“Ligler ertelenmeli, ertelenecek…” denirken.
Trabzonsporlu Obi Mikel, pılını pırtısını toplamaya başlamış birden!
Neymiş; oynamak istemiyormuş, gitmek istiyormuş.
Tamam, dünyanın başına musallat olan virüsten korkmakta haklı…
Ayrıca korkmayan mı var sanki?
İyi de…
Senin ki can da, başkasının ki patlıcan mı?
15 Mart 2003’te ayrıldı aramızdan.
Ölüm yıldönümüydü bu hafta.
“Öldü” denildiğine bakmayın, o, Trabzonsporluların kalbinde yaşıyor, yaşatılıyor!
İsmini ilk duyan, pek tanımayan, adı bu sezon Süper Lig’e verilince çok daha iyi tanımaya başladı Trabzonspor’un efsanesini.
***
Memur ve işçinin maaş aldığı gün vermişti son nefesini, bir akşamüstü acı haberi gelmişti kaptanın!
Ayın 15’i olmasına rağmen cebinde eski parayla 5 milyon TL vardı, Trabzonspor’un 1 liraya ihtiyacı olduğu dönemde eşinin bileziklerini bozdurup Trabzonspor’a veren adamın!
Bazı maçlar vardır sezona bedel... Trabzonspor - M. Başakşehir karşılaşması da onlardan biriydi. Kazanan; ligin bitimine sekiz hafta kala iki gözünden birini şampiyonluğuna kırpacaktı!
Allah, daha büyük sıkıntılardan korusun! Virüsle sadece bizim değil dünyanın başı dertte. En kısa sürede sağlıklı ve de dolu tribünlere kavuşmak dileğiyle!
İşte maç, Nwakaeme’ye yapılan, Fırat Aydınus bir yana, VAR’ın da gözünden kaçan pozisyonla (Net penaltı) başladı... Konu açılmışken, Da Costa’nın, Skrtel’e yaptığı hareket de tartışmaya açık, onu da not düşelim!
Başakşehir, ligimizin en iyi oynayan, en iyi top yapan takımların başında geliyor. Dün iyi oynadılar desek abartmış oluruz. Trabzonspor’un da hakkını verelim, diğer birçok maçta yaptığı hatayı yapıp rakibe geniş alan bırakmadılar, iyi alan daralttılar…
Forvet gününde olsaydı, başta Nwakaeme tabi ki sonuç değişik olabilirdi. Bir diğer ayrıntı; Sörloth, bu kadar yalnız bırakılmamalı. Yalnız bırakıldığında, rakip önlem aldığında harç bitti yapı paydos olabiliyor!
Trabzo
Yeni Malatyaspor’da eksikler, cezalılar... Böyle bir takıma karşı oynamak Trabzonspor için şanstı.
Trabzonspor, son birkaç haftada göze hoş gelen futbol oynamıyor... Hele geçtiğimiz hafta kaybedilen iki puan, doğrusunu söylemek gerekirse Trabzonsporluların moralini bozmadı değil...
Dolayısıyla ertelenen Malatya maçı büyük önem taşıyordu. Bir yerde hem liderlik hem de moral karşılaşması idi...
Maça damga vuran adam ise kaptan Sosa’ydı. Novak’a adrese teslim asistinin yanı sıra attığı serbest vuruşun tanımını yapmak hakikaten zor; her futbolseverin şapka çıkaracağı bir goldü.
Trabzonspor’un iyi oynadığını söylersek abartmış oluruz! Öne geçtikten sonra geri çekilmelerini anlamak mümkün değil. Bu tip hatayı ligimizde sadece bordo-mavili takımın defansı yapıyor, BAL Ligi takımlarının bile yapmayacağı hatalar. Bordo-mavili oyuncular önde oldukları bölümlerde sakin kalabilseler, top yapabilseler...
Nwakaeme, iyi zamanda attı o golü... Aksi halde geri kalan bölümler sıkıntılı geçebilirdi. Kaçırdılar, o da ayrı bir
Yazılacak, konuşulacak o kadar çok şey var ki; hangisinden başlasak:
Trabzonspor’un uzatmalarda attığı buz gibi golü iptal eden, 79. Dakikada ( Nwakaeme’ye yapılan hareket) net penaltısını vermeyen Halis Özkahya’ya ve de VAR’dakilere ne demeli?
Hangi çeşit, hangi renk gözlüklerle baktılar o pozisyonlara? Galibiyetten ettiler, iki puanını yediler Trabzonspor’un!
***
Trabzonspor’un bu maçta da kötü oynadığından mı bahsedelim?
Hüseyin Çimşir’in de takımı gibi formsuz olduğuna mı değinelim?
Trabzonspor, öne geçtikten sonra geriye çekilmesi, oyunu kendi sahasında kabul etme alışkanlığının dün de devam ettiğinden mi söz edelim?
Koca bir ilk yarı iki dev takımın oynadığı futbol; ne şiş yansın ne de kebap, al gülüm, ver gülüm! Karşılaşmanın hemen başında Sosa’nın mükemmel vuruşunu aynı güzellikte kurtaran Altay’ın o pozisyonu olmasa; futbol demek için bin şahit gerek!
Bir de Mehmet Ekici’nin, Trabzonspor kalesini uzaktan yokladığı bir pozisyon var, hepsi o kadar.
Fenerbahçe’de moraller bozuk, eksikleri var, teknik adamın da son maçı. Onlar için Trabzon’dan ne kopartırsan; kısa günün karı, Allah bin bereket versin, diyerek yoluna devam edecek.
Ya Trabzonspor?
Stoperle, santrafor arası, Kocaeli- İstanbul mesafesi. Orta saha koca bir yayla, koşmak için nefes ve kuvvet gerek! Dememiz o, ilk yarı Fenerbahçe’nin istediği gibi geçti, Trabzonspor, Fenerbahçe’nin bu durumundan faydalanamadı!
Devre arasında ne olduysa, bir başka deyişle Hüseyin Çimşir, oyuncularına ne dediyse artık? İlk yarı Trabzonspor’un kötü oyununa adeta isyan eden bir oyuncu vardı sahada; Sörloth. Fenerbahçe defansını hataya zorlayan, hata yaptıran, yaptığının karşılığını
Kelimelerin yetmediği, boğazların düğümlendiği, gözyaşlarının sel olup aktığı bir hafta!
Acımız çok büyük!
Futbolcular, teknik adamlar, izleyenler ve yazanlar için hiç de kolay olmayan bir gün.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet, yaralı Mehmetçiklerimize acil şifalar diliyoruz… Vatan sağolsun, milletimizin başı sağolsun… Maçla ilgili yazacaklarımıza gelince… Şampiyonluğa oynayan bir takımın bu kadar kötü oynamaya hakkı yok. Coşkulu, istekli oynamalı. İlk yarı Trabzonsporlu oyuncuları sahada tanıyana aşk olsun! Evet, yağmur vardı fakat Trabzonspor’un yerine de yeller esiyordu Medical Park’ta.
Bir oyuncu bir oyunun kaderini değiştirir mi? Bal gibi değiştirir, değiştirdi de! Dün olduğu, Nwakaeme’nin yaptığı gibi. Sahada olması, kısaca adı yetti bordo-mavililerin “ ayağının içi canımın içi” dedikleri oyuncunun.
İyi alan daraltı, kademeli savunmayı çok iyi yaptı Çaykur Rizesporlu oyuncular. Hele ilk yarı… Sıkışan oyunlara karşı birebir adam eksikten oyuncuların devreye girmesi gerekir, Nwakaeme, oyuna girdikten sonra
Beşiktaş, Trabzonspor maçları hep böyle; gol var, heyecan var, gerilim var, kısaca ne ararsanız var. Kimine sevinç, kimine üzüntü!
Eğri oturup doğru konuşalım:
Dün Trabzonspor’un örümcek adamı Uğurcan Çakır olmasaydı; Trabzonspor’un bu maçtan bir puanla ayrılması mümkün değildi. Kalesinde adeta devleşti, inanılmaz kurtarışlara imza attı genç kaleci.
Bir parantez de Sörloth’a açalım. Attığı ilk gol enfesti tamam da, takımı mağlup durumdayken ikinci golünde hem de son nefeste Beşiktaş filelerine yolladığı top, emin adımlara şampiyonluğa giden Trabzonspor’a adeta hayat verdi, moral verdi.
Gollerinde hep “sus“ işareti veren kral, “ ben bitti demeden bitmez” mesajını İstanbul’da da vermiş oldu. O gol Trabzonsporluları ne kadar mest etmişse, siyah-beyazlıları o derece üzdü.
Beşiktaş sezonun en iyi futbolunu oynadı desek abartmış olmayız. Siyah-beyazlı oyuncuları sezonun en iyi futbolunu oynamaya/ mücadele etmeye iten sebebe gelince;
İnsan var olan gücünün ancak yüzde 75’ini kullanabilir. Geriye