İstanbul Üniversitesi’nin bölünmesi çok sancılı olmuştu.
Onlarca kampüsü, yüz bini aşan öğrenci vardı.
Sırtında 500 yılı aşan bir yükün ağırlığı ve ülkemizin en köklü üniversitesi olmanın sorumluluğu vardı.
Elitist bir üniversite olma yerine hep halk üniversitesi olmayı tercih etti.
Almanya’dan kaçan ya da kovulan bilim insanlarına kucak açarak altın yıllarını yaşadı.
1933 reformuyla toparlanır gibi olsa da sonra sırtındaki yük yine taşınmaz hale geldi.
Bugün 200’ü aşkın üniversite varsa hemen hepsi onun türevleri.
Nobel ödülü alan Orhan Pamuk ve Aziz Sancar da oradan mezun. En fazla yayın sayısı yine hep onların oldu.
Modern Türkiye’nin kurulmasındaki katkıları asla göz ardı edilemez!..
Parçalandı mı, can suyu mu?
Bölünmesi çok uzun yıllardır konuşuluyordu.
Kendisinden çok daha yeni ve küçük üniversiteler bölündü ama en eski üniversitemiz olarak sanki onun bir dokunulmazlığı vardı.
İki yıl önce tartışmalar yeniden alevlendi ve bu kez isim aynı gibi kalsa da resmen bölündü.
Yakından incelendiğinde iki değil, en az beş üniversite çıkar. Paris modelinde olduğu gibi İstanbul Üniversitesi 1, 2, 3 diye sıralanabilirdi ama yeni üniversiteye İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa adı verildi.
Peki, bu ayrışma, geriye dönüp bakıldığında iyi mi oldu, kötü mü?
Nereden baktığınıza ya da bu soruyu kime sorduğunuza bağlı olarak, cevaplar da bir o kadar değişken.
Dahası, iki yıl önceki çok sivri görüşler bile sanki biraz yumuşamış gibi görünüyor.
Dışarıdan bakıldığında İstanbul Üniversitesi rahatlamış gibi görünüyor. Özellikle Avcılar kampüsü sırtlarında bir “yüktü” ve ondan kurtuldular! Harabeye dönüşmesi de biraz ondandı.
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’ne de yıllardır çivi çakılamıyordu.
Bu konuda İstanbul Üniversitesi tarafında yaşananlara henüz vakıf değilim ama İÜ-Cerrahpaşa’da inanılmaz bir yeniden yapılanma var. Adeta küllerinden yeniden doğuyorlar.
Zor bölündüler, zor kuruldular ama emin adımlarla yol alıyorlar.
Atatürk’ün de ziyaret ettiği tarihi Cerrahpaşa binası İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin de katkılarıyla modern bir Sağlık Müzesi oluyor.
Rektör Nuri Aydın ve tüm İÜ-Cerrahpaşalılara bilim yolundaki bu zor yürüyüşlerinde canı gönülden başarılar diliyoruz.
Müthiş harmanlama
Bir yanda yüzlerce yıllık birikim, öte yanda yeniden doğmanın heyecanı. Her ikisi çok iyi harmanlanmış. Tıpkı zeytin ve üzümde olduğu gibi köklerinden kopmadan aynı ağaca yeni bir dal aşılamışlar. Yeşerip meyve vermesi çok uzun sürmez.
Önceki gün Cerrahpaşa’dan Avcılar’a uzunca bir ziyaretim oldu. Daha önce de onlarca kez gittiğim için değişimi daha net görebildim. Her iki kampüs de sanki şantiye alanı gibi ama hayat devam ediyordu.
Görebildiğim kadarıyla, ülkemizin en köklü ama aynı zamanda en yeni üniversitelerinden biri olan İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa, müthiş bir yeniden yapılanma süreci yaşıyor.
Başta Avcılar kampüsü olmak üzere İstanbul Üniversitesi’nin çok önemli bir bölümü, artık yeni kimliğiyle yola devam ediyor.
İki yılda çok yol kat etmişler ama aldıkları “enkazı” ayağa kaldırmak sanki biraz zaman alacak.
Cerrahpaşa ve Avcılar sil baştan yeniden inşa ediliyor. Bir yandan yıkıyor, öte yandan depreme dayanıklı yeni binalar yapıyorlar.
İşleri zor hem de çok zor ama öğrencisinden idari personeline, öğretim üyelerinden üniversite yönetimine hemen herkes yeniden doğuş heyecanı yaşıyor ve her şeyin çok daha güzel olacağına inanıyorlar.
Bu heyecan, onları eminim ki sadece ülkemizin değil dünyanın sayılı üniversitelerin biri haline getirecektir. Hem de en kısa sürede.
Zor bölündüler, zor kuruldular ama emin adımlarla yol alıyorlar.
İnsana da yatırım
Çiçeği burnunda yeni üniversitemiz akademik anlamda çok iddialı. Özellikle Tıp’ta en yüksek puanlı öğrencileri alıyor. Diğer alanlardaki hedefleri de bu yönde.
Yeni binaları hem daha sağlam hem daha modern. Laboratuvarlara harcanan emek ve para da inanılmaz boyutlarda.
Peki ya öğrenci ve öğretim üyeleri için başka ne var?
Örneğin, yurt, lojman, kütüphane, spor tesisleri, anaokulundan liseye uygulama okulları, sosyal alanlar, burslar, sanat, değişim programları, kulüplere destek ve en önemlisi de daha zengin bir yemek menüsü?..
Sıra, umarız en son onlara gelmez!
Taşa, toprağa, betona harcadığımız kaynakların bir bölümünü de ne olur artık paydaşların motivasyonu için düşünelim.
Ankara, betonu seviyor ve anında kaynak ayırıyor ama üniversitenin bir okul olmadığını hep unutuyor.
İşte bu noktada üniversitelerin öğrenciye bakış açısı önem kazanıyor. Farkındalık yaratan, farklı oluyor!..
Özetin özeti: İÜ-Cerrahpaşa, artı ve eksileriyle bölünmede rol model olacak üniversitelerden biri. Atacakları her adım bir de o gözle değerlendirilecektir.