Pandemi nedeniyle ne zamandır işsizliği unutmuştuk. Sanki daha da arttı gibi!.. Gençler gibi aileler de perişan! Eğitim, eğitim diyoruz ama eğitimli olanlara sahip çıkamıyoruz.
Neredeyse hemen her alanda on binlerce hatta yüz binlerce diplomalı işsizimiz var. Daha da acı olanı, aynı fakültelere öğrenci almaya devam ediyoruz.
Bu da işsizler kervanına yeni katılım demek ama nedense hiç kimsenin umurunda değil!
Özellikle de başta YÖK ve ÖSYM olmak üzere bu üniversiteleri açarak gençlerimize iyilik yaptıklarını sananların...
Yaşam için eğitim, artık olmazsa olmazımız. Sınav ve diploma odaklı eğitim çoktan önemini kaybetti. Gün gelecek, üniversite bütçeleri, yarattıkları katma değer, mezunların iş bulma potansiyeli ve aldıkları maaşa göre belirlenecek. İşte o zaman, bugün saltanat süren kurumlar bakalım ne yapacaklar?..
Yapılan araştırmalar önümüzdeki 25 yıl içerisinde bugünkü mesleklerin üçte birinin kaybolacağını ortaya koyuyor. Peki, geleceğin mesleklerine, daha doğrusu istihdamına yönelik hangi hazırlıklar içerisindeyiz?
Üniversitenin görevi meslek adamı üretmek değil, bilim üretmektir diyenlere de sorarız:
Bugüne kadar ne ürettiniz, bütçenizin ne kadarını ürettiğiniz bilim ve yarattığınız katma değerle sağlıyorsunuz?..
KATILIM ORANI?
Okullar açılacak mı, açılmayacak mı, derken ikinci haftaya girdik. İlk hafta katılım oranı yüzde 70.2’ymiş.Sevindirici bir durum.
Peki, uzaktan eğitimdeki katılım durumu ne? Mini mini birlerden sonra hangi sınıflar, ne zaman eğitime başlayabilir? Altyapı eksiklikleri ne zaman giderilecek?.. Uzaktan eğitim EBA ve canlı yayınlarla devam ediyor. Her bir dersin arkasında öğretmenlerimizin çok büyük emeği var. Bu yüzden, hak ettiği değeri bulması ve çok daha fazla öğrenciye ulaşması gerekiyor.
Uzaktan eğitime erişimde, bilgisayar, tablet ve telefon sıkıntısı yaşandığı kesin. Hadi onlar bir şekilde temin edildi, internet erişimi ve sınırsız internet paketi, özellikle canlı dersler için olmazsa olmazların başında geliyor!
Bugüne kadar bu sorunun çözülmüş olması gerekirdi. Keşke yaz aylarında bir yandan kademeli ve seyreltilmiş eğitim devam ederken öte yandan da eksikler tamamlanabilseydi.
Dünü tartışmanın, kabahatli aramanın bir yararı olmayacağı için dünü dünde bırakıp, alınan derslerle, geleceğe odaklanmak, en doğru olanı.
MEB, bu konuda kapalı devre çözüm yolları arama yerine her türlü bilgiyi, öğretmen, öğrenci ve kamuoyuyla paylaşarak yola devam ederse, eminiz ki çok daha hızlı ve çok daha verimli çözümler üretecektir.
2. SINIFLAR?
Mini mini birlerle birlikte, geçen yılın birlerinin de okula başlaması çok önemliydi. Çünkü eğitimleri yarım kalmıştı ve okula henüz ısınamamışlardı.
Yine aynı şekilde velilerin, devlete ve MEB’e güveni açısından okula devam çok önemliydi.
Görünen o ki bu konulardaki gelişmeler sevindirici boyutlarda.
Söz Bakan Selçuk’ta:
Okullarımızı açtık ve yüzde 70.2’si çocuklarımızı okula gönderdi.
Çabalarımız 2. sınıfların da yüz yüze eğitime başlaması yönünde!
Önümüzdeki iki haftanın ardından, hangi kademelerde daha yüz yüze eğitim başlatılacağına salgının seyrine göre karar verilecek.
DOĞRU OLAN NE?
Salgının seyrine yönelik olarak karar vermek elbette en doğru olanı. Ama salgının en düşük seviyeye inmesi için de ikna edici hedeflerin olması gerekiyor.
Polisiye önlemlerin bir işe yaramadığı da ortada!
İşte bu noktada, okulların açılması ve çocuklarımızın sağlığı her şeyden önemli olduğu için okulların kademeli ve seyreltilmiş olarak olsa açılıyor olması pandeminin seyrini değiştirecektir.
Yeter ki doğru anlatılsın, yeter ki samimi olunsun, yeter ki altyapı her yönüyle hazır hale gelebilsin.
Özetin özeti: Eğitim alan da mutsuz, almayan da. Sizce de bu işte bir terslik yok mu?..