Ali Rıza Kardüz

Ali Rıza Kardüz

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Chilai çok katlı bir restoran. Süpermarket olur da süper lokanta olmaz mı?
MAN kamyon ve otobüs fabrikalarının kurucusu Tevfik Ercan’ın ailesinin 25 yıl yaşadığı bina, üç yıl önce tekstilci Osman Ör tarafından 17 milyon dolara alınmıştı. Yıkıldı, yeniden yapıldı. Haberlere göre 10 milyon dolar daha harcanarak lokanta süpermarketi (veya “süper lokanta”) haline getirildi.
Lokanta yatırımı tekstilci Osman Ör’ün yan uğraşısı. Esas işi 1979 yılında kurduğu Örsan Tekstil firması. İstanbul’daki ve Sinop’taki üç fabrikasında 1000 işçi çalışıyor. Tesislerde dünyanın ünlü markaları için ayda bin ceket, 150 bin pantolon üretiliyor.
Osman Ör yan uğraş olarak 1991 yılında Üsküdar’da Angel (İngilizce “melek”) isminde bir balık lokantası açmış. Bu lokanta ilgi görünce Baltalimanı’nda ve Tuzla / Manastır’da Angel’leri üçlemiş. Osman Ör lokantalarla doğrudan ilgilenmiyor. Çalışanlarını ortak ederek işleri onlara bırakıyor. Lokantaların Yusuf Köksal isminde bir yöneticisi var.
Bebek’te açılan lokantanın ismi Chilai. Bebek semtinin Hıristiyanlık döneminden önceki isimlerinden biriymiş. Nasıl bir yer imiş, gidip de görelim dedik. Telefon ile yer ayırttık.
Kapıdan girdik. Karşıda rezervasyon masasında iki genç hanım var. İsmimizi söyledik. “Yemekten önce Chilai süper lokantasını gezebilir miyiz?” diye sorduk. İsminin Aycan Mısırlıoğlu olduğunu öğrendiğimiz genç bir hanım önümüze düştü. Süper lokantayı gezdirdi.

Şarap mönüsündeki fiyatlar benzer lokantalara göre düşük
Giriş katı “bistro” imiş. Sabahtan gecenin geç saatlerine kadar açık. Çay-kahve, sandviç, alkollü, alkolsüz içecek servisi var. Deniz seviyesinde olan bistronun önünde çok geniş bir bahçe oluşturmuşlar. Sıcak havalarda oturulacak masalar, iskemleler dizmişler.
Bistroya girişin sokak tarafında ünlü Godiva çikolatalarının satış tezgahı, onun devamında upuzun bir Amerikan bar tezgahı var. Bistro cıvıl cıvıl gençlerle dolmuş bile.
Orta katın girişinde, yağlıboya tabloların ve heykellerin sergilendiği bir bölüm var. Denizin üzerindeki salon ise suşi bar olarak düzenlenmiş. Duvar dibindeki aşçılar, Japon pilavı üzerine çiğ etleri, deniz ürünlerini yerleştirerek suşi hazırlıyor. Kızgın yağda sebze ve karides kızartıyor. Bistro ve lokanta katında oturanlar da buradan suşi ısmarlayabiliyormuş.
Nihayet üst katta “fine dining” denen, beyaz örtülü lüks lokanta bölümüne çıktık. Lütfi Ayan isimli salon sorumlusu bizi masamıza buyur etti. Sinan Yıldırım isminde bir servis görevlisi masamızla ilgilenmeye başladı.
Önce şarap listesini inceledik. Fiyatlar benzer lokantalara göre aşağıda belirlenmiş. Markası çok bilinen ve çok içilen kaliteli şarapların şişesi 90 TL dolayında. Kayra Imperial’in şişesinin 235 TL olması dikkatimizi çekti. Biz Corvus Corpus ısmarladık (165 TL).

Masalar çok yakın, herkes birbirinin sohbetini duyuyor
Servis sorumlusu da servis görevlisi de bilgili ve ilgili idi. Meğer servis personelinin çoğu yabancı kruz gemileri deneyimli, yabancı dil bilen gençlermiş.
Yemekten, servisten çok memnun kaldık. Aşçıbaşı Hazer Amani’yi kutladık. Hazer Amani İran asıllı. Ankara’da ODTÜ’de sosyoloji okuduktan sonra aşçılığa soyunmuş. Yurtdışında çalışmış. Sempatik, becerikli bir genç. Mutfakta 27 kişiye kaptanlık ediyor. Chilai’nin yöneticisi de İran asıllı bir Türk hanım, Shiva Aslani. Genel koordinatör olarak Chilai konseptinin oluşturulmasını sağlamış.
Yeni olmasına rağmen her şey düzgün işliyor ama bir sorun var. Masalar birbirine çok yakın. Lokanta bölümündeki masaların bir bölümünü kaldırmak gerekiyor. Yan masadaki orta yaşlı adamın, zarif kadın misafirini tavlamak için attığı palavralardan, en az kadın misafiri kadar biz de rahatsız olduk.
Salonun köşesinde, camın önünde iki kişilik bir masa dikkatimizi çekti. Yemeğimiz sona erdiğinde masa boştu. Çayımızı o masada içmek istedik. “O masa patronumuz Osman beyin en sevdiği masadır, buyurun oturun” dediler. Çayımızı içtik. 300 TL’ye iki kişinin Chilai’de neler yiyebileceğini öğrenmiş olduk.

Bebek’te bir süper lokanta


Yemek listesi kalabalık değil
20 Şubat’da Milliyet Pazar’da Ece Emre’nin yazdıklarından neyin ne olduğunu öğrenmiş bulunuyoruz. O nedenle lokantaya daha önce gelmiş gibiyiz.
Bistro mönüsünde komple kahvaltı (çeşidine göre) 20-40 TL, çorba 12-15 TL, salatalar 17-21 TL, sandviçler 19-25 TL, makarnalar ve pizzalar 25 TL dolayında. Burgerler 25 TL, fish&chips 35 TL, dondurmalar 18 TL, Türk kahvesi 7 TL, çay 5 TL, bira 10 TL, viski 22 TL.
Lokantanın mönüsü bistronunkinden farklı. En pahalı yemek kalkan tandır (124 TL). Dana antrikot, dana bonfile, osso-buco, Fas usulü incik 65 TL dolayında. Ördek magret 46 TL. Yemek listesi
kalabalık değil. Bu çok iyi.
Biz paylaşmak için önce mantarlı risotto (32 TL) ısmarladık. Pek güzeldi. Ondan sonra bir tabak karidesli dilbalığı sarmayı paylaştık. Çok çok güzel hazırlanmıştı. Karidesler küçük parçalara ayrılmış, dilbalığı ile dolma gibi sarılmış, hamur gibi pişmişti. Sosu ve üzerinde dizildikleri az pişmiş ıspanak ile lezzeti ayarlanmıştı (62 TL). Daha önce bir tabak da kuzu tarağı denemeye karar vermiştik (44 TL). Fakat fazla geleceğini düşünerek ondan vazgeçtik.