‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’ Ali Kaptan’ı öldüremedi!

21 Haziran 2012

Reyting ve ödüle doymayan Kanal D’nin dönem dizisi ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, duygu yoğunluğu hayli yüksek bir bölümle sezon finalini gerçekleştirdi. Giderayak yeni döneme bir bakış atmayı ihmal etmeyen yapım, tıpkı öyküsündeki karakterlerin yaşamı gibi, inişli-çıkışlı geçen bir dönemi ardında bırakırken Twitter’da TT olup ekran başındakileri gözyaşlarına boğdu. İlk günden bu yana dizinin en büyük dayanağı Ali Kaptan’ı hatalarıyla yüzleştiren sezon finali, aynı zamanda karakterlerinin geleceğini de ucu açık bıraktı. Herkese, her şey olabilir. Diriler ölebilir, öldü sanılanlar dirilebilir!

İki ihtimalli karakterler

Mete’nin yüzükle bağlandığı sevgilisini hemen hiç dramatize etmeden, bir mektupla Almanya’ya yollayan ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’, yeni sezonda Nihal’i karşımıza çıkartabilir mi? Neden olmasın. Durduk yere Nihal’e şarkı yarışması kazandırılmış olmasa gerek! Birinciliği alan Nihal, pekâlâ da Almanya’da estetikle yüzünü düzelttirip geri gelir ve Mete gibi ünlü bir şarkıcıya dönüşebilir. Cemile’nin, veda mektubunu İnci Öğretmen’inkine benzeten Mete’ye, Nihal’in yaşadığını hatırlatması bu yolda bir mesaj olabilir.

Ameliyathaneye güle oynaya giden ve cümbür cemaat

Yazının Devamı

Yaz rehavetini dağıtacak diziler evlere şenlik!

20 Haziran 2012

Yazın gelmesiyle birlikte ekranlardaki sezon dönüşümü de başladı. Ancak bu dönüşüm eskisinden farklı. Geçmiş yıllarda yaza girerken kimi diziler finalle televizyon yolculuğuna noktayı koyar, kimileri de soru işaretli sezon finalleriyle izleyici ilgisini eylülde başlatılan yeni döneme taşırdı. Yaz ayları da, laf olsun misali hazırlanan eğlencelik programlar ve sinema filmleriyle geçiştirilirdi.

Televizyon dünyasının bu rutin işleyişi son yıllarda şekil değiştirdi. Mevcut dizilerini tatile yollayan ya da sonlandıran kanallar, doğacak boşlukları gidermek için yine dizilere yöneliyor. Gerek alınan reklamların getirileriyle kabaran iştahlar, gerekse yaza denk gelen Ramazan yeni yapımların ekranda boy gösterme sürecini erkene aldı. Bu uygulama sayesinde, izleyiciler de yazı ‘dizi boşluğu’ yaşamadan geçirecekler ve tek eğlence halini alan dizi muhabbetlerinden mahrum kalmayacaklar. Peki, eskilerin yerini dolduracak yeni yapımlar neler olacak? Kısaca bir bakalım…

Yeni yapım konusunda başı çeken kanal, bu sezonu pek verimli geçirmeyen Star TV! Altı yeni diziyle, reyting kaybının acısını çıkartmaya çalışacak olan kanalın yapımları güldürmeyi hedeflemekte. Star TV’nin bir başka hedefi

Yazının Devamı

‘Annemler Seni Çok Sevecek’… Seyirciyle iyi ‘dalga’ geçilecek!

17 Haziran 2012

ATV’nin ekranlara ‘yaz armağanı’ olarak yere göğe konulamayan ‘Annemler Seni Çok Sevecek’, yapımcısına göre şaka-drama(bu format yeni keşfedilmiş olmalı) programı… Seyirciye ve bize göre de tam bir fiyasko. Daha yayınlanmadan birilerinin övmekten bitiremediği ‘armağan’ın kıymetini bir tek biz mi anlamadık diyorduk ama neyse ki seyirci isyanı algılamamızda yanılmadığımızı gösterdi. Bu durumda, yutturulmak istenen şaka gibi programı eleştirmek şart oldu.

İlk bölümü 8 Haziran günü yayınlanan yapımın içeriği, şakacı ekiple işbirliği yapan ev kızının ailesini kandırması üstüne kurulu. Aile, yapımcı tarafından seçilmiş ünlülerden biriyle, bir haftadır büyük aşk yaşadığını söyleyen kızlarının çağrısıyla damat(!) adayının evine gider. Kendilerini ağırlayan ünlü ve uyduruk dayısı, çeşitli tuhaflıklar sergiler. Aile de, sözde bu şaklabanlığı yer. Ekran başındakilerin ne kadar yediğiyse, alınan düşük reytingden ve gelen tepkilerden belli!

Açılışı, ünlü(!) Survivor Taner ile yapan ‘Annemler Seni Çok Sevecek’ programı, ikinci bölümünde İlhan Mansız’ı şakaya dâhil etti. Sabır sınırlarım zorlansa, ‘Bu kadar saçmalık olur mu’ diye isyan etsem bile el mahkûm iki bölümü de izledim. Survivor

Yazının Devamı

Tanrı kadını yaratmış, selüliti mayasına katmış!

14 Haziran 2012

Birkaç gündür Gülben Ergen magazin medyasının gündeminde. Nasıl olmasın ki? Denizden çıkarken selülitleriyle beraber görüntülenmiş! Bundan büyük suç düşünebiliyor musunuz? Geçen yıl Hülya Avşar malzeme olmuştu, yaz fırsatçılarının objektiflerine. Bu yıl da Avşar’ın selülitli ve göbekli fotoğraflarına ‘hamilelik’ yorumu getiren Ergen. İlle de selülit, ille de kilo, ille de kadınların orası burası…

Selülit ile zayıflık konusunu ağızlarına sakız yapıp sürekli gündeme getirenlere ‘Beyinlerinizde ne kadar selülit var’ diye sorasım geliyor. Başka işiniz mi yok sizin? Takmışsınız milletin etine, buduna; kırışığına, buruşuğuna. Sanat dünyasının, sosyetenin modası; birbirlerinin selüliti, estetiği üstünden hava atmak! Gülme komşuna gelir başına…

Kınama söylemlerine, kikirdeşmelere girişmeden, ‘Selülit nedir’ diye bir düşünün hele. Her mecrada sıkça bahsedilen, erkek sunucuların bile dilinden düşmeyen selülit, her şeyden önce bir hastalık. Yani keyfi bir durum kesinlikle değil! Bundan dolayı kimsenin ayıplamaya hakkı yok. Dünyaya gelirken bedenin, metabolizmanın oluşumunda söz sahibi değiliz ki! Kimi dünyayı yer, bana mısın demez. Kimi ömür boyu çırpınır, dayatılan ölçülere bir türlü

Yazının Devamı

‘Suskunlar’ın teşvikçiliğine ‘suskun’ kalmak imkânsız!

10 Haziran 2012

‘Sleepers’filminin uyarlaması ‘Suskunlar’, nasıl bir dizi? Oyunculuk ve çekim tekniği takdir edilecek cinsten. Herkesçe bilinen ama yıllarca umursanmayan ‘çocuk mahkûm’ olgusuna dikkat çekmesi de, artılarından. En basit ifadeyle, ilk etapta ‘kaliteli’ ve ‘sert’ bir çalışma gibi durmakta. Ancak, konusu zaten hazır bulunan ve yerli ilavelerle şekillendirilen dizide öyle ayrıntılar var ki, oldukça tehlikeli motivasyonlar yaratacak cinsten!

Öyküsünü, orijinalinin aksine mantıksızca gerçekleştirilen, bir kazanın üstüne kuran ‘Suskunlar’ın reyting kapısı, hapse düşen çocukların yaşadıkları. Daha ilk bölümden, çocuk oyuncular sayesinde ekran başındakilerin yürekleri burkulup, gözleri yaşartılmadı mı? Dolayısıyla, dizinin görselliği ve canlandırması ne kadar iyi olursa olsun, başarısının ardındaki asıl dayanak ‘çocuklara eziyet sahneleri’… Bu, inkâr edilemez bir gerçek. Bir başka gerçek ise dizicilerin, ellerindeki yumurtlayan kazı evire çevire yolmaktan çekinmedikleri!

Her geçen bölüm boyutu artan ve rahatsız eden duygu sömürüsü, amacını aşmış durumda. Konunun gelişimi açısından başlangıçta kaçınılmaz olan hapishane sahnelerinde çocuğun, çocuğa uyguladığı şiddet pervasızca

Yazının Devamı

‘Umutsuz Ev Kadınları’ alkışı hak ediyor ama…

5 Haziran 2012

Sekiz sezon boyunca milyonların sevgilisi olan ‘Desperate Housewives’, kendine has formatıyla ilgi dozunu düşürmeden sürdürmeyi beceren bir yapımdı. Kısabir süre önce ekranlara veda etti. ABD’de efsane bitti ve yaratıcısı Marc Cherry geliştirdiği‘Devious Maids’ isimli yapımına yer arama derdine düştüama dünyadaki yerel uyarlamaları sürmekte. Hangi ülkede olursa olsun yapımcılara iyi para kazandıran dizi, İngiltere’de‘Desparate Scousewiwes’ versiyonu ve kendini dağıtan yıldızı Layla Flaherty’nin skandallarıyla ses getirirken bizim ‘Umutsuz Ev Kadınları’da hanım hanımcık maceralarını yaşıyorlar.

Orijinalinin cüretkâr karakterleri yerine daha mazbut kadınlarla ‘bizden’leşen ve akıllı uslu içeriğiyle Arapların ilgisini çeken yerli ‘Umutsuz Ev Kadınları’hakkında kesin olan, aslına en yakın uyarlama ödülüyle alkışı hak ettiği! Ancak, anne sütünün faydaları, yardım sahteciliğine kanmamak, ebeveyn-çocuk ilişkisi, internet oyunlarının tutkuya dönüşümü gibi mesajlarla hem konu yaratan hem de sosyal sorumluluk görevini yerine getiren çalışmanın, aksaklıkları da yok değil.

Dizide en çok göze batan, karakterlerin mantık boşlukları ve abartılarla yüklü tavırları. Wisteria Lane’in, Gül

Yazının Devamı

Şikâyetim var dayatmacı dürtükten yana!

31 Mayıs 2012

Başlık biraz karamsar oldu ama içerik eğlenceli aslında. Başlamadan önce bir ‘Hayırlı olsun’ diyelim, cümle izleyici adına ‘1 Erkek 1 Kadın’ çiftine. 250 bölümdür aynı çatı altında sürdürülen ‘ahlâka mugayir’ yani ‘ahlâka aykırı’ birlikteliğe ‘dürtük’ sonucu nikâh masası göründü. Dizinin konseptiymiş, esprilermiş… Hepsi göz ardı edildi; gözler ikilinin atacağı imzaya dikildi. Böylece cihanda insan haklarının, yurtta dizi kahramanlarının koruyuculuğuna gönüllülerin emri, senaryonun kavli(sözü) ile ‘Behzat Ç.’nin ardından bir dizideki çift daha hizaya sokuldu. Haydi, topluca alkışşş… Şak, şak, şakkk… Alkış faslı halledilmiştir. Tebriklerin kabulünü de, işi gücü bırakıp kurgu karakterlerinin nikâh memurluğunu üstlenenlere bırakıp geçelim şikâyetimize.

‘Dejavu’yaşatan konu, dizilerdeki evlilik dışı birliktelik olduğuna göre ben de ilk göndermemi bu yönde yapayım. ‘Hayat Devam Ediyor’ dizisindeki ilişkiler ilk takıntım. Çok saygıdeğer şahsiyetler, takılmışlar ya nikâhsız birlikte yaşamın kötü örnek olacağına… Ben de takıldım çifte karılı adamlara! Acep sayın ulular, avaz avaz haykıran iki karılı İsmail hakkında ne buyururlar? Resmi nikâhlı karısı Kudret’in üstüne Cennet’i imam

Yazının Devamı

‘Behzat Ç.’ altından sopa göstermek!

26 Mayıs 2012

İki kez ceza verildi… Dikkatle izleniyor. Kim, ne? Toplum yapısının pamuk ipliğine bağlı olduğunu sananların hedefindeki ‘Behzat Ç.’!

Kafaya takılmış bir kere… ‘Tabulaştırma’ hezeyanıyla, komik ithamlarla gündeme gelmekte. Komedinin ana teması, resmi kişilikleri insanüstü varlıklar olarak görmek. Daha doğrusu, göstermeye çalışmak. Tabular adına kurban verilmek istenen son dizi, ‘Behzat Ç.’. Sanki büyük bir suç işlemiş gibi diziye yüklenilmesi, demokratikleşme yolunda iddialı olunan günümüzde fazlasıyla düşündürücü. Amaç eleştirmek mi yoksa ‘Behzat Ç.’ altından genele sopa göstermek mi, belli değil. Üstelik bu yaklaşımla hareket edilecek olunursa, dizilerde veya filmlerde hiçbir mesleği olumsuz yansıtmamak ya da hoşa gitmeyen her şeyi ‘Toplumu bozar’ diyerek yasaklamak gerek. Nasıl ki, Azerbaycan ve Tacikistan ekranlarını Türk dizilerine kapattıysa! Bu gidişle korkarım sıra dizilerden sonra sinema yapımlarına da gelecek. Tıpkı, Tacikistan’ın ‘Diktatör’ filmini yasakladığı gibi.

‘Behzat Ç.’ komedi olsaydı…

Sert polisiye türünün örneği olan‘Behzat Ç.’yi beğenmeyebilirsiniz. Mantığa ters düşen sahneleri olabilir. Konusu sizi çekmeyebilir. Oyunculuğu eleştirebilirsiniz. Ama

Yazının Devamı