Sekiz sezon boyunca milyonların sevgilisi olan ‘Desperate Housewives’, kendine has formatıyla ilgi dozunu düşürmeden sürdürmeyi beceren bir yapımdı. Kısabir süre önce ekranlara veda etti. ABD’de efsane bitti ve yaratıcısı Marc Cherry geliştirdiği‘Devious Maids’ isimli yapımına yer arama derdine düştüama dünyadaki yerel uyarlamaları sürmekte. Hangi ülkede olursa olsun yapımcılara iyi para kazandıran dizi, İngiltere’de‘Desparate Scousewiwes’ versiyonu ve kendini dağıtan yıldızı Layla Flaherty’nin skandallarıyla ses getirirken bizim ‘Umutsuz Ev Kadınları’da hanım hanımcık maceralarını yaşıyorlar.
Orijinalinin cüretkâr karakterleri yerine daha mazbut kadınlarla ‘bizden’leşen ve akıllı uslu içeriğiyle Arapların ilgisini çeken yerli ‘Umutsuz Ev Kadınları’hakkında kesin olan, aslına en yakın uyarlama ödülüyle alkışı hak ettiği! Ancak, anne sütünün faydaları, yardım sahteciliğine kanmamak, ebeveyn-çocuk ilişkisi, internet oyunlarının tutkuya dönüşümü gibi mesajlarla hem konu yaratan hem de sosyal sorumluluk görevini yerine getiren çalışmanın, aksaklıkları da yok değil.
Dizide en çok göze batan, karakterlerin mantık boşlukları ve abartılarla yüklü tavırları. Wisteria Lane’in, Gül Çıkmazı’na dönüştüğü ‘Umutsuz Ev Kadınları’, bu noktalarda çıkmaza doğru sürükleniyor. Özellikle son bölümlerinde, kahramanlarına anlamsız işler yaptırıyor. Zorlama konularla senaryoyu yürütmeye çabalayan yapımda, orijinalindeki Teri Hatcher’e fazlasıyla benzeyen Songül Öden’in canlandırdığı Yasemin ile Bennu Yıldırımlar’ın oyunculuğunda hayat bulan Nermin’de ipin ucu kaçırılmak üzere!
Gereğinden fazla haykırışlarla kulak tırmalayan ve ölçüsü kaçırıldıkça itici gelmeye başlayan Yasemin’in yüksek tondan konuşturulması, neredeyse dizinin ana teması oldu. Yasemin, senaryo gereği ‘saftrik’ bir tip. Doğruya, doğru… Emel’in tabiriyle, ‘koyun’ gibi bakarak acıma duygusu uyandıran Songül Öden de rolünü layıkıyla yerine getiriyor. Zaten problem Öden’de değil, ona yazılan sahnelerin mantığında! Bakıyoruz; Emel’e yolladığı mektubu, Postacı Efendi’den bin bir güçlükle alan Yasemin, bu kadar değerli bir şeyi yok etmek yerine broşürlerin arasına sokuşturup sonrasında hiç kontrol etmeden çöpe atıyor. Takip eden bölümde, polisin ‘sabotaj’ raporuna rağmen soruşturmaya gelmemesi üzerine(bu da ayrı bir mantıksızlık), evi yaktığını itiraf ettirmek için Emel’in peşine takılan Yasemin başardığı işi, saçmalığın ötesinde bir sarsaklıkla berbat ediyor. Kayıt cihazını, daha doğrusu göğüslerini Emel’in gözüne sokan Yasemin’in parktaki abartılı tavırları ve benzerleri, senaryoyu geliştirmek amacıyla yapılsa da, buram buram abartı kokuyor. Belli ki, Yasemin’e saflık(!) yakışıyor, düşüncesi ve izleyicinin ilgisi, ona yazılan sahnelerde abartının pompalanmasına sebep olmuş. ‘Ver coşkuyu’ yaklaşımı da ‘özen’ kavramını ortadan kaldırmış. Tamam, orijinalinde de bu karakter absürtlüğüyle yapıma katkıda bulunuyordu. Ama orada yaşananlar daha inandırıcı, daha doğal bir gülmece yaklaşımıyla sunuluyordu! Senaryonun gülmecesini sürekli Yasemin’nin sarsaklığıyla beslemek bir süre sonra karakteri yıpratacaktır. Dolayısıyla tüm o mantıksızlıklar da eğlendirme vasfını kaybedecektir.
Elif ve Emel karakterinde mantığa ters yaklaşım sergilemeyen ‘Umutsuz Ev Kadınları’nda Yasemin’in dışında sorgulanacak ayrıntı çok. Temizlik hastası Nermin’in iyice dengesizleşip pasta parmaklayıcısına saldırması… Mağazada ödeme yaparken çantasının içindeki koca parfüm kutusunu görmeyecek kadar kör olması… Dolandırıcılıktan hapse düşen ve işin raconunu bilen Kudret’in birdenbire aptallaşıp tüm malvarlığını bir çırpıda bağışlamaya kalkması… Zeliş’le evlat edindikleri Aliş’in annesinin damdan düşer gibi ortaya çıkıp bebeği ellerinden alması… Mert’in, sanki daha önceden bilmiyormuş gibi, babasını katil ilan edip yeni bulduğu teyzesinin yanına taşınması… Ve yan karakterlerin yetersizliği!
Bunlar küçük ayrıntılar olarak görülebilir. Ama ‘küçük sinek’ misali diziye zarar vererek izleyici çözülmeleri doğurabilir! Ufak ufak düşüşe geçerek birincilikten beşinciliğe gerileyiş, bunun sinyali sayılmalı. Ekranın tek keyifli gülmecesine yazık etmemek adına, komedi örgüsünü kurarken mantık gülmecesinin ayrıntıları daha iyi işlenmeli. Bizim ‘Umutsuz Ev Kadınları’ da, orijinali gibi uzun ömürlü olmayı hak etmiyor mu, ne dersiniz?
Anibal GÜLEROĞLU