Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Kaç mesleğin günü var ki!
Bu konuda şanslı sayılırız.
Peki, bu yeterli mi?
Çocuk ve gençlerin de var ama halleri ortada!..
Basına yapılanları bir yana bırakıp, bugün çuvaldızın en büyüğünü isterseniz gelin önce kendimize batıralım ve şu sorulara cevap arayalım:
Ne kadar başarılıyız?
Halkın nabzını ne kadar tutabiliyoruz?
Teknolojideki yeniliklere ne kadar sahibiz?
Kendimizi ne kadar yenileyebiliyoruz?
Mesleki rekabet ne kadar var?
Haber yelpazesi ne kadar geniş?
Haber ağlarımız ne kadar güçlü?
Erişebilirliğimiz ne kadar yüksek?
Haklarımızı ve başkalarının haklarını ne kadar savunuyor ve koruyabiliyoruz?
Gençlere ne kadar ulaşabiliyoruz?
Gündemin ne kadar önündeyiz?
Ne kadar özgürüz?
Ne kadar okunuyor ve izleniyoruz?
Ne kadar ciddiye alınıyoruz?
İşimize ne kadar hakimiz?
Ne kadarımız çalışıyor, ne kadarımız işsiz?
Mesleğimize mesleki kurumlarımıza, ne kadar sahip çıkabiliyoruz?
Sosyal haklarımızı ne kadar koruyabiliyor, ne kadar savunabiliyoruz?
Ne kadar cesuruz?
Yeniliklere ne kadar açığız?
Hangi konuda ne kadar farkındalık yaratabiliyoruz?
Güç odakları karşısında ne kadar dik durabiliyoruz?
Ne kadarımız eleştirel gazeteci, ne kadarımız şakşakçı?
Gazeteciliğin olmazsa olmaz etik kuralları, ne kadarımızın umurunda?
Mesleğimizin önemine, ne kadar haiziz?
Demokratik ilkeleri, insan haklarını, hukuk devletini ne kadar savunuyoruz?
5N 1K kurallarına ne kadar uyuyoruz?
Suçluyu, suçsuzu, masumu, hokkabazı birbirinden ne kadar ayırabiliyoruz?
Tekzip ve cevap hakkına ne kadar saygılıyız?
Nefret ve düşmanlığı körükleyen haberlere ne kadar mesafeliyiz?
Mesleğimizin saygınlığını koruma konusunda ne kadar duyarlıyız?
Haber kaynaklarının ve özel hayatın gizliliği konusunda ne kadar titiziz?
Haber ile reklam arasındaki farka ne kadar vakıf ve seçiciyiz?
Gazeteciliğin evrensel ilkelerine uymaya ne kadarımız özen gösteriyor?
Ne kadarımız gazeteciliği asıl işi olarak görüyor?
Atatürk ne diyor?
Ve, basının ne anlama geldiğini gelin bir de ondan dinleyelim:
Basın, milletin müşterek sesidir.
Basın hürriyetinden doğan mahzurların giderilme vasıtası, yine basın hürriyetidir.
Cumhuriyet devrinin kendi anlayış ve ahlâkını taşıyan basınını yine ancak Cumhuriyet’in kendisi yetiştirir.
Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.
Matbuat hiçbir sebeple tahakküm ve nüfuza tabi tutulamaz.
Önem ve yüceliği cihan medeniyetinde açıkça kendisi gösteren basına, hükümetimizin birinci derecede önem vermesi; bu hususta sarf edeceği mesaiyi, millete ifa ile mükellef olduğu hayırlı hizmetlerin baş tarafına koyması yüksek Meclis’in kesinlikle isteyeceği hususlardandır.
Özel maksatla neşriyat yapan bazı gazetelerin halkın ekseriyeti üzerinde yaptığı tesir, her memlekette olduğu gibi o gazetelerin lehinde değildir.
Türkiye basını, milletin gerçek ses ve iradesinin doğduğu yer olan Cumhuriyet’in etrafında, çelikten bir kale oluşturacaktır.
Basın görevlilerinden bunu istemek Cumhuriyet’in hakkıdır...
Özetin özeti: Siz ve değerlerimiz ne kadar güçlüyse, biz de o kadar güçlüyüz.