Okul, eğitim içindir.
Okul, öğrenmek içindir.
Okul, gelecek içindir.
Okul, anayasal vatandaşlık içindir.
Okul, yaşam kalitesi içindir.
Okul, insani değerleri yüceltmek içindir.
Okul, sevgi, saygı, hoşgörü, paylaşım, vizyon ve en önemlisi de hayallerin gerçeğe dönüşmesi içindir.
Okullardan başka beklenti içerisine girmek ya da okullara başka misyonlar yüklemek yanlışların en büyüğü olur.
Yanlışlığı tarih boyunca defalarca görülse de dünden bugüne dünyanın her yerinde tartışılan en önemli konulardan biri olma özelliğini hiç kaybetmedi.
Bizde de zaman zaman “arka bahçe” yaratma sevdası olarak benzeri oluşumlar ve tartışmalar yaşansa da tıpkı camilere olduğu gibi okulların da kutsallığına, dokunulmazlığına hep saygı gösterildi.
Okullar da dil, bayrak, toprak gibi ulusların en “dokunulmazları” arasında yer alır. Onlara dokunmak, milli ve manevi değerlere dokunmak anlamına gelir ki bunun da bugüne kadar dokunma girişiminde bulunanlar başta olmak üzere hiç kimseye bir yararı olmadı.
Farklı tipte vatandaş yaratma sevdası, totaliter pek çok ülkede denense de tarih boyunca hep hüsranla sonuçlandı.
Bu yüzdendir ki eğitimde ne kadar güçlüyseniz, bilimde de o kadar güçlüsünüz, bilimde ne kadar ileriyseniz de hukukta, ekonomide, refahta o kadar ilerisinizdir.
Bugün Amerika’yı Amerika yapan, parasının ya da ordusunun gücü değil, dünya bilim sıralamasındaki liderliğidir.
Zengin olmak hemen her alanda bir çağdaşlık getirmiyor ama eğitim ve bilimde söz sahibi olmak sadece ekonomik refah değil sosyal refahı da hukuk devletini de insan haklarına ve doğaya saygıyı da beraberinde getiriyor.
Eğitim???
Eğitimi sınav ve diploma odaklı hale getirip dar bir alana sıkıştırmak, bir ülkenin çocuklarına ve ülkelerin geleceğine yönelik olarak yapacağı en büyük zafiyetlerden birisi olur.
Ebeveynler bu noktada ısrarcı olsa bile devletin ve özellikle de eğitime yön veren kurumların, ülkelerinin bekası için bu yarışa izin vermemeleri gerekir.
Pek çok ülkede eğitim denilince akla gelen ilk kriterlerden biri olan yüzde 65/35 dengesi bu yüzdendir. Yani öğrencilerin yüzde 65-70’i mesleki eğitime yönlendirilirken, yüzde 30-35’i genel akademik eğitime kanalize edilir ki üretimi ve yaşam kalitesi zaafa uğramasın.
Ülkelerin kalkınma planları ve insan gücü istihdamı ile eğitim arasında derin bir korelasyon vardır. Giderek küreselleşen ve minik bir köye dönüşen dünyamızda bu daha da ileri boyutlarda ele alınmaya başlandı ve iyi yetişmiş insangücü ya da bilgi ihracatı ülkelerin önemli zenginliklerinden biri haline geldi.
Diploma derken artık sadece kendi ülkenizde geçerliliği olan değil dünyanın her yerinde kabul gören bir referans belgesi akla geliyor.
Peki, tüm bu gelişmelerin neresindeyiz?
Çok uzağında olduğumuz söylenemez.
Çocuklarımız için hep daha iyisini istedik, istemeye de devam ediyoruz. Olacağına da canı gönülden inanıyoruz.
Misyon ve vizyon?
Eğitime yönelik temel hedeflerimizi yeniden belirlerken, tıpkı Anayasa konusunda olduğu gibi ülkenin bütün dinamiklerini dikkate almakta yarar var. Çünkü eğitim sadece bugünü değil yarını da ilgilendiriyor. Çok daha önemlisi, ortak değerlerimizin olmazsa olmazları, eğitimle kazandırılıyor. İşte bu yüzden, her şeyden önce, her çocuğumuzun, dolayısıyla her vatandaşımızın sahip olması gereken ortak değerleri belirleyerek işe başlamak sanki en doğru olanı olacaktır.
Özetin özeti: Eğitim, dünün birikimi ve bugünün dinamizmi ile yarına yönelik beklentileri harmanlayabildiği ölçüde başarılı olacaktır.