Türkiye İsrail ve yahudiler!

19 Ocak 2010

DEĞERLİ okurlarım İstediğimiz oldu! İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Daniel Ayalon, yaptığı dangalaklık için Türkiye’den ve Büyükelçi Ahmet Oğuz Çelikkol’dan özür diledi. Aslında bu aşırı milliyetçi adam, ülkesine verdiği zarar için kendi vatandaşlarından özür dilemeli. İnternete girerseniz Yeni Zelanda’dan Körfez ülkelerine, oradan Amerika’ya ve Kanada’ya kadar bulabileceğiniz tüm medya web siteleri bu adamın İsrail’in çıkarlarına zarar vermiş olduğunu, kaba ve çocukça davrandığını yazıyor. Atalarımız boşuna dememişler, “Keskin sirke küpüne zarardır” diye!
Hiç şüphe yok ki, sebep ne olursa olsun bu kendini beğenmiş adamın yaptığı terbiyesizliğe mazeret olamaz. Ancak elimizi vicdanımıza koyalım, bu olaydan bizim için de çıkarılacak dersler yok mu? İsrail’in itiraz ettiği televizyon dizisi bence olayları abartıyor ve İsrail’i ve İsrail vatandaşlarını aşağılıyor.

Kendi isyanımızı unutmayalım
Biz “Midnight Express” filminde Türklerin aşağılanmasına nasıl isyan ettiğimizi unutmamalıyız. Sizin Başbakanınız onların Nobel barış ödüllü Cumhurbaşkanına bütün dünyanın önünde “Sen” diye hitab eder ve “Adam öldurmeyi iyi bilirsin” derse! Gün aşırı İsrail’i Filistin topraklarında

Yazının Devamı

Çin çıkıyor mu, batıyor mu?

16 Ocak 2010

DEĞERLİ okuyucularım, içim sıkıldı. Türkiye’den uzaklaşalım. Global takılalım bu gün. Bir “ekonomi geyiği” turu! Son yıllarda çin ekonomisine “kaside” yazmayan iktisatçıya iktisatçı denmiyor nerdeyse. Çin’in ekonomik büyüklükte Japonyayı da geçip Amerikan ekonomisini yakalama peşinde olduğu son günlerde sıklıkla tekrarlanıyor.
Bizim ekonomimize de “kaside” ler yazan Thomas Friedman geçen gün New York Times’daki köşesinde Çin için de benzer şeyler söylüyordu. Gerçekten de verdiği bilgiler çarpıcı:
Çin Merkez Bankası’nın döviz rezervleri 2 trilyon doların üzerinde. Buna rağmen Çin kendi borsalarını sıcak paradan korumak için yabancıların hisse senedi ve tahvil alım satımlarını kısıtlıyor. Yabancıların spekülatif alım satımlar yapması olası değil. Diğer taraftan Çin 1979’dan bu yana ekonomik kalkınması için inanılmaz alt yapı yatırımları yaptı. Eskiden ulaşılması zor olan kentler birbirlerine otoyollarla ve hızlı demiryolları ile bağlandı, kent içlerinde metrolar yaygınlaştı. Bu gün çinde 400 milyon internet kullanıcısı var, bunların 200 milyonu ADSL (hızlı internet) kullanıyor. ABD’de hızlı internet kullanısı sayısı 80 milyon!
Friedman, “Bu güne kadar Çin ekonomisine

Yazının Devamı

Et kemikten ayrılıyor!...

12 Ocak 2010

DEĞERLİ okurlarım, uzunca bir süredir ekonomi yazamıyorum. Nedeni açık. Türkiye öylesine bir politik ve sosyal sarmalın içine girdi ki ekonomi gölgede kaldı. Peşpeşe ürkütücü olaylar yaşıyoruz.
Bence büyük tehlike Türk Milleti’nin sosyal fay hatlarından ayrışmaya başlamış olmasıdır. Ayrışmanın da ötesinde anlamsız bir kızgınlık ve sevgisizlik başgösterdi.
Eski yazılarıma göz atıyorum, yurtiçinde ve dışında yabancılara yaptığım konuşmaları önüme alıp yeniden okuyorum. Hepsinde şunu anlatmışım:
“Evet Türkiye’de önemli terör olayları özellikle 1960’lı yılların sonlarından bu yana vardır. Bu terör 1980 öncesinde ağırlıklı olarak ‘sağ’ ve ‘sol’ odaklı çatışmalar şeklindeydi. Amerika ve Rusya tarafından destekleniyordu. PKK tarafından yürütülen etnik terör ise sonuçta ‘sağ - sol’ çatışmalarından çok daha kanlı olarak onbinlerce cana mal olmuştur.
Bütün bunlar gerçektir. Ancak Türkiye’de halka, sokaktaki vatandaşa inmiş bir karşılıklı nefret yoktur. Böyle bir nefrete dayalı halk olayları yoktur. Türkiyedeki en kalabalık etnik gruplar olan ‘kendilerini Türk kökenli sayanlar’ ile kendilerini Kürt kökenli sayanlar” arasında tek bir toplumsal olay yoktur. Aksine yurtdışında yaşayan

Yazının Devamı

Sanal bir dünya olduk...

9 Ocak 2010

DEĞERLİ okurlarım, salı gecesi televizyonda bir tartışma programı... Sağ kesimden, ya da şu veya bu nedenle hükümeti destekleme politikasını seçmiş bir gazetenin genel yayın yönetmeni konuşuyor. Ben de hayretle izliyorum.
İrtica karşıtı olanların söylemlerini kastederek;
- “2002 -2003 -2004’te Türkiye’yi irtica yapacaklar gizliyorlar çok ustaca gidiyorlar.
- Cumhurbaşkanlığı seçimi üzerinden o irtica işinin bugün nasıl örgütlendiği artık daha iyi görünen bir kampanya. Büyük bir korkuydu şimdi onu unuttuk.
- Seçimler oldu bir Malezya meselesi başladı. Türkiye Malezya oluyor mu tartışması, Türkiye, İran oluyor mu tartışması gibi. İran Türkiye olmak istiyor, Malezya, Türkiye olmak istiyor şeyi anlaşıldı o yedi bitirdi.
- Ama hatırlatırım ki irtica işini bundan sert konuşuyorduk ama kalmadı.
- Her fikirden parti seçeneğimiz var her fikrin medya imkanı da fazlası ile var. Burada sandık başına gidersiniz ben nereye gidiyorum sorusunu sorarsınız. Kimseye de bir kanaati empoze etmek gibi kimsenin lüksü yok.

Yazının Devamı

Bir affın hikayesi...

5 Ocak 2010

DEĞERLİ okurlarım, 1974 yılının eylül ayına giden günlerde ABD halkı Vietnam hezimetinin büyük psikolojik travmasını üzerinden atamamışken başlayan Watergate skandalı ile uzun bir süredir sarsılıyordu. Ülke büyük bir iç bölünme ile karşı karşıyaydı. Başkan Nixon, seçim kampanyası esnasında rakibi, Demokrat Parti’nin Watergate binasındaki bürolarına girilip önemli evrakın kopyalanması emrini vermekle, daha da vahimi “adaletin işlemesini engellemek” ile suçlanıyordu.
Bütün bu suçlamalar altında Nixon, istifa etti. Aksi taktirde Nixon’un “Divan-ı Ali” yolu ile görevden alınıp yargılanması kaçınılmazdı.
Nixon’un yerine başkan seçilen Gerald R. Ford, göreve gelmesinden kısa bir süre sonra Nixon’u işlemiş olabileceği tüm suçlardan “kayıtsız şartsız” affetti, nedenlerini de af kararnamesinde açıkladı.
Ben, Ford’un açıkladığı nedenlerin bu gün adına “Ergenekon” denilen sarmalla ülkemizin geldiği noktada bizim devlet adamlarımız için de bir yol oluşturabileceğini düşünüyorum.
Başkan Ford’un sözleri özetle şöyle:
“O kanaata vardım ki, kamuoyunda yıllar süren acı ve bölücü tartışmalar sonucu, Richard Nixon’un, Birleşik Devletler’in herhangi bir mahkemesinde adil ve tarafsız bir

Yazının Devamı

Yeni yıl umutlarım!..

2 Ocak 2010

Yeni yılınız esenliklerle dolu olsun sevgili okuyucularım! Yeni yılda nasıl bir Türkiye özlediğimi yazmak istiyorum bu gün.
* * *
- Herşeyden önce Kürt kökenlilerimizin ve de Kürt kökenli olmayanlarımızın bu ülkenin hepimizin olduğunun idraki içinde, kendilerini diğerlerinden ayırmadan, ayrı ve ayrıcalıklı haklar istemeden, tam bir birlik ve eşitlik içindeTürkiye’ye sahip çıkmalarını diliyorum. Benim isteğim “biz kardeşiz” laflarının ötesindedir. Ben, “Türk Milleti” dediğimizde bunun ırksal ya da etnik bir deyiş değil, Anadolu’nun tüm insanlarını kapsayan bir birliği ifade ettiğinin hepimiz tarafından anlaşılmış olmasını ümit ediyorum. Aynen “Fransız” sözcüğünün sadece “Frank” ırkından olanları değil, Normanları, Saksonları, Galleri de kapsadığı, hepsinin birlikte Fransız milletini oluşturduğu gibi.
* * *
- Silahlı Kuvvetlerimizi, Anayasa Mahkememizi, yargı sistemimizi yıpratmaya, zayıflatmaya yönelik bu insafsız kampanyanın durmasını diliyorum. Bu çabaların hiçbir terör örgütü tarafından başarılamayan, hatta teşebbüsüne dahi cesaret edilemeyen bir bölünme ve zayıflamayı başarmakta olduğunun tüm vatandaşlarımız tarafından görülmüş olmasını diliyorum.
* * *
- Silahlı

Yazının Devamı

Manzara-i umumiye!..

29 Aralık 2009

DEĞERLİ okurlarım, ülkemiz 21’inci Yüzyıl’ın 10’uncu yılına, idrak yaşamım içinde gördüğüm en karmaşık sosyal, ekonomik ve siyasi sorunlar sarmalında giriyor:
1- 1994 yılından başlayarak ülkemizi peş peşe “tsunami dalgaları” gibi vuran ekonomik krizlerle 15 kayıp yıl yaşadık... Doğru dürüst yatırım yapmadan, rakam oyunları dışında kişi başına geliri artmadan, gelir dağılımı bozularak... Bu dönemde gerek kamuya, gerekse özel kesime ait yüzlerce yatırım el değiştirdi. Bunlardan küçümsenmeyecek bir bölümü yabancıların eline geçti. Yabancıların kontrolüne geçen şirketlerimiz arasında bankacılık, telekomünikasyon, enerji, petro-kimya gibi en stratejik sektörler var. Bu dönem içinde ülkemizin en büyük holdingleri kendi kontrollerinde olan ortaklıklarını yabancı ortakların kontrolüne bıraktılar, bırakmak zorunda kaldılar. Sanayimizde kapasite kullanımı yüzde 70’e geriledi. Ülkemizin üretken sanayi kapasitesinin yüzde 30’u atıl, işçilerimiz de işsiz kaldı. İlhan Kesici bir aile sadece simit ve çayla beslense aylık masrafının 900 lira, asgari ücretin ise 546 lira olduğunu söylüyor. Buna hükümet cevap veriyor,“Simit Dünyası’ndan fiyat aldım. Aylık hesap 450 lirayı geçmiyor!” Bu cevap

Yazının Devamı

Aslanlar ve öküzler...

26 Aralık 2009

DEĞERLİ okurlarım, 6 Temmuz 2007 tarihinde yazdığım bir köşe yazısı geçti elime. O yazımda bir çocuk masalı nakletmişim. Son zamanlarda suikast iddiaları, ihtilal iddiaları, tutuklanan aydınlar, subaylar, intaharlar Türkiye toz duman. Bu cumartesi o yazımda naklettiğim çocuk masalını bir kere daha yazayım dedim. Belki üzerinde düşünmeye vaktimiz olur diye!
* * *
Bir otlakta büyük bir yaban öküzü sürüsü yaşarmış... Yaşarmış yaşamasına ama civardaki aslanlar da hemen her gün saldırırlarmış bu sürüye... Öküz dediğin öyle yabana atılır bir hayvan değil ki, bir araya toplandılar mı kolayca defetmesini bilirlermiş o koca aslanları...
Gün geçtikçe aslanları almış bir kaygı... “Herhalde bize bu otlağı terk etmek düşüyor” demiş aslanlardan birisi... “Nereye gideriz” diye düşünürlerken “Bir dakika” diye bir ses duymuşlar gerilerden... Sürünün en çelimsiz, ama kurnaz mı kurnaz bir ferdi olan topal aslanmış söze atılan... “Hayır” demiş, “Hiçbir yere gitmiyoruz... Ben hallederim bu işi...”
“Haydi bir şans verelim ne çıkar” diye düşünmüşler... Topal aslan elinde beyaz bayrak gitmiş öküzlerin yanına... Öküzlerin lideri olan boz öküz sormuş ne istediğini... Topal aslan “Saygıdeğer öküz

Yazının Devamı