla ilgilendiriyordu. Altı oyunda oynamışım doğru, üç tane de oyun yönetmişim. İlk yönettiğim oyun, sizin de izlediğiniz Martin Sherman’ın “Bent” oyunu. Tiyatro D22’de dört sezon oynadı. XIII. Direklerarası Seyirci Ödülleri’nde En Iyi Prodüksiyon Ödülü’nü aldı. Tiyatro D22 kurucuları konservatuvardan öğrencilerim ve Eric Morris sisteminin sahne üzerindeki eser karşılığını gördüğümüz bir çalışma gerçekleştirdik. Habitus Kitap’tan da çok yakında aslında tez olarak yazdığım ama kitap diline çevrilen “Bent Oyununda Fütursuz Oyunculuk” basılacak. Kitap “Bent” oyununun dramaturjik öğelerinin ve toplumsal boyutların çözümlenmesini de kapsıyor. Ayrıca içime çok sinen bir teklif aldım, çok sevdiğim bir eserde çok sevdiğim bir yönetmen ve çok sevdiğim oyuncu arkadaşımla çalışmak için, bilin bakalım kim?
Kim?
Şimdi paylaşmayayım, sürprizi kaçmasın. Yönetmeyi düşündüğüm 4. oyun için çevirisini yaptırttığım John Patrick Shanley’ye ait bir eser de seneye sahnede olmasını planladığım tiyatro oyunları arasında. Yine yönetmeyi planladığım bir başka eser Lanie Robertson’a ait. Onun da çevirisi bitti. Oldukça yoğun bir dönem olacağa benziyor 2025.
Hafızam beni yanıltmıyorsa Kanal 6’nın kurulduğu yıllarda radyoculuk da yapıyordunuz. Radyoculuk defterini ne zaman kapattınız?
1992 yılında korsan yayıncı olarak Londra’dan Radyotek’le 99Fm frekansından başladığım Radyo DJ’liğine 1993 yılında özel radyolara yayın izni çıkınca İstanbul Power 100 FM’de devam ettim. Yedi yıl yayıncılık yaptım.
“Toksik insanlardan uzak duruyorum”
Hobileriniz neler?
Hobi diye nitelendirilebilecek birçok şey benim mesleğim gereği deneyimlediğim ve sonrasında hayatımda süreklilik arz eden şeyler. Mesela Tai chi. Çinli hocam Yang’la 20 yıldır çalışıyoruz. Uzun zamandır benim Tai chi’yi öğretmemi istiyor. Ders yapmıyoruz bu sebeple. Belki yakında ders vermeye başlayabilirim.
Yorgunluğunuzu nasıl atarsınız?
Bol bol yürürüm. Tai chi yaparım. Hamama gitmeyi çok severim. Toksin atmaya çalışırım. Toksik insanlardan da uzak dururum.
Oyuncu ve sunucu olarak nelerden beslenirsiniz? Bu anlamda kendinize yaptığınız yatırımlar neler?
Oyuncu olarak sahne üzerinde, ekranda olmadığım zamanlarda spora gider gibi sistemli bir şekilde egzersizlerimi yapmaya ve çalışmaya devam ederim. Öğretmek de bir tür çalışma yöntemim. Oyuncu olarak her türlü ekol üzerinden çalışma gerçekleştiriyor olsam da yakınlık duyduğum ekol psikolojik gerçekçilik yani Stanislavski temelli Eric Morris Sistemi. Atölye çalışmaları yapmak, profesyonel oyuncularla çalışmak, İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları oyuncularıyla çalıştık mesela, bunlar da beni çok besliyor hem eğitmen olarak hem de oyuncu olarak. Yakında da İzmir Büyük Şehir Belediyesi Şehir Tiyatroları oyuncularıyla atölye çalışması yapacağım. Sunuculukta ise epik anlatımı kullanmayı tercihliyorum.
“Güzel Aşklar Diyarı” dizisinin nesi sizi cezbetti de Amerika’dan dönüş yaptınız?
Mahsun Kırmızıgül bir sinema yönetmenidir. Sinemaya verdiği emek tartışılmaz. Birkaç projesinde olmamı çok istemiş olmasına rağmen birlikte çalıştığımız ilk iş “Güzel Aşklar Diyarı” oldu. 10 yıldır dizi yapmamıştım, hem Mahsun Kırmızıgül’ün sinemacı olması hem yine prodüktörlerimizden Fatih Aksoy’un da sinema kökenli olması ki kendisiyle 1996’da Budapeşte’de “Sawdust Tales” filminde çalışmıştık, beni çok etkilemişti. Hikâyeyi sevdim. Halil Ergün’le daha önce “Böcek” ve “Abdülhamid Düşerken” filmlerinde çalışmıştık, tekrar onunla da oynayacak olmam işi kabul etmeme vesile oldu.
“New York’taki evimi kapattım”
ABD’ye gittiğinizde neler yapıyorsunuz?
Amerika’da artık New York’tayım. 2005-2007 yılları arasında LA’de yaşarken, Oscar’a Türkiye adına aday adayı olan film “Gönül Yarası”nın gösterimleri sırasında New York City’ye çok gidip geliyordum. Şimdi yerleşik olarak orada olduğumdan şehri yaşama biçimim değişti. Sabah çok erken Central Park’ta yürüyüşümü yapıyorum. New York Halk Kütüphanesi, Lincoln Center, Metropolitan Opera House, MoMa, Guggenheim, Whitney müzeleri, Broadway ve Off Broadway’de yer alan tiyatrolar, vaktimin çoğu bu mekânlarda geçiyor.
Mahsun Kırmızıgül’ün geçen sezon için planladığı bu dizi istediği erkek oyuncuyu bulamadığı için bu sezona kaldı. Meltem Cumbul bu süreyi nasıl geçirdi?
Bu iki ay içinde İstanbul’a, aileme ve arkadaşlarıma doydum diyebiliriz. Sonrasında İBB Şehir Tiyatroları oyuncuları için atölye çalışması yaptım. New York’a geri gittim. Evimi kapattım. Mayıs ayında İBB Şehir Tiyatroları Genç Günler için atölye çalışması yapmak üzere İstanbul’a geri geldim. Haziran ayından itibaren “Güzel Aşklar Diyarı”ndaki karakterim için çalışmaya başladım. 10 yıldır neredeyse hiçbir etkinliğe katılmamıştım. Biraz sosyalleşmeye gayret gösterdim. Ailemle yaz tatilini Bodrum’da bir hafta yapabildim.
“Gönül söze çok önem veren güçlü bir kadın”
“Güzel Aşklar Diyarı”nda hayat verdiğiniz Gönül Alaca nasıl biri?
Ailesine bağlı, koruma içgüdüsü yüksek bir kadın ‘Gönül Alaca’. ‘Hakim Alaca’nın tek gelini… Eşi (Tarık) yıllar önce vefat edince oğulları Cihangir, Cemal, Arhan ve kızı Alara’yı gözünden bile sakınarak büyütmüş. Özellikle ilk bölümde ortanca oğlu Cemal öldürüldükten sonra kalan üç çocuğu ve torunlarını korumak onun için çok önemli. Ölüm tehdidi altındaki küçük oğlu Arhan’ı korumak ise her şeyi göze alacak kadar önemli. ‘Gönül’ büyük oğlu ‘Cihangir’in sorumsuz davranışının sonucu olarak torununa bakma görevini de mecburen üstlenmiş. Kocasını kaybetmiş olması, kayınpederi ve onun genç eşiyle aynı çatı altında yaşamaya mecbur kalması, onun ne olursa olsun güçlü durma kararını pekiştiriyor. Verilen sözde durulması ‘Gönül’ için önemli, hele bu söz genç bir kıza verildiyse. ‘Gönül’ yeri geldiğinde ergenlik aşkı ‘Eşref’e bile meydan okuyabilen bir kadın.
“Güzel Aşklar Diyarı” nasıl bir dizi?
Drama. Trajedi kadar acı duygusu yüksek. Seyircinin katarsis yapmasını sağlayacaktır bu eser. Seyircinin “İyi ki başıma bunlar gelmiyor,” diyeceğini düşünüyorum.
Ne zamandan beri Kapadokya’dasınız?
İki aydır Kapadokya’dayım. Zamanım çoğu çalışarak geçiyor. Geri kalan zamanımda Ürgüp Çarşı’da arkadaşlık kurduğum esnaftan kadınlarla yöreyi tanımaya çalışıyorum. Mavi dolunay olduğunda Kızılçukur Vadi’den çay içerek kadınlarla izlemek çok hoşuma gitti. Halil Abi ile sabaha kadar çalıştıktan sonra, şafak sökerken balonların kalkışını izlemek yine harikaydı.
“Güzel Aşklar Diyarı” yarın saat 20.00’da Kanal D’de.
“Setteki kankam Halil Ergün”
“Güzel Aşklar Diyarı”nın setindeki kankanız kim?
Halil Ergün.
Özel gecelerde giydiğiniz kıyafetler hep Atıl Kutoğlu, Raisa-Vanessa ve Nammu imzalı, fotoğraf çekimleriniz Gizem Eraslan’a mı emanet?
Jose Carreras konseri sunumu için de Atıl Kutoğlu giyindim. 1998’de “Doğum yeri Absürdistan” filminin çekimleri için gittiğim Viyana’da tanıştık kendisiyle. O gün bugündür Atıl Kutoğlu’dan giyiniyorum. Raisa&Vanessa ile daha 10 yıllık bir geçmişimiz var. Bayılıyorum onların kıyafetlerini giymeye. Günlük elbise seçimlerinde de Müge Ersin’in markası Nammu’yu tercih ediyorum. İzmir’den yıllardır beğendiğim ve sahne kostümlerimde yardımcı olan Ertan Kayıtken ayrıca Meriç Sefer çalıştığım kişiler arasında.