‘Lale Devri’ni ’dip’ten ‘zirve’ye kim çıkardı?

Yapımcı, sırf “kanal istedi” diye dizi çekerse, kanal yöneticisi, inanmadığı bir projeye yapımcıyla ilişkisi nedeniyle “kerhen evet” derse, o işten hayır gelir mi?
Ancak bir projeye önce yapımcı, sonra yayıncı inanır ve inatla arkasında durursa, eninde sonunda karşılığını bulur o iş…
İstisnası yok mu bunun?
Elbette ki var…
Ancak yapımcısının güvendiği, yayıncısının inandığı işlerin izleyicide karşılığını bulduğu çok iş olmuştur.
Örneğin “Yaprak Dökümü”…
Daha dün gibi hatırlıyorum, o zamanlar Kanal D’nin Genel Müdürü, şimdilerde ise Doğan TV’nin CEO’su İrfan Şahin’in “Yaprak Dökümü” için bana telefon açıp destek istediği günü:
“Çok kaliteli bir iş yaptık ama henüz istediğimiz reytingi alamadık. Desteğine ihtiyacımız var.”
İrfan Şahin, böyle bir destek istemeden daha hakkını teslim etmiştim zaten…
İrfan Şahin sonra, “40 yılda bir telefon açıp bir destek istedim, onu da vermedi” demesin diye “Yaprak Dökümü” için elimden geleni yaptım.
Çok geçmeden “Yaprak Dökümü” yolunu buldu ve Kanal D’nin yüzakı işlerinden biri oldu.
Ekranların fenomen dizilerinden “Kurtlar Vadisi” de, “Yaprak Dökümü” gibi düşük reytingle başladı ve zamanla zirveye oturdu.

Önce kendi gitti, sonra dizi
Show TV’nin “reyting düşük” diye kaldırdığı “Lale Devri”nin ekran macerası da, bir diziye yapımcısı inandıktan, yayıncısı, inatla arkasından durduktan sonra “dip”ten “zirve”ye çıkışın en son ve somut örneği oldu.
“Mağlubiyetin sahibi olmaz ama galibiyetin sahibi çoktur” derler…
Tutmayan bir dizinin faturasını kimse üstlenmez ama reytinglerde birinci olmaya başlayan bir işin başarısını üstlenen çok olur…
Senaristinden yönetmenine, oyuncusundan yapımcısına, yayıncı kuruluşuna kadar herkes, “Bu başarım benim eserim” der…
Mutlaka herkesin, bir payı vardır kazanılan zaferden…
Ama bazen öyle olur ki, başarısının perde arkasındaki asıl kahramanları unutulur…
Kendisini tanımam, etmem…
Ancak aldığım bilgiler “Lale Devri”nin “dip”ten “zirve”ye çıkmasında “aslan payı”nın FOX’un Araştırma ve Planlama Müdürü Birsel Çıkıncı’ya ait olduğu yönünde…
Araştırma Direktörü olarak çalıştığı Show TV’den FOX’a Araştırma ve Planlama Müdürü olarak geçince, inandığı projelerden biri olan “Lale Devri”nin de kanala gelmesini sağladı.
İnandığı projeye ilk başlarda iyi reyting almamasına rağmen kanal yöneticilerini de ikna etti ve peşinden de başarı geldi.

Tarkan’la Kevin Costner Çeçenistan’da buluşacak

15-20 yıl önce Michael Jackson, Madonna gibi dünya starlarını getirip onlara stadyum konserleri verdiren bir ülkeydi Türkiye…
O zamanlar mı daha zengin bir ülkeydi Türkiye, yoksa şimdi mi?
Öyle sanıyorum ki siz de benim gibi “bugün” diye yanıt verirsiniz bu soruya…
Baksanıza ekranlara, gazete ilanlarına…
Hepsi GSM ve inşaat şirketlerinin reklamlarıyla dolu…
Hepsi de, bir değil, birkaç dünya starını Türkiye’ye getirebilecek kadar yüksek tanıtım bütçesi olan firmalar…
Peki o halde, bu firmalar, niye bu tür işlere sponsor olmuyorlar?
15 - 20 yıl önce dünya starlarını Türkiye’ye getiren ünlü organizatör Ahmet San’a sordum bu konuyu…
“Bir dokun, bir ah işit” derler ya, aynen öyle oldu…
Ahmet San, bu konuda yaşadığı birçok olayı anlattıktan sonra şöyle dedi:
“Ufuk ve vizyon meselesi bu… Şirketler büyük, ama çoğu şirketin maalesef profesyonel yöneticileri, bu anlamda büyük düşünen insanlar değil. O yüzden ben de kendime yeni bir pazar buldum.”

Grozni’ye yıldız yağacak
Dünyanın Türkiye’yi, “Arap ülkesi ya da İran, Irak gibi” zannettiği dönemlerde Michael Jackson, Madonna gibi dünya starları getirdiğini, sponsor firmalar çıkması halinde bugün bu işlerin daha kolay olacağını anlatan San, “Şimdi aynı şeyi Çeçenistan’da yaşıyoruz” dedi.
Niye Çeçenistan diye sorunca da San, şunları söyledi:
“Bırakın Avrupa’yı bugün Türkiye’de Çeçenistan algısı ne? Orada hâlâ savaş var zannediyoruz, ama öyle değil. Savaş çoktan bitti, ülke şantiye gibi. Geçen ay birçok dünya starını götürdüm Çeçenistan’a… Ekim ayında da Ankaralı iş adamları Alper Suri ile Erdoğan Aksoy’un şirketi Bora İnşaat’ın yaptığı Grozny City’nin açılışını yapacağız. Grozny Belediyesi ile Çeçenistan Cumhurbaşkanlığı’nın yaptırdığı devasa bir proje bu…
5 Ekim’de açılışta Tarkan, Kevin Costner, Vanessa Mae gibi starlar ve ünlü sihirbaz Jan Rouven ile gökyüzü akrobatları olacak.”

‘Penti’deki bacaklar Hadise’nin değildi!’
Televizyon ve müzik dünyasından birkaç kişiyle sohbet ediyorduk.

Konu birden müzik dünyasının kadın yıldızlarının seksiliğine geldi.
Biri, “Bu konuda benim bir favorim var; o da Hadise” dedi…
Bir müzik şirketinde yöneticilik yapan genç kadın, hemen itiraz etti:
“Haklısın… Bu ülkede senin gibi düşünen erkek o kadar çok ki! O yüzden de reklamcılar onu, o kalın bacaklarına rağmen çorap reklamlarında oynattı.”
Bu konuyu yazmama sebep olan asıl “bomba açıklama” bu sözün ardından geldi.
Son yıllarda çekilen birçok televizyon reklamında görev yapan yönetmen yardımcısı erkek, “O işin içinde ben de vardım. Penti reklamındaki yakın plan bacaklar Hadise’nin değil, yabancı bir mankenin bacaklarıydı” demesin mi?
O sohbetten sonra Penti’nin Hadise’li reklamlarını internetten bir kez daha izledim. Hadise’nin boydan görüntülerinin olduğu planlarda kameranın filtre yardımıyla bir hayli incelttiği bacakları, yakın plan görüntülerde dikkat çekici bir şekilde inceltilmişti.
Zaten reklamcılık özünde bir göz boyama sanatı değil mi?
Reklamcılıkta olur böyle ‘hadise’ler!