Eğitime yönelik şaşı bakış açımızı daha fazla zaman kaybetmeden A’den Z’ye değiştirmemiz gerekiyor.
Eğitimin sadece ezber, test, sınav ve diplomadan ibaret olmadığını artık görmeliyiz.
Eğitim, pek çok özelliğinin yanı sıra, bireyi hayata hazırlama ve yaşam kalitesini artırma sanatıdır. Ama nedense bu yönünü hep ihmal ediyoruz. Oysa ortaya çıkan tüm temel sorunların kökeninde eğitime yönelik bu şaşı bakış yatıyor.
İşte bu yüzden, eğitimin tarifini, beklentilerimizi, rol dağılımını ve en önemlisi de çözüm yollarını bir an önce hep birlikte oturup konuşmalıyız.
Neden mi?
İncir çekirdeğini doldurmayacak konular, çocuklarımızın eğitimi ve geleceğinden daha önemli hale geldi de ondan!
Bunu şimdi değil de ne zaman yapacağız?
Kaybettiğimiz zaman, heba olan kaynaklar ve en önemlisi de yitip giden hayaller!
Önceliklerimiz öylesine altüst oldu ki, bazen, bırakın geleceğimizi, yaşadığımız anın bile farkında değiliz.
Sınavlar, gelecek kaygısı ve işsizliğin yarattığı sancı tüm zamanımızı esir almaya yetiyor da artıyor!
Nasıl bir açılım?
Bugünün gençliği 40 yıl önceki gençlikten çok farklı.
Bilgiye ulaşım kanalları da eskiye göre çok daha zengin ve çok daha kolay.
Akıllı bir telefon ve sınırsız bir internet bağlantısı anında her türlü bilgiye ulaşmamıza yetiyor da artıyor.
YouTube pek çok genç için hiç tartışmasız dünyanın en iyi üniversitesi.
Ne ararsan var. Yeter ki kendini geliştirmek iste. Yeter ki doğru kullan. Yeter ki ekran bağımlısı haline gelme!
Peki, böylesi bir süreçte hâlâ 40-50 hatta çok daha eski müfredat programlarını ve öğretim sürelerini dayatmak ne kadar doğru?
Dört yıllık lise ve üniversite süresi bugünün dünyasında sizce de uzun değil mi?
Uygulamalı eğitimin tümüyle çöpe atılması ne işe yaradı?
Temel bilimlerin, sanatın, sporun, felsefenin yok sayılmasının bir hata olduğu ne zaman anlaşılacak?
Okula başlayan her öğrenciyi üniversite önüne yığmanın yanlışların en büyüğü olduğunun farkına ne zaman varacağız?
Gün boyu akademik eğitimin okula olan ilgiyi azalttığı gerçeğini ne zaman kabul edeceğiz?
Günümüz gençlerinin öncekilerden farklı olduğunu ne zaman anlayacağız?..
Değişim şart da…
Seçim vaatlerinin havada uçuştuğu şu günlerde eğitime ya da gençliğe yönelik bir projeye rastlayanınız var mı?
Gençlerin, öğretmenlerin, velilerin ve diğer eğitim paydaşlarının isteklerini, hayallerini, beklentilerini dikkate alanını gördünüz mü, duyunuz mu, bu konuda mücadele verene şahit oldunuz mu?
Evet, bir değişim kesinlikle şart ama bunu kim, nasıl, ne zaman yapacak?
Bu konuda kurtarıcıyı uzakta aramayalım.
Sorunun çözümü için siz, biz, hepimiz birlikte hareket etmeliyiz. Başka çaresi de yok!
Mademki çocuklarımız en değerli varlığımız ve geleceğimizin teminatı, o zaman hak ettikleri önemi vermeliyiz.
Ezber bozmak gerekir
Ciddi bir eğitim reformu için ezber bozmak gerekiyor.
Bunun için de dünü dünde bırakıp, geleceğe odaklanmak şart.
Değişim derken çağlar boyu önemini hiç yitirmeyen pedagojik evrensel değerler elbette korunmalı.
Peki, o zaman neler değişmeli?
Ders saatleri, okul süreleri, öğrenme yöntemleri, müfredat programları, okul, sınıf, kampüsler, roller, ölçme ve değerlendirme sistemi, yönlendirme ve en önemlisi de öğrenciye bakış açısı?..
Özetin özeti: Çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğini yeterince ciddiye almıyorsak gerisi teferruattır.