Negredo ve Babel’i izlediler - Aksal Yavuz (Milliyet)
Trabzonspor-Beşiktaş maçları hep keçiboynuzu tadında/kıvamında olmuştur, keyfine doyum olmayan! Geçen yıl 3-4’lük maçın tadı hala futbolseverlerin damağındadır!
İki takımın oynadığı her maçın heyecanı, temposu yüksek olacak diye kaide, kural ve ayet yok diyelim…
Mesela ilk 30 dakika iki takımın geçmiş maçlarından eser yoktu; albenisiz ve renksiz futbol… Öyle ki iki takımın kaleyi bulan topu yoktu…
Trabzonspor haftalardır galibiyete hasret... Hâl böyle olunca her geçen hafta bordo-mavili oyuncular üzerinde baskı oluşmaya başlamış. Başakşehir maçında genç Yusuf’cuk ıslıklanıyorsa, gerisini varın siz düşünün!
İlk yarı Trabzonspor’un 3-0’dan 3-4 kaybettiği Aytemiz Alanyaspor maçı, Trabzonspor camiasında unutulmayacak karşılaşmalar arasında yerini almış durumda. O anlamda bu yıl Trabzonspor’un ligdeki seyrini-rengini belirleyen maçlardan biridir o karşılaşma...
Alanyaspor da ligde korkuyu iliklerinde hisseden takımlardan... Vagner Love ayrıldıktan sonra gol yollarında oldukça sorun yaşıyorlar. Maç öncesi de Hikmet Karaman yaptığı açıklamada “Sözün bittiği yerdeyiz” diyerek durumu özetledi.
Anlayacağınız yüksek gerilimli bir maç! Çarpılan; toz-duman!
Futbola gelince...
Trabzonspor’un yediği gol evlere şenlik, adeta Trabzon’da ilk yarı oynanan maçta yenilen gollerin devamı gibi... Güler misin ağlar mısın? Burak Yılmaz, Uğur Demirok arasında gerilimli pas alışverişi Emre Akbaba’ya “al da at” ikramı oldu. Aynı pası golü atan Emre’ye takım arkadaşı vermiş olsa, Emre pası atan arkadaşının kramponlarının pasını-tozunu silerdi!
20. dakikada Welinton’un, ceza sahası içinde Sosa’ya yandan
Her iki takım maça öyle bir başladı ki “ bir hışımla geldi geçti peh peh peh “ şarkısı geldi aklıma…
Sadece şarkı olsa, bu tempoyla iki takım bu maçı nasıl sürdürecek demedi de değiliz?
İlk 15 dakikadan sonra Trabzonspor durdu, MP Başakşehir başladı günümüz çağdaş futbolundan kesitler sunmaya; yüksek tempo eşliğinde oyunu sürekli kanatlara taşıyıp, hücumda genişlik yarattılar… Dahası Trabzonspor’un tüm pas bağlantı yollarını kesip, alan daraltıp, organize olmasını engellediler.
Yusuf’undan Sosa’sına, Onazi’den, Pereira’sına kadar hemen hepsi rakibin coşkulu, arzulu oyununa adeta teslim oldular… Bir başka deyişle elini-kolunu bağladılar Trabzonspor’un; hatlar arasında kopukluk Başakşehirli oyuncuların elini iyice rahatlattı…
Trabzonspor kırılgan bir takım olduğunu dün bir kez daha gösterdi, mağlup duruma düştükten sonra ilk 15 dakikadaki Trabzonspor’dan eser yoktu sahada… Castillo ve Rodallega’nın oyuna niye bu kadar geç alındığını da anlayabilmiş değiliz?
Tüm bunlara rağmen gol pozisyonlarına girmedi değil bordo-mavili takım, Burak Yılmaz’ın kaleci Volkan Babacan ile karşı karşıya kaldığı bir pozisyon var ki, düşmeyi değil de topa vurmayı ısrar etse Trabzonspor beraberliği
Haftalardır galibiyete hasret Trabzonspor, 2018 yılında ne kupada ne de ligde siftahı var bordo-mavili ekibin... Hakkını teslim edelim on iki maçtır da yenilmiyorlar!
Tepedekilerle ve taraftarla aranız açılmaması için bir yerde şeytanın bacağını kırmanız gerekir hani... Öyle ya birader, beraberliğe abonelik de bir yere kadar...
İki takım adına beraberliğe aboneliği bozacak o kadar çok kırılma anı vardı ki dün... Hangisini sayalım?
Mesela Uğur Demirok’un tıngır mıngır gelerek attığı penaltı... Sosa gibi duran toplara can veren, hayat veren bir oyuncu dururken Uğur’a penaltı attırmak...
Gençlerbirliği’nin iki tane direkle çarpışan topu vardı ki, biri penaltıyı kaçıran Uğur Demirok’un kafasından üst direkte patlayan, diğeri Khalili’nin... Sezon boyu direklerden (13 şutu direkten döndü) çektiğini hiçbir şeyden çekmeyen Trabzonspor’un imdadına bu defa yetişen aynı direklerdi!
Her ne kadar Ahmet Çörekçi övgüyü hak ediyorsa, maç öncesi Rıza Çalımbay, “Hücum etkinliğinden faydalanacağız” dediği Bero, Trabzonspor’un en zayıf halkasıydı. Bu da bir kişi eksik oynuyorsunuz demektir.
Futbolda oyunu kendi alanında kabul edip alan savunması yapan takımlar karşısında eğer hücum genişliği
Beto’yu geçemediler
Böyle bir fırsat, yeme de yanında yat!
Haftanın kaybeden takımlarına hasar tespit tutanağı düzenlemeye kalksanız; matematikte çift haneli rakamlarla burun buruna gelebilirsiniz! Galatasaray 3, MP Başakşehir 2, Fenerbahçe 2, Beşiktaş 2 puan kaybetmiş…
Bundan daha güzel ikram olabilir mi?
Ligdeki konumun itibariyle Göztepe en yakın komşularından, buna da 6 puanlık maç diyelim. Gerisini siz hesap edin… Benzer cümlelerin Göztepe için de geçerli olduğunu söylemeliyiz…
Trabzonspor kazanırsa; ligin tepesindeki takımlar safları sıklaştıracaktı! Fenerbahçe galip gelirse; Trabzonspor saf dışı kalacak, bordo-mavilileri kara düşünceler saracaktı...
Geçmişte oynanan maçların arefesinde sinirlerin ‘keman yayı’ gibi gerilmesinden kaynaklı olumsuzluktan etkilenen hep Trabzonspor olduğundan, Trabzonsporlular bu maç öncesi takımlarına destek olma, moral verme ve sakin kalma adına hafta boyu sürekli pozitif enerji yüklediler...
Şehir bu maçla yattı, bu maçla kalktı... Avrupa başta olmak üzere yurdun çeşitli illerinden binlerce Trabzonsporlu kente akın etti. İğne atsanız yere düşmezdi Trabzon’da...
Sahaya gelince...
İlk yarının özeti; Fenerbahçe ev sahibi gibiydi, daha atak oynamaya çalıştılar. Trabzonspor orta saha oyuncularına üç pas yaptırmadılar. Alan daraltıp, topu ayağına alan her Trabzonsporlu oyuncunun bırakın pas yapmasını, topla oynamasına müsaade etmediler. Baskı neticesinde kaptıkları toplarla Trabzonspor kalesinde tehlikeli oldular...
43. dakikada İsmail Köybaşı’nın kaçırdığı, bir diğer ifadeyle kaptan Onur’un kurtardığı bir top vardı; her iki tarafı hoplatan, zıplatan.. Hepsi o kadar..
Bir oyuncu oyunun kaderini değiştirir mi? Bal gibi
Konyaspor’un Ziraat Türkiye Kupası maçında Trabzonspor’a verdiği yara henüz tazeliğini korurken, Trabzonspor adına yukarılarda olma ya da olmama maçında bordo-mavili takım, Konyaspor’dan bir darbe daha yedi! Trabzonspor adına işin acı tarafı; mağlup durumdan galibiyeti yakalayıp, üç puanı cebine koyup gitmeye hazırlanırken, Orkan, ayağının tozuyla tüm hesapları alt üst etti.
Trabzonspor dün Konya’dan bir puan almışsa, başta Rıza hoca olmak üzere bordo-mavili futbolcular yatsın-kalksın genç Abdülkadir’e dua etsinler... Zira dün sahada giydiği formanın hakkını veren tek oyuncu Abdülkadir’di.
18. dakikada Konyaspor, Abdülkadir’e yapılan sert hareket sonrası 10 kişi kaldı... Beraberlik golünde penaltıyı yaptıran, Trabzonspor’un tehlikeli ataklarında hep Abdülkadir vardı...
Konyaspor’un bir kişi eksik kalması; Trabzonspor adına günlerdir ağzına lokma koymayan, karnı aç bir insana sunulan Konya etli ekmeği kadar mükemmel bir menüydü ancak Trabzonsporlu futbolcular bunu kullanamadı.
Trabzonspor’un orta sahası tel tel dökülüyor, üç pas yapamıyor, Sosa ve Kucka kulübede... Güler misin, ağlar mısın?
Ayrıca Trabzonspor’un büyük umutlarla transfer ettiği, tabir caizse bir çuval para ödediği iki
Trabzonspor’un Rıza Çalımbay ile inanılmaz çıkışı...
Dahası, cumartesi Beşiktaş’ın Sivas’ta mağlup oluşu, Fenerbahçe’nin Konyaspor engeline takılışı... Değmeyin Trabzonspor’un keyfine... Moraller çifte kavrulmuş! Öyle ya, birkaç hafta evvel kim derdi “Trabzonspor şampiyonluğa ortak olacak.”
Her ne kadar Trabzonspor kâğıt üzerinde favori gözükse de, can derdinde olan Kardemir Karabükspor’un da varoluş mücadelesiydi. “Kurtarabilir mi?” sorusu, en zor sınav sorusu!
O anlamda Trabzonspor’un en zor maçlarından biriydi.
Önce Levent Açıkgöz hocanın hakkını teslim edelim; oyuncularını iyi hazırlamış, Trabzonspor’u iyi analiz etmiş.
Trabzonsporlu oyuncular rakibi çantada keklik görmüş olacaklar ki bi hayli rahattılar. Halbuki bir gün evvel Sivas’ta mağlup olan Beşiktaş ve Konya’da iki puan kaybeden Fenerbahçe maçlarından ders çıkarmaları gerekirdi.
Motivasyon eksikliği rakip oyuncuların oynama iştahını artırır. Karabük adına da dün böyle oldu. Eski Trabzonsporlu Ibanez ve Yatabare’nin ekstra motive oluşu ve “Trabzonspor bu kadar basit gol yer mi?” sorusu, bir başka ders konusu!
Trabzonspor orta sahada bir türlü organize olamadı. Tabii ki bunda en büyük etken; oyuncuların birbirinden kopu