İçimizden herhangi bir genç, iyi bir eğitim alırsa, sadece kendisinin ve ailesinin değil, ülkenin ve dünyanın kaderini de değiştirebilir. İşte bu yüzden tüm gençlerimize, en iyi eğitim olanaklarını sunmalıyız.
Yaşadığı kent, ailesinin ekonomik durumu ya da diğer hiçbir gerekçe, akademik anlamda, gidebilecekleri yere kadar gitme konusunda, onları yollarından alıkoymamalı!
İyi bir eğitimin maliyeti ise çok yüksek!
Yetenek ve başarılarınızla bir yere kadar ilerliyor, sonra tıkanabiliyorsunuz.
Örneğin, ülkemizin en iyi lise ya da üniversitelerini bitirip yurt dışına açıldığınızda, hatta dünyanın en iyi üniversitelerinden öğrenim bursu kazandığınızda, eğer cebinizde yaşam giderlerinizi karşılayacak kadar harçlığınız yoksa hayallerinize veda etmek zorunda kalabiliyorsunuz...
Hemen her yıl, böylesi yüzlerce örnekle karşılaşıyor ve elimizden geldiğince kendilerine yol gösterici olmaya çalışıyoruz ama seçeneklerimiz çok sınırlı, çünkü burs verme alışkanlığımız henüz istenilen kıvama gelmedi.
Devletin katkısı da giderek artıyor ama yine de hem yararlanan açısından hem de verilen miktar bakımından yeterli değil!..
Oysa Türkiye’nin sahip olduğu olanaklar ve geleneksel hayırsever yapımız, şu anda verilen bursların rahatlıkla 100 katına çıkmasına olanak sağlayabilir. Nedense bu alışkanlığı bir türlü oturtamadık.
Bırakın bu konunun çok uzağındakileri, en zor zamanlarında, burs desteği alıp parlak bir gelecek yakalayanlar bile, kıt kanaat da olsa başkalarına burs vermiyor!
Burs veren kurumlara ya da kişilere sorduğum ilk soru hep şu oluyor:
Sizden burs alanlar, hayata atıldıklarında, ekonomik özgürlüklerine kavuştuklarında, az ya da çok geri dönüş yapıyorlar mı? Başka öğrencilere burs veriyorlar mı?
Söylenen rakamlar öylesine düşük ki, insanın yüzü kızarıyor.
Binde bir, iki, hepsi o kadar!..
Burs bulmak her zaman için çok zordu, pandemi nedeniyle çok daha zor hale geldi. Pek çoğu, part-time çalışarak ya da aldığı birkaç bursla ancak ayakta durabiliyordu.
Korona yüzünden, kurum ya da kişilerin bursları ya azaldı ya da ötelendi! Oysa hayat da uzaktan da olsa eğitim hâlâ devam ediyor!
Daha güzel bir geleceğin temelleri, ülkenin geleceğine inanan gençlerle atılır. Ama bazen onları öylesine hoyratça kırıp, döküyoruz ki tüm değerleri yerle bir oluyor.
Hemen her alanda aidiyet duygularını pekiştirmenin en iyi yollarından biri de burslar. En çok ihtiyaçları olduğu bir dönemde ne olur onları unutmayalım ki, yarın, onlar da bizi unutmasın!..
Sınav tedirginliği!
Uzaktan eğitimin yüz yüze sınavları için ciddi bir tedirginlik söz konusu.
Hangi yönde karar alınırsa alınsın, çok tartışmalı olacaktı, öyle de oldu.
Bırakın sınavları, okullar açılsın mı diye bir anket yapılacak olsa, yine aynı tartışma yaşanacak.
Bu yüzden, her şeyden önce yapılması gereken sınavlar ya da okulların açılması değil, güven ortamı oluşturmaktır!
Korona konusunda çok yol alındı ama kafa karışıklığımız hâlâ devam ediyor.
Bir yanda çok sıkı önlemler öte yanda büyük bir rehavet.
Bir yanda felaket tellalları öte yanda müthiş bir iyimserlik!
Önce bu ikileme son vermeliyiz.
Gerekli güven ortamı oluştuğunda, emin olun, ne sınavlara ne de okulların açılmasına hiçbir itiraz olmayacaktır. Çünkü öğrenciden öğretmene, velilerden diğer paydaşlara, okulların açılmasını istemeyen yok gibi!..
Her şeyden önce şunu hiç tartışmasız kabul etmeliyiz:
En önemli hak, yaşam hakkıdır…
Birinci önceliğimiz bu olduğu sürece gerisi gelecektir…
Bu konuda herkes üzerine düşeni yaparsa sorun kalmaz.
Devlet kadar, vatandaş olarak bizler de tüm sorumluluklarımızı yerine getirmeliyiz ki, hesap sorulması gerektiğinde, gönül rahatlığıyla sorabilelim…
Sınavlar konusuna gelince, Sağlık Bakanlığı ve MEB bu sorumluluğu alıyor ve sınavların yapılması gerektiğine samimiyetle inanıyorlarsa, bunu bir dayatma şeklinde değil, koşulların artık oluştuğunu anlatarak ve inandırarak işe başlayabilirler…
Ve bu konudaki samimiyetlerini, farklı şekillerde de gösterirlerse, inandırıcılıkları çok daha artar.
Örneğin şişirilmiş notlar, OBP, 2019 KPSS konusunda çok daha net açıklamalar yapılarak güven tazelenebilir...
Özetin özeti: Bugünler de geçecek ve bakalım geleceğe yönelik ne kadar ders çıkartabileceğiz?..