Ukrayna’daki savaş nedeniyle Avrupa tarihinin en büyük göçlerinden biri daha yaşanıyor.
Çok acı bir tecrübeyle de olsa eminiz ki bundan sonra bizi çok daha iyi anlayacaklardır.
Ana vatanından, toprağından, evinden, barkından kopmak hayatta insanın başına gelebilecek en büyük felaketlerden biri. Hele ki bir de mücbir sebepler nedeniyle bu bir zorunluluk haline geldiyse, hele ki karda kıştaysa, hele ki çoluk çocuğunu, kadınını yaşlısını tek başına göndermek zorunda kaldıysanız.
Ukrayna’da yaşananları bugünün dünyasında anlamak zor. Dün Ortadoğu, bugün Avrupa, peki yarın neresi?
Savaşlara, mülteci akınlarına, yaşanan acılara şimdi dur denilmeyecek de ne zaman denilecek?
BM ve benzeri kuruluşlar çoluk çocuk, kadın yaşlı, hasta öğrenci mağduriyetlerini önlemeyecek de ne yapacak?..
Türkiye farkı
Bulunduğumuz coğrafya ve jeopolitik konumumuz nedeniyle ülke olarak hep göç aldık. Kapımız her zaman herkese açıktı. Bir lokma ekmeğimiz olsa da onlarla paylaştık. Misafirperverliğin en güzel örneklerini gösterdik.
Komşularımızdan farklıydık, hep öyle kaldık.
Dini, dili, ırkı, rengi ne olursa olsun, insana insan olduğu için değer verip, onu yücelttiğimiz sürece, asıl yücelenin kendimiz
olduğuna inandık. Hep öyle davrandık. Tarihimiz bunun örnekleriyle dolu.
Binlerce yıllık geçmişimizde, en güçlü dönemlerimiz kapılarımızın mağdurlara ve özellikle de bilim ve bilim insanlarına en açık olduğu dönemlerdi.
Dış güçler gibi dış göçler de zaman zaman can sıkıcı boyutlara gelebiliyor. Bunları önlemenin yolu ise daha çok kenetlenmekten ve çok daha güçlü olmaktan geçiyor.
Savaşın gerekçeleri
Ukrayna’da yaşanan vahşetin gerekçelerini anlayabilen var mı?
Ne Rusya’nın ne de başta ABD olmak üzere diğer ülkelerin bu konudaki söylemleri kafa karıştırmanın ötesine geçemiyor.
Bir yanda silahsızlanmadan söz ediliyor, öte yanda silahlar konuşuyor.
Dünya ekonomisine verdiği zararın trilyonlarca dolar olduğu söyleniyor.
Bu kaynaklar daha çok acı çektirmek için değil, daha çok iş, aş ve refah için harcansaydı çok daha iyi olmaz mıydı?
Savaşın tüm tarafları bu konudaki net tavırlarını ortaya koymalı ve bu gidişata bir an önce son verilmelidir.
Dünya koronayla yeterince acı yaşadı. Ardı arkası kesilmeyen savaşların yarattığı tahribat unutulacak gibi değil ama yeni bir küresel ekonomik kriz, bugünün dünyasında düne göre çok daha büyük yaralar açacaktır.
Gelecek kuşaklara kin, nefret, açlık, sefalet ve savaşlar değil, sevgi, dostluk ve refah bırakmalıyız.
Bu da o kadar zor olmamalı.
Barış ve dostluğa dayalı yeni bir dünya düzeni oluşturulmalı, tüm dünya ülkelerinin müfredat programlarına girmeli ve her şeyden önce de bu öğretilmeli.
Özetin özeti: Başkalarından ne bekliyorsak bunu önce kendimiz yapalım. Savaşanlar barış istiyorsa, ilk adımı önce kendileri atmalı.