Yükseköğretimde son birkaç aydır fırtınalar esiyor, köklü değişiklikler oluyor. Önce YÖK Başkanı Yekta Saraç ve ekibi tasfiye oldu. Hemen ardından Muzaffer Elmas başkanlığındaki Yükseköğretim Kalite Kurulu tümüyle değiştirildi. Gece yarısı operasyonuyla görevinden alınan ÖSYM Başkanı Halis Aygün’ün yerine Bayram Ali Ersoy atandı. Görünen o ki ÖSYM’deki operasyon dalga dalga devam edecek...
KPSS skandalının derin sarsıntılar yaratacağı ve sınavın iptal edileceği kesindi. Öyle de oldu. Devamı gelir mi? Onu da Devlet Denetleme Kurulu raporu ve Savcılık soruşturması belirleyecek. Gelişmeler, YÖK ve Kalite Kurulu’nda yaşananların ÖSYM’de de yaşanacağı yönünde. Peki, bu değişim süreçleri taşların yerli yerine oturmasına olanak sağlar mı? Evet demek çok zor.
ÖSYM’nin bugünkü yapısı ve sırtındaki bu ağır sınav yüküyle yola devam etmesi mümkün değil. Yükü azaltarak ya da başka kurumlarla paylaşarak ve en önemlisi de sıfırdan yeniden yapılanarak yola devam etmesi, bir daha benzeri olayların yaşanmasının önüne geçer. Yoksa her 10 yılda bir benzeri skandallar yaşanmaya devam eder…
Sular durulur mu, yaşanan skandalın boyutları KPSS ile sınırlı mı belli değil. Çok ciddi iddialar var ve arkası kesilecek gibi değil. Üstünkörü bir şekilde “Soruşturuldu, araştırıldı, somut bir şey yok” yerine en ufak ayrıntılar bile ciddiye alınarak araştırılmalı ki böylesi noktalara bir daha gelinmesin…
SINAV İPTALLERİ
Bizler için kaybolan bir yazıyı yeniden yazmak ne kadar zor ise iptal edilen sınava bir kez daha girmek de bir kadar zor ve moral bozucu. Tüm adaylara sabır diliyoruz. Evet kabul edilmesi güç bir durum ama yapacak başka bir şey yok. Bu yüzden zaten dibe vuran morallerinizi daha fazla bozmanın kimseye hele hele size hiçbir yararı olmayacaktır!..
KPSS KALDIRILSIN MI?
Hazır sınavlar gündeme gelmişken, skandala neden olan olayların soruşturulmasının yanı sıra KPSS benzeri bu ucube sınavlardan tümüyle kurtulmak için yeni bir arayışa girmekte yarar var. Son bir ay içerisinde LGS, YKS ve KPSS nedeniyle kaç kişi sevindi, kaç kişi kahroldu? Ne kadar adildi, ne kadar seçiciydi, ne kadar yönlendiriciydi ve çok daha önemlisi ne kadar güvenilirdi?
KPSS’de son yaşananların benzerleri diğer sınavlarda ve önceki KPSS’lerde de yaşandı mı? Gönül rahatlığıyla “hayırrr” diye haykıracak kaç kişi çıkar?.. Sınavın böylesine ranta dönüştüğü ülkelerde benzeri skandallar çok yaşanıyor. Bu yüzden de birkaç saatlik sınavlar yerine okul içi ölçme değerlendirmeye çok daha fazla önem veriliyor. Öğrenciler ya da işe alınacak adaylar sınavlara göre değil, performanslarına göre değerlendiriliyor.Bir de mülakat sistemi var ki baştan aşağı sorgulanması gerekir.
“Her şerde bir hayır vardır” diyerek, yaşanan krizi fırsata çevirerek sınav odaklı eğitim ve sınav odaklı kariyer sistemlerinden kurtulabiliriz. Bunun için henüz geç kalınmış değildir.
Özetin özeti: Çocuklarımızın geleceği, ülkemizin geleceğidir ve onların geleceğine sahip çıkmak, hakkı, hukuku, adaleti korumak hepimizin asli görevidir...