Cumhuriyet tarihi boyunca Anadolu’nun en ücra köşesine kadar okul ve öğretmen göndermek için büyük çaba harcadık. Başarılı da olduk. Okullaşma oranları inanılmaz boyutlara ulaştı, eğitim sadece seçkinlerin değil, herkesin ulaşabileceği bir noktaya geldi.
Köyümüze okul açıldığında sevinç çığlıkları attık, kasabamıza ortaokul, lise açıldığında bayram ettik, kentimize üniversite açıldığında mutlulukların en büyüğünü yaşadık.
Bugün için üniversitesi olmayan ilimiz, fakülte ya da yüksekokulu olmayan ilçemiz yok gibi.
Bu büyük bir başarıdır ve Cumhuriyet tarihi boyunca bu hizmeti gerçekleştiren iktidarlara canı gönülden teşekkür ederiz.
Ulaşılabilirlik konusunda gelebileceğimiz en son noktaya geldik, şimdi sıra kalite, liyakat, üretim ve refah odaklı eğitimde. Onu da başarırsak kimse bizi tutamaz.
Madalyonun görünen yüzünde bu memnuniyet verici tablo var, diğer yüzünde ise hatalar söz konusu. Örneğin köy okullarının kapatılması, örneğin şişirilmiş kontenjanlar ve notlar, örneğin üretim ve istihdam odaklı değil de sınav odaklı bir eğitim anlayışı...
Hatalar olmaz mı, elbette olur. Önemli olan bunu görüp düzeltmektir. İşte bu yüzden geç kalınmış olsa da köy okullarının yeniden açılmasını ayakta alkışlıyoruz. Bu sayede köylerimiz ve çiftçilik yeniden canlanacak, şehirlerle olan göç duracak, en önemlisi de gümbür gümbür gelen kıtlık riskini minimize etmek için önlemler alınmış olacak. Aslında atılan bu adım, geleceğimizi şekillendirecek çok önemli adımlardan biri. Hele ki iyi dizayn edilir ve iyi anlatılabilirse. Keşke bunu başarabilsek.
Öğrenci affı
Yüz binlerce aile, öğrenci affı bekliyor. İktidar da muhalefet de buna sıcak bakıyor. Önemli olan YÖK’ün ve üniversitelerin bakış açısıydı, görünen o ki onlar da buna karşı değil. Önceki dönemlerde öğrenci affına karşı çıkan YÖK başkanları ve rektörler çok olmuştu.
Peki, yeni YÖK Başkanı Özvar bu konuda ne düşünüyor?
İşte Özvar’ın öğrenci affına ilişkin değerlendirmesi:
“Bu konuda af yetkisi Meclis’imizindir. Sayın Cumhurbaşkanı’mız nihayetinde nasıl takdir ederse af konusunda çalışmalar da o yönde ilerleyecektir. Yükseköğretim Kurulu olarak, genel af veya kısmi afla ilgili olmak üzere her türlü bilgi, tecrübe ve deneyimimizi bütün paydaşlarımızla paylaşacağız. Bu konuda Yükseköğretim’in yönetiminin de meseleye bakışını istenildiğinde açık yüreklilikle ifade edeceğimizi dile getirebilirim. Dolayısıyla, şunu söyleyebilirim. Eğer Meclis bu konuda bir irade sergilerse Yükseköğretim Kurulu bu konuda görüşlerini paylaşmaktan asla geri kalmayacaktır.”
Görünen o ki öğrenci affında sanki mutlu sona yaklaşılıyor ama önemli olan yasanın çıkması değil içeriği!..
Öğrencilerin atılmasına neden olan sebepler ortadan kalkmadığı sürece değişen hiçbir şey olmayacaktır.
Akademik başarısızlık elbette hoş görülemez ve geri adım atılmaz ama üniversite ve fakülte değiştirme konusunda öğrencilere farklı seçenekler sunulabilir.
Ayrıca, kaldı ki her ne kadar ismine af denilse de bu bir af değil sadece yeni bir şans tanımaktır.
Bu şansını doğru kullanan yoluna devam eder, hor kullanan yarı yolda kalır.
Batılı ülkelerde, evet öğrenci affı hiç söz konusu olmuyor çünkü bizim afla sunduğumuz olanakları onlar zaten kendiliğinden veriyorlar.
Özetin özeti: Öğrenimlerini tamamlamaları ve hayata tutunabilmeleri için gençlerimize her türlü desteği sağlamalıyız.