Dün gece bilhassa maçın ilk bölümlerinde Trabzonsporlu oyuncular o kadar çok bireysel hata yaptılar ki, kim hangisini telafi etsin! Antalyasporlu oyuncular, zincirleme hataları değerlendirebilmiş olsaydı, emin olun ‘misafir umduğunu değil bulduğunu yer’ skorunu ilk yarı yakalamaları işten değildi!
Avcı’nın öğrencileri, kaleyi ikinci yoklamalarında Cornelius ile golü buldular bulmasına da Nwakaeme’nin sakatlanıp oyundan çıkması onlar adına büyük şansızlıktı, Antalyaspor’un attığı penaltıya sebep olan Edgar’ın eline çarpan top gibi!
Antalyaspor iştahlı oyununu ikinci yarıda da sürdürdü, atletik oyuncularıyla kanatları İzmir, Antalya otobanı gibi çok iyi kullandılar.
Nawakaeme demek, Trabzonspor’un adeta yarısı demek, yerine oyuna dahil olan Yusuf, bu vesileyle Nijeryalı oyuncunun Trabzonspor için ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha hatırlatmış oldu. Buna Abdülkadir Ömür’ün eksikliğini de eklersek…
Maçın kırılma anı; 73’te Güray’ın vuruşuna ters dokunuşla topu kendi ağlarına gönderen
Uğurcan Çakır’ın babası Mustafa Çakır ve amcası Şahin Çakır iyi dostlarımdır.
Arkadaşlığımızın başlangıcı Trabzon amatör kümede rakip oynadığımız senelere dayanır. İkisinin de hayali; her Trabzonsporlu çocuk gibi bordo-mavi formayı giymekti.
Dostlarımızla sürekli görüşürüz, irtibatı hiç kesmedik. Baba Mustafa, uzun yıllar İstanbul’da yaşadı, bugün Antalya’da ikamet etmiş olsa da bir ayağı Trabzon’dadır.
Şahin’in, Ümraniye Trabzon Park’ta ‘Trabzonspor Futbol Okulu’ var. İşi gücü çocuklardır... Uğurcan’ın da futbola başladığı, zorla kaleye geçirildiği yerdir o halı saha.
Kaptan Uğurcan’ın futbola başlama hikayesini yıllar evvel kaleme almıştık…
Bugün de arkadaşlarımızın babaları ile yaşadıkları bir anıyı kâğıda dökelim istedik.
Denize giden top…
Futbolda ‘3T’; teşhis, tespit, tedavi!
Trabzonsporlular için hiç de kolay geçmedi bu süreç, ne çektiklerini neler yaşadıklarını bir Allah bilir, bir de onlar...
Abdullah Avcı’nın camiaya verdiği mesajlar eşliğinde tam bir yıl evvel başlattığı kasket sinerjisi; süreci hızlandırarak buralara gelindi.
Maçla ilgili yazacaklarımıza gelince...
Karşılaşmaya Adana Demirspor, etkili başlayan taraftı. İlk 15 dakika Trabzonspor’a sahanın her tarafında pres yapıp, topla oynamasına müsaade etmediler... Avcı’nın öğrencileri ne zaman top yorulmaz, oyuncu yorulur anlayışıyla oynamaya, prese presle karşılık vermeye başladı, hem oyunda dengeyi kurdular, hem de golü buldular.
Siopis ve Berat’ın orta sahada atom karınca gibi mücadele etmesi, sağ bekte Dorukhan’ın güven veren oyunu ve Abdülkadir Ömür ile uyumu, Nwakaeme’nin bir gol için topa çifte kavrulmuş vuruşu!
Milyonlarca Trabzonsporlunun sözleşmesinin yenilenmesini dört gözle beklediği Nwakaeme’nin, kadife ayaklı Hamsik’in önüne indirdiği, adeta ‘al da
‘3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde…
İyi gün dostu Trabzonsporluların, bordo-mavili takımı tribünlerde kaderine terk ettiği yıllar, ‘Trabzonspor’un bize ihtiyacı var yavrum, gel birlikte gidelim’ diyerek, gözünün nuru, engelli yavrusunu sırtına alıp Avni Aker’in yolunu tutan o anne geldi aklımıza yine…
**
Yattığı yerden kalkamayan, yürüyemeyen ve de konuşamayan yavrusu 16 yaşında idi…
Yavru Muhammed konuşabilseydi; annesinden önce gitmeleri gerektiğini söylerdi zaten…
Kalkıp yürüyebilseydi; herkesten önce koşardı Trabzonsporluların kalbinin attığı yere…
**
Siz bakmayın onun, bunun ‘Trabzonspor açık ara şampiyon olur… Şampiyonluğunu mart ayında ilan eder…’ cümlelerine…
Amaç; elden ne gelirse, rehavete ne kadar sürükleyebilirse!
Zira futbolda rehavete yer yoktur, aman dikkat!
**
Şimdilik kulağa hoş gelen sözler, gün gelir de gerçekleşirse söyleyen ‘ben demiştim’ der…
Doğrusunu söylemek gerekirse, yıllardır Trabzonspor’u ‘lütfen’ konuşanlar ne söylediklerinin gerçekleşmesini diler ne de Trabzonspor’un şampiyon olmasını isterler…
**
2009 Yılında ayrıldılar aramızdan…
Aralık ayı aramızdan ayrılışların yıldönümüdür…
**
Bünyamin Kahriman (24), Serhat Kırkayak (23), Ahmet Muhammed Demirel (21), Mesut Keleş (19).
Dört aslan gibi delikanlıya, gece saat 04’te pusu kurdu trafik canavarı Samsun Tekkeköy’de.
Fidan gibi delikanlılar Ankara’da öğrenciydiler…
**
Onlarca il, binlerce ilçe takımının olmak için yanıp tutuştuğu Süper Lig’de başarıyla mücadele eden semt takımı Karagümrük’ün alkışı hak ettiğini söylemeliyiz.
Etkili oynuyorlar, bir oyun planları var, enerji dolu genç bir teknik adama sahipler.
Trabzonspor’a karşı Zukanovıc, Hedenstad ve Biglia’nın cezalarından dolayı oynamamaları, onlar adına büyük şanssızlıktı…
Trabzonspor’un da bilhassa deplasmanlarda otomatiğe bağladığı bir oyun planı var; ayağa top yaparak, rakibi kendi üzerine çekip, defans arkasına attıkları toplarla sonuca gitmek… Dün de Djaniny’e yapılan penaltıyla öyle tanıştılar. Ya benzer ataklardan Nwakame’nin kaçırdığı gole ne demeli? Bırakın Süper ligi, alt liglerde hatta halı sahalarda benzer pozisyonu görmek herkese nasip olmaz!
Bordo-mavililer zaman zaman Karagümrük’ün kendi sahasında topla çıkmasına vize vermeyerek hata yapmaya zorladı; 31’de yine Nwakaeme’nin kaçırdığı bir gol var ki… O pozisyonlar golle sonuçlandırılmış olsaydı, ilk yarı fişi
Trabzonspor lider olduğundan, şampiyonluğa oynadığından ekranlarda her zamankinden fazla konuşulmaya başlandı; mecburen…!
Konuşuluyor konuşulmasına da ‘ama’sı var ama...!
**
Bazılarının derdi; nasıl olur da yenilmediği, yoluna devam ettiğidir.
Öyle ya Trabzonspor namağlup, üstelik Avrupa liglerinde de tekler…
Devre arası ihtiyacı olan yerlere takviye yaparlarsa; sen gel de ayıkla pirincin taşını…
1970’lerde olduğu gibi çıkışa geçerek, lige birkaç yıl arka arkaya vurabilir damgasını…