Eğitim sisteminin yeniden inşasında olmazsa olmazlardan biri de rol modellerdir. Öğretim kurumları, müfredat programları, öğretmen yetiştirme sistemi ve en önemlisi de misyon ve vizyon belirlenirken önceliğimiz ne olacak?
Akıl, bilim, gelecek ve Atatürk ilkeleri mi yoksa farklı seçenekler mi?
Örneğin Cumhuriyet’in ilk yıllarında olduğu gibi özel okulların da gıpta ile baktığı gibi yeni rol model okullar açılacak mı? Yüksek Öğretmen Okulları yeniden canlandırılacak mı? Köy okulları, köylerin yeniden imarında yeni bir misyon üstlenecek mi?
Eğitimde rol model çok önemli.
Öğrenci neyi görür, kimi beğenir, neye inanırsa onu örnek alır, onun gibi olmak ister, oraya gitmenin yollarını arar.
Eğitimin gücü, öğrenciye kurdurduğu hayallerle ölçülür. Hayal yaratılamıyorsa, gerisi zor gelir. İşte bu yüzden, hayal dünyamızı 4-5 seçenekle sınırlandırmamalıyız.
Bugünkü nesiller, önlerine seçenek koyarsanız onlardan hangisinin doğru olduğunu bulmaya yönelik olarak yetiştiriliyor. Yani seçenek yoksa doğru da yok!
Oysa her konuda sınırsız seçenek sunan, yani yaratıcılıkta sınır tanımayan bir eğitim modeli geliştirmeliyiz.
Neden mi?
Günümüz dünyasının en önemli kazanımı, papağan yetiştirmek değil farkındalık kazandırmaktır!..
Burslar?
Öğrenim ücretleri ve hayat pahalılığı aldı başını gidiyor.
Bu süreçte eğitimin tüm yükünü devlete yükleme yerine taşın altına bizler de elimizi koymalıyız. Hayırların en büyüklerinden biri de gençlerin yetişmesine katkıda bulunmaktır. Bunun yollarından biri de burslardır.
Bu konuda eli açık bir milletiz ama çok daha iyisi olabilir.
Burslar geleceğe konulmuş bir tuğladır ve her tuğla bize güç katacaktır.
Burslar kadar önemli bir başka ayrıntı ise o bursların en doğru isimlere verilmesi, devamlılığı, geri dönüşlerinin sağlanması ve bursiyerlerin hem kendilerine hem de ülke kalkınmasına en üst düzeyde katkıda bulunmasıdır.
Bizde burs geri dönüşleri maalesef yüksek düzeyde değil.
Bu konuda çok daha motive edici olmakta yarar var çünkü burs alanlar ileride ekonomik durumları yükseldiğinde, bir başkasına burs verme konusunda yeterince eli açık değiller. Cimriliklerinden mi?
Kesinlikle hayır.
Bu konuda bir alışkanlık kazandırmadık hepsi o.
Amerikan üniversitelerini zirveye taşıyan en önemli ayrıntılardan biri de burs alanların ya da gelir düzeyi yüksek olanların, mezun olduklarında kazançlarının bir bölümünü bursa ayırmaları.
Bizde gözden kaçan hususlardan biri de bursiyerlerin, özellikle yurt dışı bursiyerlerinin yurda döndüklerinde en iyi verimli olacak şekilde değerlendirilmemeleri.
Aldıkları eğitim ile zorunlu hizmet kapsamında görevlendirildikleri yerler arasında öylesine çelişkiler yaşandı ki tazminatını ödeyen soluğu ya yurt dışında aldı ya da hiç gelmedi. Eğitimi ve öğrencileri Cumhuriyet tarihi boyunca gelmiş geçmiş tüm iktidarlar az ya da çok hepsi destekledi. Desteklemeye de devam ediyor.
Uzun yıllardır bütçeden en büyük payın eğitime ayırılması takdire şayan ama öğrenci sayımız öylesine çok ki bütçenin tamamını eğitime ayırsak bile yine de o yükün altından kalkmamız mümkün değil.
İşte bu yüzden, yediğimiz her lokmanın bir parçasını çocuklarımızın ve ülkemizin geleceği için burslara ayıralım.
Ne kadar olduğu hiç önemli değil, önemli olan paylaşımdır ve o paylaşımlar, paylaştıkça büyüyecektir.
Üst kurullar
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’nda hemen her kesimden üye var ama eğitimci yok gibi. Eğitim adına bugüne kadar ne yaptılar bilmiyoruz. Belki de biz görmedik, biz duymadık. Umarız bundan sonra yaptıklarına, yapacaklarına aşina oluruz. Cumhurbaşkanlığı Eğitim ve Öğretim Politikaları üyeleri de muhtemelen yeni dönemde değişecektir. Bir önceki kurul ile MEB, YÖK, ÖSYM gibi icracı birimler arasında samimi bir diyalog maalesef yeterince kurulamadı. Bakalım yeni dönem nasıl şekillenecek?..
Özetin özeti: Yapacak çok iş var, özellikle de eğitimde.