Mineke Schipper'in, 'Dünya Dillerinden Atasözleriyle Kadınlar-Erkek Acı Çeker Kadının Ruhu Duymaz' adlı kitapta, ırkları, dilleri, dinleri, kültürleri farklı erkeklerin, söz konusu 'kadın' olunca aynı dili kullandıkları görülüyor
Hande Ataizi’nin 'Özel Hayatlar' adlı oyundan ayrılmasından sonra Cihan Ünal’la aralarında başlayan ve 'taciz' iddiasıyla daha da alevlenen tartışmanın yaşandığı günlerde, tam da gündeme uygun bir kitap buldum kendime.
NTV Yayınları’ndan çıkan kitabın yazarı Hollanda Leiden Üniversitesi’nden Prof. Mineke Schipper.
Çevirisini Taciser Ulaş Belge ve Nurkalp Devrim’in yaptığı yazarına, 2005’te 'Euroka Ödülü', 2008’de 'Kraliyet Şövalye Nişanı' kazandırmış bir kitap bu.
Schipper’in 150’den fazla ülkeden ve yüzlerce dilden derleyip yazdığı 'Dünya Dillerinden Atasözleriyle Kadınlar -Erkek Acı Çeker Kadının Ruhu Duymaz', dünyanın neresinde, hangi dil, din, ırk ya da kültürden olursa olsun tarih boyunca erkeklerin kadına nasıl baktığını bütün çıplaklığıyla gözler önüne seriyor.
“Söylenmiş sözler, söyleyeni de anlatır” derler.
O nedenle bu atasözleri aslında kadınlar kadar, erkekleri de anlatıyor.
Kitabın yazarı; ırkı, dili, dini ayrı da olsa, halklar arasında farklılıktan çok benzerlikler olduğuna dikkat çekiyor ve insanlığın birbiriyle tanışma zahmetine katlanmamış akrabalardan oluştuğunu iddia ediyor.
Peki nasıl bir 'akrabalık' bu?
Öyle sanıyorum ki aynı konudaki atasözlerini okuyunca daha net anlaşılacaktır konu. İşte o atasözleri:
Kadınlar ayakkabı gibidir, yerine her zaman başkasını alabilirsin.
(Racastan dili)
Kadınlar otobüs gibidir; biri gidince öbürü gelir.
(İspanyolca, Venezuela)
* * *
Elinde aynası olmayan genç kadın, dilinde nasihati olmayan yaşlı kadın yoktur. (İspanyolca)
Duvaksız gelin, kıskanç olmayan kadın olmaz. (Ladino)
* * *
Kötü bir kadınla yaşamak, canavarla yaşamaktan beterdir. (İngilizce, Britanya)
* * *
Dans etmek istemeyen kadın, eteğim çok kısa der. (İngilizce, Jamaika)
Oynamayı bilmeyen kız (gelin) “yerim dar” demiş, yerini genişletmişler “gerim (yerim) dar” demiş. (Türkçe)
* * *
Doğacak, çocuk kız olursa, onunla ilgilenmene gerek yok, kaktüs gibi kendi başına büyür; erkek olursa ona bir gül ağacı kadar iyi bak. (Racastan dili)
Bir kadınla güzelliği için evlenen bilmeli ki, o beden gidecek, ama kadın kalacak. (Mandinka dili, Hollandaca, Papiamentu dili)
* * *
Adam, “Başıma gelen felaket, katlanılır cinsten” dedi ve ufak tefek bir kadınla evlendi. (Frizce)
Kadının, felaketin ve hıyar turşusunun küçüğü makbuldür. (Macarca)
Kadınlarla sardalyalar ne kadar küçükse o kadar iyidir. (İspanyolca)
Evin kadını yemeği küçük kapta pişirmeyi sever; koca da kadının ufak tefek olanını. (Khiongtha dili)
Ufak tefek kadın her zaman yeni evli gibi görünür. (İtalyanca)
* * *
Kadının aşkından uzak dur, çünkü onların güzellikleri edep tanımaz, bedenleri de şehvetten ölenlerin doldurduğu mezarlıktır. (İbranice)
Güzel kadının bedeninde Şeytan vardır. (Almanca)
* * *
Karının ve tavuğunun iyi olmasını istersen, boynunu sıkacaksın. (Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika)
Kadın ve mum, ikisinin de iyisini istiyorsan, boynundan bükeceksin. (İspanyolca)
Islık çalan kızların ve horoz gibi öten tavukların boynunu hiç vakit kaybetmeden sıkmak gerekir. (İngilizce, ABD)
* * *
Erkek deyince akıl, kadın deyince şefkat. (Japonca)
Erkeklerde mantık, kadınlarda kalp vardır. (Hollandaca)
Kadın kalbi, erkeğin gözünden daha fazlasını görür. (İsveççe)
* * *
Kadınlar yarı beyinlidir. (Arap atasözü)
Tavus kuşundan daha güzel ama aklı odun gibi. (Moğolca)
Başı taş bebek gibi ama beyni bomboş. (Lehçe)
Saçtan bir kafa ama içinde akıl yok. (Moğolca)
Kadının saçı uzun, aklı kısa olur (İsveççe)
Bir kızın saçı uzun olur, ama beyni kısadır. (Kalmukça)
Saçı uzun, aklı kısa. (Türkçe)
Kız akıllı koca arıyor, oğlan güzel bir gelin. (Vietnamca)
* * *
Bir kadının gözleri, en güzel çağında erkeğe ok gibi saplanır. (Yunanca)
Kadın gözünden daha büyük yalancı yoktur. (Frizce)
Erkeğin bakacak gözü vardır, kadının baktıran. (Romence ve Moldovca)
* * *
“Haklısın” dedi koca, karısına “Ama yine de çeneni kapa.” (Frizce)
Kadınların dudakları ballıdır, ama kalpleri zehir doludur. (Bengalce)
Ağız gül, dil dikendir. (Macarca)
Dudaklarından kurtulan, kalçalarından da kurtulur. (İngilizce)
Dudağın güzelliğinden değilse, cinselliğin güzelliğindendir. (Bisa dili)
* * *
Erkeklerin konuştuğu yerde, kadınlara susmak düşer. (Hollandaca)
Hiçbir tavuğun, horozun önünde gıdıklamasına izin verilmez. (Ruanda dili)
* * *
Annesinin sütünü isteyen bebek, ağlamak zorundadır. (Sinhalaca, Sri Lanka)
Çocuk ağlamadıkça, annesi emzirmez. (Rusça)
Çocuk ağlayıp isteyene kadar anne ona süt vermez. (Farsça)
Ağlamayan çocuğa meme vermezler. (Türkçe)
Yazarın 16 binden fazla atasözünü derleyip yazdığı kitapta, tarih boyunca erkek egemen toplumların; çocuk, gelin, zevce, kuma, anne, kaynana, dul veya nine olarak, aşk ve cinsel hayatları, çocuk yetiştirmeleri, yaptıkları işler ve yetenekleri konusunda kadınlar için söyledikleri bir yığın atasözü var.
Şimdi eğri oturup, doğru konuşalım.
Asırlar boyunca ırkları, dilleri, dinleri, kültürleri farklı erkeklerin, söz konusu 'kadın' olunca aynı dili kullanmaları ilginç değil mi?