‘Yahşi Cazibe’ dizisinin Tepebaşı’ndaki Romeo Juliet’te düzenlenen ‘sezon finali’ yemeğinde dizinin senaristi Gani Müjde ve yapımcısı Ali Gündoğdu’dan yeni projelerini öğrendim.
Bu projelerden biri Şafak Sezer’inki.
Şimdilerde Star TV’de Gani Müjde, Özlem Tekin ve Sanem Altan’la birlikte ‘Pişşti’ adlı programla seyircilerin karşısına çıkan Şafak Sezer’in yeni yayın döneminde oynayacağı dizi de belli oldu.
Süreç Film Ali Gündoğdu’nun atv için çekeceği dizinin adı ‘Hacı Yatmaz’.
Dizinin şimdiden iki başrol oyuncusu belli:
Yapımcı, sırf “kanal istedi” diye dizi çekerse, kanal yöneticisi, inanmadığı bir projeye yapımcıyla ilişkisi nedeniyle “kerhen evet” derse, o işten hayır gelir mi?
Ancak bir projeye önce yapımcı, sonra yayıncı inanır ve inatla arkasında durursa, eninde sonunda karşılığını bulur o iş…
İstisnası yok mu bunun?
Elbette ki var…
Ancak yapımcısının güvendiği, yayıncısının inandığı işlerin izleyicide karşılığını bulduğu çok iş olmuştur.
Örneğin “Yaprak Dökümü”…
Mineke Schipper'in, 'Dünya Dillerinden Atasözleriyle Kadınlar-Erkek Acı Çeker Kadının Ruhu Duymaz' adlı kitapta, ırkları, dilleri, dinleri, kültürleri farklı erkeklerin, söz konusu 'kadın' olunca aynı dili kullandıkları görülüyor
Hande Ataizi’nin 'Özel Hayatlar' adlı oyundan ayrılmasından sonra Cihan Ünal’la aralarında başlayan ve 'taciz' iddiasıyla daha da alevlenen tartışmanın yaşandığı günlerde, tam da gündeme uygun bir kitap buldum kendime.
NTV Yayınları’ndan çıkan kitabın yazarı Hollanda Leiden Üniversitesi’nden Prof. Mineke Schipper.
Çevirisini Taciser Ulaş Belge ve Nurkalp Devrim’in yaptığı yazarına, 2005’te 'Euroka Ödülü', 2008’de 'Kraliyet Şövalye Nişanı' kazandırmış bir kitap bu.
Schipper’in 150’den fazla ülkeden ve yüzlerce dilden derleyip yazdığı 'Dünya Dillerinden Atasözleriyle Kadınlar -Erkek Acı Çeker Kadının Ruhu Duymaz', dünyanın neresinde, hangi dil, din, ırk ya da kültürden olursa olsun tarih boyunca erkeklerin kadına nasıl baktığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
Bu kez, doğup büyüdüğümüz topraklara devlet, '11'inci Avrupa Gençlik Olimpiyatları' için ne gibi yatırımlar yapmış bunu öğrenmek için Trabzonda’yım. Olimpiyat Köyü’nü, Pelitli Hayri Gür Spor Salonu, Söğütlü Atletizm Sahası, tenis kortları ve olimpik yüzme havuzunu gezip, yapılan çalışmaları yerinde gördük
Gençlik ve Spor Genel Müdürü Yusuf Akgül adına kurumun basın danışmanı Şehnaz Yeygel’in gönderdiği davette şunlar
yazılıydı:
“Avrupa Olimpiyat Komiteleri Birliği himayesinde ve olimpiyat statüsünde gerçekleştireceğimiz 11'inci Avrupa Gençlik Olimpiyatları’nı 23-30 Temmuz 2011 tarihlerinde Trabzon’da düzenleyeceğiz.
49 ülkeden toplam 4 bin sporcunun buluşacağı dev oyunlar öncesi, organizasyonu ve yapılan devasa tesisleri tanıtmak amacıyla ülkemizin birçok alanda ileri gelen isimlerini Trabzon’da ağırlamaktayız.
07 Haziran 2011 Salı günü sabah 10.00’da, medya, spor, sanat ve iş dünyasından oluşan birçok değerli kişinin bulunacağı özel bir uçakla İstanbul’dan Trabzon’a gidip, akşam 17.00’de geri döneceğimiz bir Trabzon turu düzenliyoruz.
Gençlerin olimpiyatında, desteklerinizi bekliyor, bu vesileyle sizi de aramızda görmek istiyoruz.”
“Oyuncu olmayı öylesine çok istiyordu ki, henüz üç yaşında anne ve babasından kendisine bir menajer tutmalarını istedi. Öylesine ısrarcıydı ki, bu isteğine çok geçmeden kavuştu. Keira’nın altı yaşında artık bir menajeri vardı.”
Fashiontv Magazin’in bu ayki sayısında okudum bunu.
‘Star Wars: Episode 1’ (Yıldız Savaşları 1), ‘Princess of Thieves’ (Hırsızların Prensesi) ve ‘Pirates of the Caribean’ (Karayip Korsanları) gibi filmlerden tanıdığımız 25 yaşındaki İngiliz yıldız Keira Knightley, üç yaşında anne ve babasından istemeye başladığı menajere altı yaşında kavuşmuş olabilir mi?
Olabilir, çünkü Keira, oyun yazarı bir anneyle oyuncu bir babanın kızı. Keira, ister altısında kavuşsun bu arzusuna, ister 16’sında.
Üç yaşında menajerin önemini kavradı ya, işte işin sırrı burada.
Kimse bana "İhanet ve entrika dizilerinin de sonu gelecek bu ülkede” demesin. Çünkü senaristlerin hayal ürünü dizilerden daha âlâsı var hayatın içinde. O dizilerin bu kadar ilgi görmesinin sebebi de bu...
Yer Belek. Maxx Royal Otel’in terası. Saat 18.00 suları. Maxx Royal Otel’in açılışı olacak birazdan. Eczacı arkadaşım Caner Yıldız’la vakit geçiriyoruz otelin terasında.
Önümüzdeki masada da 30’lu yaşlarda beş kadın, sohbet ediyor kendi aralarında.
İçlerinden biri, “Çocuk için asla kimseyle tartışmam, kavga etmem. Çakarım ağzına iki tane” demesin mi, hem de bayağı bir yüksek sesle.
Nadire İçkale World Travel Channel’da ‘Kutsal Mekanlara Yolculuk’ adlı bir dini seyahat programı sunuyor. İçkale, “İlk çekimlerde sesim titredi, konuşamadım, ama üçüncü programda acemiliğimi üzerimden attım” diyor
Hafta sonu Antalya’daydım... Cuma akşamı Mardan Palace’da World Travel Channel’ın (WTC) tanıtımı, cumartesi de Maxx Royal Otel’in açılışı vardı.
Demet Sabancı Çetindoğan’ın açtığı TV kanalının açılışına katılanlar arasında geçen yıl birlikte ABD seyahati yaptığımız Nadire İçkale de vardı.
Meğer görmeyeli televizyon işine de el atmış kendileri...
WTC’de perşembe akşamları ‘Kutsal Mekanlara Yolculuk’ adlı bir dini seyahat programı hazırlayıp sunmaya başlayan İçkale’ye “Nasıl oldu bu?” diye sordum, şunları söyledi:
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün twitter’daki cbabdullahgul adlı hesabında okuduğum şu tweet’ler dikkatimi çekti.
Abdullah Gül önce, “İzlediğim filmleri merak eden çok takipçim var. Vizyon filmlerini tabii ki, izliyorum ama sinema vizyon filmlerinden ibaret değil” diye yazdı.
Cumhurbaşkanı, bu tweet’ten sonra da şunu yazdı:
“Mesela Pazar sabahları TRT’de yayınlanan klasik Western’lerden büyük keyif alıyorum ve vaktim olduğunda izliyorum.”
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bu tweet’ini okuyunca ilk düşündüğüm şu oldu:
Abdullah Gül de benim gibi eskilerde kaldı...
Çünkü TRT, eskiden pazar sabahları klasik western filmleri yayınlardı...