Tasarımcı Gönül Paksoy her yıl, müşterilerini, sevdiklerini ve sevenlerini atölyesinde zengin bir sofra başında ağırlar, farklı yemek ve tatlılar hazırlar. Önümüzdeki günlerde de 25’inci yıl sofrası kurulacak.
Gönül Paksoy, Adana Ceyhan doğumlu. Anne tarafı Kölemenoğlu sülalesinden. Baba tarafı Musul’dan. Paksoy, ilk ve orta öğrenimini Adana’da tamamladıktan sonra Yıldız Teknik Üniversitesi’de Kimya Mühendisliği okumuş. Yüksek lisans ve doktora sonrası, doğal boyalar konusundaki araştırmalarına devam etmiş. Çukurova Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yaparken ayrılıp sanatla ilgilenmeye başlamış ve boya konusundaki çalışmalarını tasarımlarıyla birleştirmiş. Halen, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde “Sürdürülebilir Tasarım” dersi veriyor.
Ben Paksoy’u, Nişantaşı’ndaki Atiye Sokak’ta küçük bir mağazada, eski Türk takıları, giysileri ve süs eşyaları satarken tanıdım. Dükkanındaki eşyalara ve düzene hayrandım. Paksoy’un sohbetine doyamazdım. Anadolu’dan derlediği ufak tefek eşyaları satın alırdım.
Yepyeni bir alan
Derken yepyeni bir alana atıldı. Eski Türk kumaşları ve eskiye benzer biçimde dokutturduğu ipek kumaşlarla giysiler tasarlayıp üretti. Atiye Sokak’ta bir giysi salonu açtı, sonra Akkavak Sokak’a taşındı. Ham ipeği, ham keteni ve ham pamukluyu, bir kimyager olarak tabii boyalarla renklendiriyor. Kumaşın doğal yapısına uygun çizimlerle giysiler ortaya çıkarıyor. Bunlar insanın içini açan, daha çok çalışan hanımlara dönük giysiler. Erkekler için de renkli kravat ve yelekler dikiyor. Paksoy her yeni yıl, müşterilerini, dostlarını atölyesinde zengin bir sofra başında ağırlar. Yılbaşı sofralarında, tabii boyalarla renklendirilmiş ham ipek örtüleri cömertçe kullanır. Üzerine aileden kalma sahanları, sinileri dizer, içlerini her yıl farklı yiyeceklerle doldurur.
Yemeklerini beğenenlerin ısrarı üzerine Paksoy özel yemeklerinin tariflerini de kitaplarda toplamaya başladı. “Yemek İçin Tasarımlar”, “Yenilebilir Boncuklar”, “Çiçek Yemek”, “Atıksız Mutfak”, “Türk Yemekleri” isimlerini taşıyan, İngilizce ve Türkçe basılan kitaplar büyük ilgi görüyor. Önümüzdeki günlerde 25’inci yıl sofrası kurulacak. Ben sağlık nedeniyle bu yılın yemeklerini tadamayacağım. Belki eşim sofradan iki parça “Taş kadayıf”ı kağıda sarar getirir. Paksoy kardeşlerin her biri farklı. Ama Gönül Paksoy tek başına bir müessese. Ne mutlu ki böyle kadınlarımız var.
Yoğurtlu dövme tarifi
Her mevsim, her sofrada bulunabilecek nefis soğuk Adana yemeği. Bir ölçü aşurelik buğdayı, iki buçuk ölçü suda pişiriniz. Bu arada bir büyük kapta yoğurdu döverek karıştırınız. İstediğiniz kıvama gelecek şekilde su katınız. Mevsim sebzelerinden hangilerini beğeniyorsanız, mesela ıspanak, semizotu veya kabak... Bunları yıkayıp küçük küçük doğrayınız. Ispanak veya pazı bu mevsim en kolay bulunan sebzeler. Pişen buğdayın ateşini söndürürken, içine küçük küçük doğradığınız sebzeleri boca ediniz. Tahta kaşıkla karıştırınız. Kabın kapağını kapatınız. Buğdayın kendi sıcaklığı o taze sebzeleri öldürür. Ayrıca pişirmeye gerek yoktur. Sonra nane ve beğendiğiniz diğer otları küçük küçük doğrayıp yoğurda karıştırınız. Dövmeye her ot yakışır, sarımsak yakışmaz. Sakın katmayınız. Buğday tenceresi soğuyunca sebzeli buğdayı da yoğurda katınız. İşte size yoğurtlu dövme. Koyusu yemek niyetine yenilir. Hafif sulandırılmışı cacık gibi içilir. Avrupalıların soğuk çorba diye içtikleri çorbanın en nefisinden daha nefistir.