Ek ders ücretleriyle ilgili olarak fırtınalar kopuyor. Ödenecek, ödenmeyecek tartışması her gün farklı bir boyut kazanıyor. Bu süreçte, öğretmenin çalışmadan maaş aldığını ya da ek ders ücretini hak etmediğini hiç kimse söyleyemez. Tıpkı sağlık ordusu gibi eğitim ordusu da gece gündüz, hafta içi, hafta sonu demeden canla başla çalışıyor.
Öğretmenlere yönelik negatif bir algı oluşturmak hiç kimsenin haddine olmamalıdır.
İçlerindeki üç beş kişiye bakıp, tüm eğitim camiasını “tembellikle” suçlamak, çocuklarımıza ve ülkemizin geleceğine yönelik olarak yapılmış, en büyük karalama kampanyası olur!
Haftalardır, ekran başında ya da elde telefonla, öğrencilerine nasıl bir kelime daha fazla öğretirim diye yanıp tutuşan öğretmenlerimize, bırakın fazlasını, hak ettikleri verilsin yeter!..
Öğretmenlik para için yapılan bir meslek değildir!
İdealizm olmadan, çocukları sevmeden, ülke ve gelecek sevdası yaşanmadan yapılacak bir meslek olmadı, olmayacak da...
Zaten maaşları çok düşük.
Yaptıkları işin önemi ve harcadıkları mesainin karşılığı asla olamaz.
Sınıflar birleştirilerek ders sayısının azaltılması ya da ek bütçe yaratılmaması nedeniyle, maaşlarında kısıntıya gidilmesi kabul edilemez.
Elbette kimse oturduğu yerden maaş almamalı, elbette çalışan çalışmayan aynı kefeye konulmamalı ama onların da bir ailesi, bütçesi, sabit giderlerinin olduğu asla unutulmamalı.
Öğretmen huzursuz olursa, bırakın eğitimi ve çocuklarımızı, ülke huzursuz olur.
Onlara sağlayacağımız olanaklar aslında çocuklarımızın ve ülkemizin geleceğine yapılmış en büyük yatırımdır ama bunu maalesef hâlâ anlayamadık!..
Sabah saatlerinde “Ek ders ücretleri muamma olmaktan çıkmalıdır” diye bir tweet attım, mesaj yağdı. Görünen o ki yarattığı rahatsızlık tahminlerimizin de çok üzerindeymiş.
İşte gelen o mesajlardan bazıları:
Öğretmenler dertli
26 yıllık öğretmenim, son iki haftadır çalıştığım, çırpındığım başka bir zaman dilimi olmamıştır.
Eğer hak etmediğimizi düşünen varsa başka sözüm yok.
Bugün akşam 20.30’a kadar dersim var, yarın Zoom’dan okul toplantısı, özel hayat diye bir şey kalmadı. Okul açılsın madem, en azından okulda maksimum duracağımız saat netti. Kimi branşlar hiç ders yapmazken sürekli bilgisayar başındayız.
Bağlanamayan öğrencilerin sorunları, veliler... Bir de okulda öğrenci yokken okula gidip geliyoruz. Önlemlerini alıp bir an önce bu okullar açılmalı. Çocuklar sokakta iç içe zaten, bu süreç bizler için çok yıpratıcı!
Haftada 31 saat derse giriyorum şu anda. Telafi döneminde ise 34 saat dersim vardı. Derse girmeyene vermesinler. Burada adaletli olunması gerektiğini düşünüyorum. Ama bu olur mu bilemiyorum.
Olay sadece ek ders saatleri değil. Dersin hazırlığı, online ödevlerin kontrolü, geri dönüşleri, veli görüşmeleri, WhatsApp mesajları, EBA sorunları vs. Ben evdeyim ama neredeyse 7/24 çalışıyoruz. Öğretmenler yatıyormuş. Hadi oradan.
Okul açılsa, daha az yoruluruz. Hak etmediğimizi düşünenler, almasınlar.
Derse girmeden para isterim, evet. Çünkü dün gece yarısına kadar öğrenci ve velilerle irtibat halindeydim. Eğer benim tek işim ders anlatmak olacaksa, başka iş verilmeyecekse tamam. Ama veriliyor ve ben de emeğimin karşılığını alırım.
Uzaktan eğitimde hafta sonu da dahil canlı ders, ders hazırlığı, ödev hazırlığı, ödev kontrolü, veli ve öğrenciye rehberlik ve psikolojik destek, teknolojik destek, telkinler vs. derken çalışma saatim ve çalışma alanımı anlayamaz oldum. Okullar açılsın, ne itibar kaldı ne huzur.
Ücretli öğretmenim, günlük 4 saat canlı ders üzerinden 22 saat ders ücreti alacağım. Peki, canlı ders dışı WhatsApp ödevlerim, veli aramaları, çalışmalar hazırlamam neden sayılmıyor, yaklaşık 1400 TL civarı maaş alacağım.
Üzerinde 30 saat ders yükü tanımlanan öğretmen, idare tarafında aynı sınıf düzeyindeki şubeleri birleştirdiğinde haftada 12 derse girdiği durumda, maaş karşılığı girmiş olacak, ek ders alamayacak. Bu durumda öğretmen, aylık maaşı karşılığı 16 saat derse girmek isterse ne olacak?
Ücretli öğretmen alınmadığı için okuldaki üç sınıfı daha bana verdiler. 4 sınıf ile sürekli iletişim halindeyim. EBA dışında WhatsApp ile sürekli çalışıyoruz. Normal okul yükümün 4 katı.
Hak etmiyoruz diyenler kendi adına konuşsun, 16 yıllık meslek hayatımda bu kadar yorulduğumu ve yıprandığımı hatırlamıyorum. Ben hak ediyorum.
İki gün önce bilgisayarı olmadığı için canlı derse giremeyen öğrencimin velisine bilgisayar bulmak için elimden geleni yapacağımı söyledim. Veli bu sabah aradı, ne oldu hocam bizim bilgisayar diye. Sanıyorlar ki öğretmenlerin tek derdi ek ders.
Özetin özeti: Yapacak çok iş var...