Karda kışta ana yollar pırıl pırıldı.
Ana güzergâhları kullananlar, helal olsun, belediyeler çok iyi çalışıyor dedi.
Gazete ve televizyonlar da ana yollara bakıp, trafik berkemal dedi...
Peki ya ara sokaklar?
İşte onu ne siz sorun ne de ben anlatayım.
Zaten fazlasıyla eziyet yaşamışsınızdır...
Aynı durum, protokol geçişlerinde de yaşanıyor.
Dün sabah İstanbul’un en işlek yoluna çıkan neredeyse tüm yan girişler kapatılmıştı.
YÖK yeni yıla kalite sloganıyla giriyor ama hangi kalite?
YGS’de yani üniversite birinci basamak sınavında barajı 16 netten 20 nete çıkarmış!
Peki kaç soruda 20 net?
160 soruda!
Dünyanın neresinde yüzde 12.5’lik başarı kalite ölçütü olarak ele alınır, sormak gerekir!
Lisede 6-7 dersi zayıf olan sınıf geçiyor, meslek liselerinde dört işlemi bilmeden mezun olanlar sınavsız üniversiteye giriyor, yüzde 12.5’lik başarıyla YGS barajı aşılıyor.
Çok daha vahimi, kontenjanlar dolmadığı için barajı aşan herkes üniversiteli, üniversiteli olan herkes de üniversite mezunu olabiliyor...
YÖK’ün kaliteyi artırma çabaları sürüyor.
Atılan adımları takdirle karşılıyor ve devamını diliyoruz.
Çünkü yapılan iyileştirmeler her ne kadar takdire şayansa da çok cılız.
YÖK bir sonraki aşamada umarız girdi kadar çıktıyı da denetler.
Yani giren öğrenciler kadar, mezun olan öğrencilerin kalitesini de süzgeçten geçirir.
YGS barajı 140’tan 150’ye yükseldi.
Peki ya 180 barajı?
O niye 200’e yükselmedi?..
Yabancı doktorlarla ilgili yoğun tartışmalar yaşanmıştı.
Görünen o ki hepsi boşunaymış.
Gelin önce bu konudaki gelişmelere bir göz atalım, sonra da YÖK ve Sağlık Bakanlığı’ndan bu yönde bir açıklama bekleyelim.
Yarattığı rahatsızlığın bir hayli fazla olduğunu da özellikle hatırlatmak isteriz.
Yabancı doktorlar
Kamuda yabancı doktor çalıştırmanın önünü açan ve Truva atı olarak kabul edilen aile hekimliğinde yabancı doktorlar göreve başladı. Temmuzdan beri yapılan atamalarda 50’ye yakın yabancı uyruklu hekim İstanbul’da işbaşı yaptı. Yabancı hekimler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan hekimlere göre çok daha avantajlı göreve başlıyor.
Örneğin aile hekimliği sistemine girmek isteyen acil servis hekimine geçiş için önceden zorunlu tutulmayan muvafakatname koşulu konulurken, Türkiye’de bir gün dahi sağlık hizmeti vermeyen yabancı uyruklu hekimlerin çalışma izinleri dahi aile hekimi olduktan sonra veriliyor.
Öte yandan, daha önce 657’ye tabi olarak çalışıp da aile hekimliği sistemine girmek isteyen TC uyruklu hekimlere başvuruda muvafakatname zorunluluğu getirildi. Acilde çalışıp, rahatlıkla ve muvafakat şartı aranmaksızın aile hekimliğine geçen pratisyen doktorlar, artı
Yazar, yönetmen, oyuncu, yapımcı Nedim Saban önceki gece Genç Bakış’ta konuğumuz oldu.
Sanatçı gözüyle, dünyaya nasıl baktığını anlattı.
Tiyatro ve toplum ilişkisinden sanatçıların politik duruşuna kadar farklı konularda öğrencilerle tartıştı. İşte programdan önemli satır başları...
Yazıcıoğlu’na yapılan!
Benim asıl derdim, meslektaşlarım eğer sansürleniyorsa onların yanında olmalıyım ki yarın bana bir şey olursa onlar da benim yanımda olsun diye düşünüyorum. Burada tam tersi anlaşıldı. Ben Erhan Yazıcıoğlu’na karşıymışım gibi imaj yaratıldı. Reklam yapıyoruz diye de eleştirildim.
Ödenekli tiyatroların her yıl yönetim değiştirmesinden son derece rahatsızım..
Tam doğru dürüst bir sanat politikası uygulamaya başlıyordu Şehir Tiyatrosu yine sallantıda. Erhan Yazıcıoğlu’nu ben de çok eleştirdiğim halde şu anda çok destekliyorum.
Ben AKM’nin kapısında yattım çünkü AKM’nin olmadığı bir Türkiye’de, Tiyatrokare’nin de olmayacağına inanıyorum.
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı yarıyıl tatilinde ödev yok demiş.
Tıpkı kendisinden önceki bakanlar gibi.
Siyasetçiler popülizmi seviyor.
Öğrencinin ödevsiz eğitimi sevdiğini bildikleri için arada bir onları mutlu ediyor.
Tıpkı sınıf geçmeyi kolaylaştırdıklarında olduğu gibi.
Peki, ödev de kaldırılıp, mezuniyet de kolaylaştırıldığında, eğitimde çağ atlıyor muyuz?
Evet demek mümkün değil.
Bu yıl üniversite giriş sınavında 40 fen sorusunda Türkiye ortalaması 2.5’ti.
Tıp fakültelerinde kadavra yokmuş.
Öğrencilerden pek çoğu kadavra görmeden doktor oluyormuş.
Bu durum sanki sadece doktorlara mahsus!
Kamera görmeden televizyoncu, fabrika görmeden mühendis, adliye görmeden hâkim, öğrenci görmeden öğretmen olanların sayısı o kadar çok ki saymakla bitmez.
Görmese de işini iyi biliyordur diyenleriniz mutlaka çıkacaktır.
Keşke öyle olsa!
2 matematik sorusu yaparak mühendisliğe, 2 fen sorusu yaparak da fen fakültelerine girildiğini bilmeyen yok.
Mesleki yeterlilik sınavlarının ülkemizde uyguluma şansı bulmamasının en önemli nedeni işte bu!
Yeni bir yıla aylar, haftalar değil, günler hatta saatler kaldı.
Peki yeni yılda kendiniz için, aileniz, okulunuz, kentiniz, ülkeniz, işiniz, mesleğiniz, çevreniz için ya da herhangi bir konuda ne yapacaksınız?
Sakın ha, hiçbir şey demeyin, yoksa yeni yılın da öncekilerden hiçbir farkı olmaz.
Ne geldiğini anlarsınız ne de gittiğini...
Bu konularda hep başkalarına akıl veririz ama mum dibine hiç ışık vermez.
Oysa, ille de değişim, farklılık ve her şeyin daha iyisi diyorsanız, taşın altına sizin de elinizi koymanız gerekmez mi?..
Cevabınız evet ise hadi hep birlikte yeni yıl için bir şeyler düşünmeye başlayalım...
Kendimiz için düşündüklerimiz elbette kendimize kalmalı ama hepimizi ilgilendiren konularda ne olur sessiz kalmayalım!..