Seçime sayılı günler kaldı ama nedense hâlâ kim hangi konuda ne yapacak belli değil.
Örneğin seçimin galibini onların belirleyeceği herkesçe kabul edilen gençler için kim ne düşünüyor?
Bu konuda projeleri varsa şimdi değilse ne zaman paylaşacaklar?
Daha da önemlisi onları ne kadar yakından tanıyoruz?
Nasıl bir eğitim, nasıl bir gelecek, nasıl bir iş, nasıl bir moral ve motivasyon istiyorlar?
Kaçı istediği okula gidiyor, kaçı istediği alanda öğrenim görüyor, kaçı öğrenim gördüğü alanda çalışıyor?
Kaçı spor yapıyor?
Kaçı hayatından memnun, kaçı geleceğe umutla bakıyor?
Siyaset ve seçimler kaçının umurunda?
İşte bu yüzdendir ne düşünülüyor, bir an önce açıklansın ki sandığa gitme konusunda ikna olsunlar, oylarının rengini ona göre belirlesinler.
Onları ne kadar tanıyoruz?
Dünden bugüne iktidarıyla muhalefetiyle, işvereni, medyası, sivil toplum örgütleri, YÖK’ü,
ÖSYM’si ve üniversiteleriyle gençleri daha yakından tanıma konusunda bugüne kadar ne yaptık? Sorunlarına ne kadar sahip çıktık, çözümleri için ne kadar mücadele verdik?..
Bu konuda vicdanımız rahat mı?
Üzerimize düşeni hemen her konuda fazlasıyla yaptığımıza inanıyor muyuz?
Gelin onları ve sorunlarını daha yakından tanımak için biraz beyin jimnastiği yapalım:
Baskıdan nefret ediyorlar. Bu yüzden daha çok inisiyatif istiyorlar.
Daha esnek bir eğitim ve daha esnek bir çalışma hayatı peşindeler.
Uçuk da olsa fikirlerine değer verilsin ve en azından dinlenilsin istiyorlar.
Yönetilen değil yöneten olmak arzusundalar.
Sıradanlığa razı değiller, yüksek bir yaşam standartları olsun iddiasındalar.
Dünyanın her yerine gidebilir ve orada yaşamlarının sürdürebilir donanıma sahip olmayı düşünüyorlar.
Kendilerine, hobilerine zaman kalsın ama onları hayata geçirecek kadar da paraları olsun istiyorlar.
Siyasete ve siyasetçilere karşı ön yargılılar.
Sandığa gitme konusunda henüz ikna olmuş değiller.
Neden önemliler?
Çağ nüfusuna baktığımızda milyonlarca genç seçmen ve onların gözüne bakan on milyonlarca ebeveyn var.
Çocukları için atılacak her adım onların da oyunun renginin belirlenmesinde en önemli faktörlerden biri olacak.
Dünyanın en zenginler listesine baktığımızda 100 yıllık şirketlerden çok son 20 yılda, 20’li yaşlarında, yeni teknolojilerden dolar milyarderi olan girişimci gençleri görüyoruz.
Onlara daha çok güvenmeli, daha çok şans tanımalıyız ki sadece dolar milyarderleri listesinde değil hayatın her alanında bizim gençlerimizi de görelim.
Seçme ve seçilme yaşını 18’li yaşlara kadar indirdik, Gençlik Bayramı ve Gençlik Bakanlığı olan ender ülkelerden biriyiz.
Bu bizim de onlara sonsuz güvendiğimizi ve değer verdiğimizi gösteriyor ama devamı gelmiyor.
Diploma yeterli olur sandık, ters tepti!
Gençler, günümüz dünyasında en büyük hazinelerden biri. Yeter ki onlara ilgi gösterelim, iyi donatalım, doğru yönlendirelim ve doğru hedefler koyalım.
Kazanan hem kendileri, hem aileleri, hem de ülkemiz olsun.
Bu konuda farklı düşünenimiz yok ama nedense bir türlü ortak hareket edemiyoruz.
En büyük sorunları
Dünyanın neresine giderseniz gidin, günümüz gençliğinin en büyük sorunu işsizlik. Bu konuyu çözmeden diğer sorunlara çözüm üretmek çok zor.
Bu yüzden eğitim sistemimizi üretim ve istihdama yönelik yapmaktan başka çaremiz yok.
Gençlerimizi sınav kölesi yapma yerine üreten, kazanan bir konumuna getirip hayat standartlarını yükseltelim ki diğer sorunlara sıra gelsin.
Diplomanın tek başına bir işe yaramadığı dünyanın her yerinde görüldü ve üniversiteler ciddi anlamda kan kaybetmeye başladı.
Gelecekte her şey çok daha farklı olacak. Diplomanın yerini sertifikalar, klasik eğitim sisteminin yerini de modüler sistemler alacak. Eğitim süreleri kısalacak.
Peki, biz buna ne kadar hazırız?..
Özetin özeti: Gençlere yönelik politika üretenler, sadece onların değil, ailelerinin de gönlünde taht kurarak iktidar şanslarını artırabilirler.