Kurulduğu günden bugüne tartışmaların odağında olan YÖK, arada bir de olsa güzel işler yapıyor. 100/2000 Doktora ve Temel Bilimler Üstün Başarı Sınıfı projeleri bunlardan sadece ikisiydi.
100/2000 Doktora Projesi ülkemizin bekası açısından çok önemliydi. Doktoralı kişi sayısını artırmak için değil, ülkemizin geleceğe yönelik bilim insanı ihtiyacını karşılamak amacıyla tasarlanmış bir projeydi.
Çoğu geleceğin mesleği olacak 100 farklı alanda, binlerce genç bilim insanını en iyi şekilde yetiştirmeye yönelikti.
Stratejik alanlar tespit edildi, liyakate dayalı çok titiz seçimler yapıldı, eğitim başladı, araştırmacılar devlet nezdinde el üstünde tutuldu, asgari ücretin iki katı burs sağlandı ve mezunlar verildi. Gelinen son nokta ise tam bir hüsran. Burslar asgari ücretin çok gerisinde, mezunlar da ortada kaldı.
Geri dönüp bakıldığında ya dün söylenenler yanlıştı ya da şu anda yaşananlar.
YÖK aynı YÖK. Proje aynı proje! Peki 5 yılda ne değişti?..
Adı üstünde Temel Bilimler. O olmadan bilimde yol kat etmek mümkün değil.
Tam da yol almak üzereyken yeni bir projeyle canlandırılmaya çalışıldı ve “maya tuttu” derken ondan da vazgeçildi.
Getiren de YÖK, kaldıran da YÖK.
Devlette, kurumlarda devamlılık olur ama bu kural, nedense kuruluşundan bu yana YÖK’ün umurunda değil.
Temel Bilimler
Temel Bilimler Programları (TEBİP) kapsamında, fizik, kimya, matematik ve biyoloji programlarında üstün başarı sınıfları oluşturuldu.
Üniversite tercihlerini ilk üç sırada kazanan öğrenciler, İstanbul Üniversitesi’nde oluşturulan üstün başarı sınıflarında öğrenim gördü. Özel bir müfredatın yanı sıra farklı üniversitelerin yetkin hocaları tarafından ders verildi. Yabancı dil eğitiminde ayrıcalıklı eğitim imkânları sağlandı.
Ayrıca her öğrenciye burs olanağı tanındı.
O dönemin YÖK Başkanı Saraç, Türkiye’deki bilim hayatında bir sıçrama sağlamasını bekledikleri bu yenilik için, “Beni heyecanlandıran bir proje. Uzun zamandır kurguluyorduk ve rüyamdı” değerlendirmesi yapmış ve Cumhuriyet tarihinin en önemli projelerinden biri olduğuna dikkat çekerek şunları söylemişti:
“Bu sınıflarda öğrenim gören öğrencilerimiz, öğretim üyelerimizin araştırma projelerinde yer alabilecekler, Mevlana değişim programı kapsamında öncelikli desteklenecekler. Lisans öğrenimini başarıyla tamamladığında kendilerine yurt içi ve yurt dışı imkânlar için güçlü bir danışmanlık ve tavsiye mektubu sunulacak ve sonraki dönemler için yönlendirmede bulunulacak. Ayrıca İstanbul dışından gelecek öğrencilerimize yurt imkânı sunulacak. Mezun olduklarında entelektüel bir birikime sahip olmalarını istiyoruz. Bu programa, edebiyat, sosyal bilimler, güzel sanatlar dersleri de eklendi. Geleceğin aydın bilim insanlarını yetiştirmeyi hedefliyoruz.”
Doktoralı işsizler!
100/2000 Doktora Projesi ile ülkemiz için öncelikli alanlarda nitelikli bilgi üretmek ve doktoralı insan kaynağına olan ihtiyacın karşılanması amaçlanıyordu.
Doktora projesinde, bursiyer olan doktorantlar, 3.825 TL ücretle çalışıyorlardı. Asgari ücret 5 bin liranın üzerine çıktı ama onların maaşı hâlâ aynı!
YÖK tarafından istihdam sözü verilerek başlatılan bu projede, genç bilim insanları şimdi önlerini göremiyor. Gelecek kaygısı nedeniyle yaptıkları araştırmaya odaklanamıyorlar.
Yeni YÖK yönetimi bu konuda mutlaka yeni bir yol haritası çizmeli ve güven tazelemelidir!
Gerek doktora eğitimine devam eden gerekse doktorasını bitirmiş veya bursu bitmiş ama doktora çalışması bitmemiş araştırmacılarımızın akademik hayattan kopmamaları için bir an önce karar alınması gerekiyor.
Bu projede çalışan yaklaşık 6 bin araştırmacı, verilen istihdam sözünün ve bursların asgari ücretin altında kalmayacak sözünün yerine getirilmesini bekliyor.
Yoksa onlardan pek çoğunun da daha önceki en değerli bilim insanlarımız gibi yurt dışına gitmelerini engelleyemeyiz.
Bir yandan yurt dışındaki bilim insanlarımızı ülkemize getirmenin çarelerini ararken, öte yandan burada olanları kaçırmaya yönelik vurdumduymazlığı anlamak mümkün değil.
Bu arada doktora sayısı elbette çok önemli ama daha önemli olan o doktora çalışmasının kişiye, ülkeye, bilime ne kazandırdığı!
İşte bu noktada birileri çıkıp bu bilim insanları ile diğer doktora öğrencilerinin yaptığı çalışmaları incelemeli ve ona göre karar vermeliler.
Özetin özeti: Samimiyet ve devamlılık bilimde olmazsa olmazların en başında gelir! Onlar yoksa gerisi teferruattır.