O’nun için çok şey söylendi, söylenmeye de devam edecek.
Tanıdıkça, anladıkça, kazandırdıklarını kaybettikçe değerini çok daha iyi anlıyoruz.
Onun için detaylar çok önemliydi.
Zincirin ilk halkası gibi son halkası da aynı dirence sahip olmalıydı ki atılan adımlar sürdürülebilir, ülkesi ve milleti de her daim güçlü olsun.
Bunun yolunun da eğitimden, bilimden geçtiğine inanıyordu.
Bu yüzdendir ki “Söylediklerim bilimle çelişirse, söylediklerimi değil bilimi esas alın” demiştir.
Bugün bunu kaçımız canı yürekten söyleyebilir, dahası kaçımız sözün ötesine geçip, bu söylemlerimizi hayata geçirebiliyoruz?..
O, çocuk ve gençleri çağdaş ölçülere göre yetiştirmeden modern Türkiye’nin kurulamayacağını çok iyi biliyordu.
Yaşamı boyunca onlara ve öğretmenlere çok önem verdi. Eğitimi, bilimi baş tacı yaptı.
Milli Mücadele’nin devam ettiği günlerde Milli Eğitim Şûrası’nı topladı, öğretmenlere “Geleceğin mimarı sizlersiniz. Biz kurduk, siz yücelteceksiniz” dedi.
Bugün hâlâ Türkiye Cumhuriyeti her türlü badireye rağmen bazı değerlerinden ödün vermiyorsa, bunun nedeni, onun döneminde atılan adımlar ve kazandırılan etik değerlerdir.
Çareyi uzaklarda aramayıp, aşağıdaki sözlerini hayata geçirmemiz gerekiyor.
Niye mi? Çünkü hep lafta kalıyor!..
Çare burada!
Eğitimin sorunlarını çözmek, çocuklarımızı geleceğe en iyi şekilde hazırlamak için sihirli formüllere, ithal modellere hiç gerek yok.
Doğru insan, doğru yurttaş, doğru hedefler koyarsak gerisi kendiliğinden gelecektir.
Bakın Atatürk bu konuda ne diyor:
“Çocuklarımızı artık düşüncelerini hiç çekinmeden, açıkça ifade etmeye, içten inandıklarını savunmaya, buna karşılık da başkalarının samimi düşüncelerine saygı beslemeye alıştırmalıyız. Aynı zamanda onların temiz yüreklerinde yurt, ulus, aile, yurttaş sevgisiyle beraber, doğruya, iyiye ve güzel şeylere karşı ilgi uyandırmalıyız.”
Atatürk’ün her çocuk için dolayısıyla her Türk vatandaşı için istediklerinin altına hangimiz imza atmayız, hangi birimiz istemeyiz ki?..
İstemeye isteriz de peki, onun çocuklarımız için istediklerinin ne kadarını onlara verebildik?..
Tek kelime ile...
Sosyal medyada, “Atatürk deyince aklınıza ilk gelen kelime ne?” diye sorduk, mesaj yağdı.
Bazen birilerine tek kelime bile fazla gelir, kimilerine de yüzlercesi yetmez.
İşte gelenler:
Özgürlük, zarafet, cesaret, kahramanlık, mücadele, saygınlık, kararlılık, strateji, vatan, millet, devlet, inkılap, birliktelik, kalkınma, farkındalık, sanat, eğitim, dil, tarih, başöğretmen, güven, lider, çalışkanlık, akıl, bilim, Cumhuriyet, zekadeha, özveri, sevgi, saygı, minnet, asalet, hak, hukuk, adalet, medeni, idealist, liyakat, demokrasi, bağımsızlık, laiklik, üretim, başkomutan, öngörü, irade, umut, inanç, sonsuzluk, azim, adanmışlık, aranan, entelektüel, mucize, insanlık, vicdan, merhamet, kadınlar, erdem, dâhi, hasret, her şey, gençlik, vals, hürriyet, vefa, karizma, fedakârlık, mütevazılık, onur, gurur, sorgulama, başarı, güç, nezaket, vizyon, aydınlık, huzur, barış, çağdaşlık, özlem...
Peki sizin aklınıza gelen?
Özetin özeti: Bazen kelimeler de kifayetsiz kalabiliyormuş...