Öncelikle her iki takımın oyuncularına, teknik direktörüne alkışlarımızı yollayalım, teşekkür edelim. Galatasaray, Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın olmadığı yarışta, Konyaspor’un, sezonu şampiyonluk parolasıyla açan İstanbul takımlarına fark atan Trabzonspor’u yalnız bırakmayıp takip ettikleri ve de futbolseverlere böyle bir yarış izlettikleri, heyecan yaşattıkları için...
Hal böyle olunca...
Trabzonspor yenerse; şampiyonluğa uzanan yolda tek başına kalacak, elini-kolunu sallayarak, arkasına bakmayarak devam edecek. Berabere kalırsa da çok şey kaybetmiş olmayacak.
Yenilirse; kalan haftalarda gözü her daim Konyaspor’un üzerinde olacak, nefesini ensesinde hissedecek, ayak sesini duyacak!
Maçla ilgili yazacaklarımıza gelince...
Kim demiş, “Trabzonspor iyi oynamıyor” diye... Dün şanına, adına yakışır başladı “Fırtına”, sahanın her tarafında rakibe basarak, ayağa hızlı ve isabetli paslar yaparak, günümüz çağdaş futbolundan esintiler sundu Avcı’nın öğrencileri... İki topu direkten dönerken, rakibe ilk yarı pozisyon vermedi.
Kim demişti, “Visça’ya çok para verildi” diye... Bosnalı oyuncu, geldiği günden bu yana atmaya, kazandırmaya, Trabzonsporluları mutlu etmeye devam ediyor. Attığı golden önce, ekmeğini taştan çıkaran işçi misali meşin yuvarlağı Visça’ya taşıyan Cornelius’un da hakkını teslim edelim, hızlı oynadı, iyi düşündü.
Trabzonsporluların “ayağının içi canımın içi” dedikleri Nwakaeme’nin dar alanda, dört rakip arasında topla yaptıklarına ne demeli? Enfes hareketlere seyirci kalmayan ilk golün sahibi Visça oldu yine, gecenin kahramanı...
Devamında Konyaspor bastırdı, Cikalleshli ile geceye yakışır golü de buldular ama bu gol Trabzonspor’u yakalamalarına müsaade etmedi.
Uzun lafın kısası, Trabzonspor’u Konyaspor da, direkler de durdurmadı.