Her kentte üniversite, pek çok ilçemizde de fakülte ve yüksekokullar var.
Kent ileri gelenleri bu konuda yoğun çaba gösterdiler. İstedikleri de oldu.
Peki, on binlerce öğrencinin akın ettiği bu kentlerimiz üniversite öğrencilerine yeterince kucak açtı mı?
Barınma, yeme içme, yaşam kültürü ve en önemlisi de staj ve istihdam konusunda onlara yardımcı oldu mu?
Onları ev sahibi, öğrenciler de misafir olarak kabul edersek, misafirlere gerekli konukseverlik gösterildi mi?
Bu yönde çok farklı tespit ve değerlendirmeler söz konusu.
Öğrenciyi baş tacı eden kentlerimiz var, onları bir kambur olarak gören de.
Devletin ve kamusal kurumların yaklaşımı genelde pozitif olsa da öğrenciye sağlanan olanaklar aynı değil. İmkânlar doğrultusunda kesenin ağzını sonuna kadar açan da var, sıkı sıkıya kapatan da…
2022 YKS sonuçları yakında açıklanır. Ardından tercih dönemi başlayacak. İşte bu noktada, tercihleri belirleyen en önemli arayışlardan biri de “öğrenci dostu kentler” olacak.
81 ilimiz içerisinde bu tanıma uyan kaç ilimiz var? 20’yi geçmez. Adaylara ve ailelerine bu dönemde düşen en önemli görev, bu “öğrenci dostu kentleri” araştırıp bulmak. Yoksa üniversiteyi kazanma sevinçleri çok uzun süreli olmaz.
Hep birlikte sahip çıkmalıyız
Üniversiteler geleceğin lokomotifi, öğrenciler de onun yakıtı. Yani onlar ne kadar güçlü olursa, geleceğe o denli güçlü adımlarla ilerleriz.
Başta YÖK ve ÖSYM olmak üzere, her üniversite, her kent ve tüm sivil toplum örgütleri öğrencilere sahip çıkmalıdır!
Üniversite öğrencileri içerisinde, maddi ve manevi olarak zor duruma düşenlerin sayısı giderek artıyor.
Üniversitelerin ve yaşadıkları kent yönetimlerinin öncelikle kendilerine sahip çıkmaları gerekiyor.
Hedef kaçan değil, kalan öğrenci olmalı.
YÖK, bu konuda daha aktif bir rol üstlenebilir, öğrencilerin sırtından kazandığı paraları koyacak yer bulamayan ÖSYM de zor durumdaki öğrencilere burs verebilir ve daha pek çok alternatif üretilebilir.
Öğrencilerden sürekli şu yönde mesajlar geliyor:
“Öğrenci evinde kalıyoruz, 4 kişiyiz. Sadece iki kişi devletten burs alıyor.
Part time çalışarak geçimimizi sağlıyorduk ama artık o da çok zor. Ailelerimiz de maddi durumlarından dolayı artık bize destek olamıyor.
Kira, fatura ve borçlarla ne yapacağımızı bilemez haldeyiz. Bırakın entelektüel birikimi, karnımız doyduğunda mutlu oluyoruz.
Çevrenizde bu durumda olanlara yardım edebilecek birilerini tanıyor musunuz, bize nasıl yardımcı olabilirsiniz?..”
Zordaki öğrencilere en büyük destek, kendi üniversitelerinden ve bulundukları kentlerin yerel yönetimleri ve sivil toplum örgütlerinden gelmeli.
Görünen o ki pek çok üniversite bu konuda sınıfta kaldı.
YÖK, bu süreçte daha yol gösterici ve çözüm üretici olmalı, ÖSYM de elindeki ihtiyaç fazlası milyonları öğrenciler için harcamalıdır!
Bu konuda her üniversite ya da YÖK bünyesinde acil ihtiyaç hatları kurulmalı ve ihtiyacı olan ya da olacak olan zordaki öğrencilere anında ulaşılmalıdır.
Bu da o kadar da zor olmamalı!..
Gençlik konusunda hepimiz bir insanlık sınavından geçiyoruz. Özellikle de kurumlar! Bu zor günler geçtiğinde, bakalım kaçımız bu sınavdan yüz akıyla çıkabileceğiz?..
Özetin özeti: İyi eğitimli, dinamik insan gücü bir ülkenin en büyük hazinesidir. Bu yüzden, bu çorbada öyle ya da böyle hepimizin tuzu, biberi, baharatı olmalı.