Şiddete hayır!

28 Nisan 1999


ABD’de 13 öğrencinin ölümüyle sonuçlanan katliamdan sonra, yeni bir katliama hazırlanan başka bir öğrenci grubu daha tespit edildi. Bu tür çılgınlıklar şimdilik Türkiye’den uzak gibi gözükse de ne zaman kapımızı çalacağı belli değil. Bu yüzden her türlü soruna karşı hazırlıklı olmamızda sonsuz yarar var.
Okul katliamından sonra Amerika’da şu soru gündeme geldi. Saldırganlar, öğrenci ler mi; yoksa internette bomba yapmayı öğreten, filmlerle vahşeti evlere taşıyanlar mı?..
Yapılan anketler halkın yüzde 79’unun "Okuldaki terör hareketleri Amerika’daki sistem bozukluğundan kaynaklanıyor" görüşünde olduğunu gösterdi. Halk bu olaylardan yüzde 60 silah ruhsatını kolaylaştıran kanunları, yüzde 51 sorumsuz aileleri, yüzde 49 televizyon, sinema ve vahşet çağrısı yapan müzik gruplarını, yüzde 34 interneti, yüzde 34 gazeteleri ve yüzde 11 de okul yönetimlerini sorumlu tuttu.
Hitler’in doğum gününde 13 kişinin ölümüyle sonuçlanan katliamı gerçekleştirenlerden Eric Harris’in tam bir bilgisayar kurdu olduğu ve katliamda kullandığı boru bombaların yapımını internetteki bir siteden öğrendiği ileri sürülüyor. Henüz 18 yaşındaki Eric’in saldırıyı

Yazının Devamı

MHP'nin sırrı

27 Nisan 1999


Seçimden sonra, hemen herkes MHP uzmanı kesildi. Sayfalar dolusu tefrikalar yapılıyor. Övgüler, yergiler kırıla gidiyor. Bazen öylesine abartılı methiyeler yapılıyor ki, eminim Ecevit gibi, Devlet Bahçeli de "Vay be biz neymişiz de haberimiz yokmuş" demek zorunda kalıyordur.
Bu köşeyi izleyenler, Refah Partisi, tarikatlar ve ülkücülerin eğitimi kullanarak nasıl örgütlendiklerini defalarca okumuşlardır. ANAP ve DYP, kendi kuyusunu kendi kazdı. Her üç gruba da verdikleri tavizler, ANAP ve DYP tabanını eritirken, tarikatlara, dincilere ve ülkücülere yeni ufuklar açtı. Önce RP'yi birinci parti yaptılar, sonra tarikatları devlet katında itibarlı konuma getirdiler, ardından da MHP'yi patlattılar...
MHP'ye oy verenlerin yarısı gençlerden oluşuyor. 18 yaşını dolduran liseliler ve üniversitelilerin çoğu MHP'ye oy verdi. Azınlıkta kalan sol grupların karşısında en büyük grup ülkücülerdi. Ama son yıllarda seslerini öylesine alçalttılar ki, sanki varla yok arası görüntü verdiler. Ülkücülerin kendi tarafına çektikleri en büyük grup da türbanlılar oldu. Refah Partisi sizi kandırdı, gelin siz ne istiyorsanız biz hepsini yapmaya hazırız mesajı verildi. MHP

Yazının Devamı

Sabancı Üniversitesi

26 Nisan 1999


Koç ve Sabancı aileleri arasındaki ekonomik yarışın akademik alanda da kıyasıya süreceği kesin. Koç Üniversitesi'nden sonra, Sabancı Üniversitesi de nihayet önümüzdeki öğretim yılında eğitime başlıyor. Koç Üniversitesi'ni önceki yazılarımızda sizlere tanıtmıştık. Beşinci yılını doldurdu ve bu yıl Rumeli Kavağı'ndaki görkemli kampusune taşınıyor...
Kuruluş kararı 1994 de alınan Sabancı Üniversitesi de, öğretim hayatına en az Koç Üniversitesi kadar iddialı başlıyor. Üstelik farklı bir eğitim anlayışıyla. Tam bir Amerikan Üniversitesi havasında. Mimariden felsefesine, eğitim sisteminiden burslara kadar hemen her adımda "Ben farklıyım" mesajı veriyor.
Değişim, farklılık elbette önemli. Ama, "En iyiler, neden Boğaziçi, ODTÜ, Koç, Bilkent ve İTÜ'yü değil'de sizi seçsinler?" sorusunun cevabını ikna edici bir şekilde henüz verebilmiş değiller.
Üniversitenin rektörlüğünü ODTÜ eski öğretim üyelerinden, TÜBİTAK eski başkanı Prof. Dr. Tosun Terzioğlu yapıyor. Dekanlar da ODTÜ kökenli. Ama hocalarının tamamına yakınının ortak özelliği doktoralarını ya da eğitimlerinin bir bölümünü ABD"de yapmış olmaları.
İstanbul'dan İzmit'e

Yazının Devamı

"Sınav kaldırılamaz!"

23 Nisan 1999


Üniversite giriş sınavı için geri sayım başladı. 2 Mayıs Pazar günü 1.5 milyon aday, daha iyi bir gelecek için zorlu bir sınava girecek. Bu öyle bir sınav ki, tekrarı, ikinci aşaması yok. Gerekçesi ne olursa olsun herhangi bir mazeret de kabul edilmiyor. Özetin özeti: yüz binlerce gencin geleceği 3 saatlik bir sınavda göstereceği performansa bağlı. Sonuç da baştan belli. Her 10 adaydan 9'u hüsrana uğrayacak...
Durum böylesine kritik olunca, gençlerin tedirginliği giderek artıyor ve ÖSS bir ölüm kalım meselesi haline geliyor. ÖSYM Başkanı Fethi Toker, bu konuda adaylara ısrarla sakin olmalarını öneriyor. "Aşırı heyacan yüzünden pek çok aday başarılı olabileceği bir sınavdan, hüzünle çıkıyor. Sınavı gözlerinde büyütmesinler. Hele hele bir ölüm kalım meselesi haline kesinlikle getirmesinler. Sınavda başarılı olmayanların önlerinde daha pek çok seçeneğin bulunduğunu da sakın akıllarından çıkarmasınlar" diyor.
Toker'in altını çizerek ısararla vurguladığı konulardan biri de adayların her soruyu mutlaka okumaları. "Yüz binlerce aday Matematik ve Fen sorularından oluşan Sayısal bölüm testlerine, zor, ben yapamam diye hiç el sürmüyor. Oysa okusalar

Yazının Devamı

Gençler ne istiyor?

21 Nisan 1999


Daha önceki hükümetler, gençlerin isteklerini dikkate almadıkları için tepe takla olup, siyasi iflasın eşiğine geldiler. Umarız özellikle gençlerin oyuyla seçimlerde büyük süpriz yapan MHP de aynı yanılgıya düşmez. Daha yolun başındayken MHP'ye çok önemli iki konuda hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Bunlardan ilki, Fazilet Partisi'nin yaptığı gibi sadece partili gençlere yönelik politika üretilmemesi, ikincisi de gençlere yönelik daha iyi eğitim, daha iyi iş ve daha iyi bir sosyal yaşam konusunda somut projelerin üretilmesidir...
Bugüne kadar gençler için vaadin ötesinde ciddi bir yatırımda bulunulmadı. İktidarın muhtemel ortaklarından DSP ve MHP'nin seçim beyannamelerinde de eğitime ve gençlere yönelik pek fazla bir şey yok. MHP'nin söylemlerinde üniversite giriş sınavı ve türban yasağının kaldırılacağına ilişkin vaatler vardı. Bu konulara ne kadar öncelik verir bilmiyoruz. Ama her ikisi de bugünkü ortamda rahatsızlık yaratmaktan öte bir işe yaramaz.
"Üniversite sınavını kaldıracağız. Ortaöğretimdeki başarısına göre üniversiteye öğrenci alacağız" demek Türk eğitim sistemini hiç tanımıyorlar anlamına gelir ki, bu da iktidara aday olan bir

Yazının Devamı

Seçimin kaderini gençler belirledi

20 Nisan 1999


Oy kullanma yaşı 18'e indikten sonra gençler çok büyük önem kazandı. Bu avantajı en iyi şekilde değerlendiren MHP oy patlaması yaparken, Fazilet Partisi; ANAP ve DYP gibi hezimete uğramaktan yine gençler sayesinde kurtuldu.
CHP'nin barajı aşamamasının en önemli nedenlerinden biri de gençlerden kopuk olması. Eğer MHP ve FP gibi gençlere ilgi gösterselerdi bugün ah, vah ediyor olmazlardı.
ANAP ve DYP de gençlerden kopmanın, gençler için politika ürtememenin cezasını fazlasıyla çektiler. Gençlerle ne din ve milliyetçilik gibi hassas konularda sıcak ilişki kurabildiler, ne de onlara iş, aş sözü verdiler.
18 Nisan seçimleri, umarız bundan böyle gençleri dikkate almayı öğretir. Uç partiler kadar merkez partiler de gençleri kazanmanın yollarını arar.
Şu andaki verilere göre olası bir DSP / MHP / ANAP koalisyonu görülüyor. Ecevit, madem MHP ile koalisyon kuracaktı neden 20 yıl bekledi?..
MHP'nin patlaması, geçen seçimler sonrasında Refah için duyulan kaygıları da beraberinde getirdi. MHP'nin 12 Eylül öncesindeki imajı hemen herkeste endişe yaratıyor. Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP'nin hiç zaman geçirmeden uç

Yazının Devamı

Ne olacak şimdi?

19 Nisan 1999


18 nisan seçimleri Türkiye'ye huzur getirdi mi? Evet demek şimdilik zor. Kesin sonuçlar alınmadan, muhtemel hükümet modelleri ortaya çıkmadan ne söylense boş. Ama ilk veriler, ileriye yönelik çok önemli ip uçları verdi. Örneğin merkez sağın iflas ettiğini ortaya koydu. Çiller ve Yılmaz'ın artık halk tarafından istenmediğinin sinyalleri verildi. Aynı şekilde Recai Kutan ve Deniz Baykal'ın da bundan böyle partilerine yararlı olamayacakları ortaya çıktı.
Seçime yönelik cuma günkü yazımda, 18 nisan seçimlerinin en az 4 parti liderini sandığa gömeceğini yazmıştım. Gece 12'ye kadarki veriler bu varsayımı doğruluyordu. Bu sonuçlardan sonra Çiller, Yılmaz, Kutan ve Baykal'ın hala liderlikte ısrarcı olmaları, ne kendilerine, ne partilerine, ne de Türkiye'ye birşey kazandırır.
Yine aynı şekilde bugünkü saçma sapan seçim sistemiyle Türkiye'yi bir kez daha seçime götürmek vatana ihanetten başka birşey değil. Geçen seçimlerde de milletin iradesi parlemontoya yetirince yansımamış ve seçim yasasının ivedikle değiştirilmesi kararlaştırılmıştı. Aradan 4 yıla yakın bir süre geçmesine rağmen iki turlu sistem getirilmedi ve bir önceki seçimde yaşanan yanlışlar,

Yazının Devamı

Zor karar

16 Nisan 1999


Seçimler geldi çattı. Boş oy kullanmayı aklımdan bile geçirmediğim için sandık başına gidip mutlaka birilerine oy vermek gerekiyor. Öyle beşikten mezara takım tutanlar gibi illa da şu partiye oy vereceğim diyenlerden değilim. Zaten birbirlerinden pek farkları da kalmadı. Kim daha iyi hizmet ediyorsa, kim verdiği sözün gereğini yerine getiriyorsa gönlüm ondan yana. Ama ara ki bulasın. Bu yüzden oy vermeye koşa koşa değil, kerhen gideceğim.
Yalancılığı artık karakterinin bir parçası haline gelen Çiller DYP'nin başında bulunduğu sürece bu partiye oy vermem. Değiştiğini, eski imajını terk ettiğini gözlerimle görmedikçe MHP için de oy kullanmam. Dini bir sömürü aracı olarak kullanan, imam hatipli ve türbanlı gençler dışındakileri görmemezlikten gelen Fazilet için de oy vermek içimden gelmez.
Uç partileri de şimdilik düşünmediğim için geriye ANAP, CHP, DSP kalıyor. Geçen seçimde kandırıldığımız için ANAP konusunda ağzım yandı. Kadıköy'de oturuyorduk ve "Refaha karşı laikliğin kalesi biziz" dediği için oylarımızı ANAP'a verdik. Sonuç olarak, Yılmaz'ın liste başı yaptığı Korkut Özal ve Ali Coşkun, ANAP'tan istifa edip Refah'a gitti. O kadarla da

Yazının Devamı