Sınavlar hayatımızı altüst etmeye devam ediyor. Dünden bugüne değişen hiçbir şey yok.
Son 50 yıldır, üç kuşağın yaşadığı ortak sorunlardan biri olarak hayatımızı zehretmeye devam ediyor.
Dedeler de şikâyetçiydi, babalar da. Sıra, şimdi çocuklarda. Onlar da sınavlar yüzünden hayata küstürüldü! Asıl garip olan Ankara’da bir Allah’ın kulu çıkıp da “yeter artık” demiyor!..
Büyük haksızlık
Milyonlarca öğrenci, öğretmen, veli için zor bir dönem daha geride kaldı.
Özellikle matematik soruları, morallerini, özgüvenlerini, hayallerini altüst etse de hayat devam ediyor.
Matematik, en iyi öğrencileri bile ezdi geçti. Sorular, sanki pandemi hiç yokmuşçasına hazırlanmış!
Tam gün yüz yüze eğitim almayan, dershaneye gidemeyen, özel öğretmenlerden takviye görmeyen öğrencilerin bu Matematik sorularını çözmesi çok zor.
Yoksa amaç da bu muydu?..
Tüm ortaokullarda, tüm öğrencilere, sanki aynı yüz yüze eğitim verilmiş gibi, herkese aynı soruların sorulması ve aynı performansın istenmesi, zaten bozuk olan sosyal adaletsizliği LGS ile daha da pekiştirdi.
Sınavla öğrenci alan fen ve Anadolu liseleri ile sosyal bilimler liselerine girmek, kontenjan azlığı nedeniyle hep zordu ama sanki bu yıl çok daha zor olacak. Özellikle de kolejlerde ve çok iddialı okullarda öğrenim görmeyen öğrenciler için!
Bu arada Matematik elbette çok önemli ama çocuklarımızın geleceğinin sadece Matematik sorularıyla belirlenmesi hem diğer derslere hem de sosyal zekâsı olan öğrencilere büyük bir haksızlıktır...
Umut tacirliği
Mevcut sınav sistemi, umut tacirliğine dayanıyor ama uzun ömürlü değil.
Herkese sınav hakkı tanınarak, sanki doğru bir şey yapılıyormuş gibi gözüküyor ama derin hayal kırıklıkları yaşatılıyor.
Doğru olan, erken yaşlarda, ilgi, yetenek ve akademik başarıya göre yönlendirmektir.
Bu konuda, dünyayı yeniden keşfetmeye gerek yok. Eskiden bizde de öyleydi, dünyanın tüm ileri ülkelerinde de durum farklı değil!..
Mevcut sınav sisteminin doğru, adil, seçici, yönlendirici, güvenilir ve en önemlisi de ülkemizin ve çocuklarımızın ihtiyaçlarını karşılayıcı ve yönlendirici olduğunu kimse söyleyemez. Yapılan anketler ve gelinen son nokta ortada!
Sınavlarda ölçülmesi gereken tek yetenek Matematik değildir! Matematik yeterliğinin ölçülmesi de LGS’de, üniversiteye girişte sorulan sorular düzeyinde olmamalıydı.
Şimdi, bu yılki LGS sorularını gören sınav bezirganları, gelecek yıl sınava girecek mini minnacık çocuklara daha da yüklenecek, hayatlarını adeta karartacaklar.
İstenilen bu mu?..
Her insanın ilgi, yetenek, donanım, hayata bakış açısı ve beklentileri farklıdır ve bunu sadece Matematik testleriyle ölçemezsiniz.
Her ders önemli hale gelmeli ve her çocuk ilgi, yeteneği, becerileri ve hayalleri doğrultusunda eğitim görmelidir.
Sınav ve diploma odaklı eğitimin iflas ettiğini görmemek için hâlâ neden direniyoruz?
Yaşam için eğitim
Son LGS ve yaşadığımız felaketler, bize, eğitimin sınavlar için değil yaşam için olması gerektiğini acı da olsa bir kez daha hatırlattı.
Doğayı katletmeye, rant için yağmalamaya dur, durak bilmeden devam ediyoruz... Peki, nereye kadar?
Çocuklarımız gibi toprak, hava ve akarsularımızdan sonra denizlerimiz de alarm vermeye başladı. Bu konuda hazırlanan TÜBA raporu korkunç.
Önce Marmara Denizi’nden felaket sinyalleri gelmeye başladı. Ardından Karadeniz’in de aynı risk altında olduğu söylendi. Çanakkale’de de görülmeye başlandığına dikkat çekildi. Ege ve Akdeniz de yakında alarm verirse hiç şaşırtıcı olmaz.
YÖK, Marmara Denizi’ndeki müsilaj sorununa ilişkin nihayet düğmeye bastı.
Denizlerdeki müsilaj sorununa bilimsel çözüm üretilmesi noktasında üniversiteleri harekete geçirdi...
Durum vahim!
Söz konusu raporda, sorunun boyutlarına ilişkin şu tespitlerde bulunuldu:
“Müsilajın temel sebebinin Marmara Denizi’ne deniz ekosisteminin taşıma kapasitesinin çok üstünde ulaşan kent, sanayi ve tarım kaynaklı besin yükü ve beraberinde gözlenen aşırı biyolojik üretim olduğu düşünülmektedir. Bu aşırı besin yükü müsilaj gibi çevresel krizlerin yanında Marmara Denizi’nde oksijen azlığı ve ekosistem yıkımı gibi kronik sorunlara da sebep olmaktadır...”
Özetin özeti: Doğa ve çocuklarımız elden gidiyor! Dahası var mı?