Üniversiteler eskiden bulundukları kentin adını alırdı. Köklü üniversitelerin pek çoğu halen öyle.
Üniversite sayısı arttıkça ya da el değiştirdikçe isimler de çeşitlendi. Bu arada birkaç yıl içerisinde iki üç kez ismini değiştirenler oldu.
Yeni açılan üniversitelere önce devlet büyüklerinin adı verildi.
İlk uygulamalar yaşayan devlet adamlarından çok ebediyete göç edenler yönündeydi. Sonraki yıllarda, hayatta olanların isimleri de verilmeye başlandı.
Vakıf üniversiteleriyle birlikte kurucu şirketlerin ya da ailelerin isimleri öne çıktı.
Giderek yaygınlaşan bir başka uygulama ise bulundukları semtin ya da bulundukları kentlerin sembol isimlerine yönelik tercihler.
Tuttu mu, kalıcı olur mu? Onu da zaman gösterecek.
Üniversite sayımız 200’ü çoktan aştı. Daha da artıyor.
Artmalı mı, artmamalı mı?
O, üzerinde uzun uzadıya konuşulması gereken çok ayrı bir konu.
Bugün gelin önce isimlere bir göz atalım, sayıları ve diğer ayrıntıları sonra değerlendiririz.
İsimli üniversiteler
İlk üniversitemiz İstanbul, ikincisi de Ankara, diğerleri sonra geldi. İşte isimli üniversitelerimiz: Atatürk, Gazi, Hatay Mustafa Kemal, Abdullah Gül, Acıbadem Mehmet Aydınlar, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji, Ağrı İbrahim Çeçen, Alanya Alaaddin Keykubat, Alanya Hamdullah Emin Paşa, Altınbaş, Ankara Hacı Bayram Veli, Ankara Yıldırım Beyazıt, Aydın Adnan Menderes, Bilecik Şeyh Edebali, Bolu İzzet Baysal, Burdur Mehmet Akif Ersoy, Bezm-i Alem, Demiroğlu Bilim, Erzincan Binali Yıldırım, Fatih Sultan Mehmet, Fenerbahçe, Hasan Kalyoncu, İbn Haldun, İhsan Doğramacı Bilkent, İnönü, İstanbul Aydın, İstanbul Gedik, İstanbul Okan, İstanbul Sabahattin Zaim, Kadir Has, Kahramanmaraş Sütçü İmam, Karamanoğlu Mehmet Bey, Koç, Malatya Turgut Özal, Manisa Celal Bayar, Muş Alparslan, Necmettin Erbakan, Nevşehir Hacı Bektaş Veli, Nuh Naci Yazgan, Osmaniye Korkut Ata, Özyeğin, Recep Tayyip Erdoğan, Sabancı, Süleyman Demirel, Tekirdağ Namık Kemal, Tokat Gaziosmanpaşa, Yaşar, Zonguldak Bülent Ecevit...
Semt üniversiteleri
Bulundukları bölgenin ismini alan üniversiteler ise şöyle:
Bahçeşehir, Beykent, Boğaziçi, Çankaya, Dicle, Fırat, Hacettepe, Haliç, Topkapı, İstanbul Esenyurt, İstanbul Galata, İstinye, İzmir Bakırçay, İzmir Tınaztepe, Kapadokya, Maltepe, Nişantaşı, Pamukkale, Üsküdar...
Üniversitelerin bulundukları kentlerle, semtlerle ve en önemlisi de tarihi kişiliklerle özdeşleşmesi ve kalıcı olmaları çok önemli.
Sık sık isim değişikliği ise kafa karıştırmanın ötesine geçmiyor ama görünen o ki biraz da zorunluluktan.
Peki, arada atlanan isimler oluyor mu?
Muhtemelen vardır ve sanki zamanı geldiğinde onlar da hatırlanacaktır.
Sahipsiz kalmamalılar
Üniversiteleri yaşatacak olan sadece isimler değil, maddi ve manevi destek de çok önemli.
İsimleri verilen kişilerin yakınları ya da sevenleri o isimlerin en iyi şekilde temsil edilmeleri için özel çaba harcamalılar yoksa bir süre sonra öğrenciler tarafından bile “Bu da kim?” noktasına geliniyor.
Bu da hem o isimleri hem de o isimleri verenleri fazlasıyla üzüyor. Hele ki bir süre sonra o isimlerin değiştirilmesi daha bir kahredici olabiliyor!..
Özetin özeti: Sokaklara, caddelere isim verilirken de çok titiz olmak gerekiyor ama bu hassasiyet üniversiteler konusunda çok daha üst düzeyde olmalı ki kalıcı olsunlar.