Ali Nail Kubalı

Ali Nail Kubalı

ankubali@gmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

DEĞERLİ okurlarım İstediğimiz oldu! İsrail Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Daniel Ayalon, yaptığı dangalaklık için Türkiye’den ve Büyükelçi Ahmet Oğuz Çelikkol’dan özür diledi. Aslında bu aşırı milliyetçi adam, ülkesine verdiği zarar için kendi vatandaşlarından özür dilemeli. İnternete girerseniz Yeni Zelanda’dan Körfez ülkelerine, oradan Amerika’ya ve Kanada’ya kadar bulabileceğiniz tüm medya web siteleri bu adamın İsrail’in çıkarlarına zarar vermiş olduğunu, kaba ve çocukça davrandığını yazıyor. Atalarımız boşuna dememişler, “Keskin sirke küpüne zarardır” diye!
Hiç şüphe yok ki, sebep ne olursa olsun bu kendini beğenmiş adamın yaptığı terbiyesizliğe mazeret olamaz. Ancak elimizi vicdanımıza koyalım, bu olaydan bizim için de çıkarılacak dersler yok mu? İsrail’in itiraz ettiği televizyon dizisi bence olayları abartıyor ve İsrail’i ve İsrail vatandaşlarını aşağılıyor.

Kendi isyanımızı unutmayalım
Biz “Midnight Express” filminde Türklerin aşağılanmasına nasıl isyan ettiğimizi unutmamalıyız. Sizin Başbakanınız onların Nobel barış ödüllü Cumhurbaşkanına bütün dünyanın önünde “Sen” diye hitab eder ve “Adam öldurmeyi iyi bilirsin” derse! Gün aşırı İsrail’i Filistin topraklarında “Soykırım” yapmakla suçlarsa! Kabul etmeliyiz ki bütün bunların Türkiye’ye yansıyacak bir bedeli olacaktı.

İsrail, kozunu kaybetti
Türkiye’nin büyük şansıdır ki İsrail bu faturayı daha diplomatik yollardan fakat Türkiye’nin çıkarlarına çok daha fazla zarar verecek bir biçimde ortaya koyamadan bu aşırı sağcı diplomat böyle bir dangalaklık yaptı. Böylelikle İsrail bu konudaki kozunu altın tepside Türkiye’ye ikram etmiş oldu!
Her ne ise, konu İsrail ile Türkiye arasındaydı. Yaşandı, özür dilendi ve bitti! Bu Türkiye’nin başarı hanesine değil, İstail Dışişlerinin başarısızlık hanesine yazıldı!

Yahudi kökenli Türkler...
Ancak, bazı kısa akıllılar, yaşanan bu olayı Türk Yahudilere, ya da daha doğru deyişle Yahudi kökenlilerimize karşı kızgınlık yaratmak için istismara katiyyen kalkmamalıdırlar. Yahudi kökenlilerimiz, on yıllardır, Türkiye’nin her uluslararası davasında dünyadaki her türlü irtibatlarını kullanarak vatanlarının çıkarları için sımsıkı bir mücadele vermişlerdir. Hiç bir haklı konumuzda sessiz kalmamışlar, Türkiye’nin, yani vatanlarının sesini bütün dünyaya duyurmak için her türlü çabayı harcamışlardır.

Her seferinde aynı ayıp

İsrail ile ilişkilerde en ufak bir ihtilaf çıktığında da hemen, “Ama biz 500 yıl önce İspanya’dan kaçan Yahudileri Türkiye’ye almıştık” diye ortaya çıkmak da bence büyük ayıptır.
Ömer Seyfettin’in “Diyet” adlı muhteşem öyküsünü unutmamalıyız, değerli okurlarım.