Dünya nereye, biz nereye gidiyoruz?

26 Ocak 2016

Dünya, müthiş bir gelişim ve değişim içinde.

Teknoloji aldı başını gidiyor.

Bilim üreten ülkelerle, üretmeyenler arasındaki gelir dağılımı, açıldıkça açılıyor.

Üreten ülkelerde demokrasi, hukuk, insan hakları ve en önemlisi de işsizlik pozitif yönde yol kat ederken, diğerlerinde sorunlar katlanarak büyüyor...

Peki, biz bu gelişim ve değişimin neresindeyiz?

Belli bir yere oturtmak çok zor!

Birbiriyle çelişen o kadar artı ve eksilerimiz var ki, bazen okyanusta yolunu kaybetmiş bir gemi gibi savrulup duruyor bazen de en ileri ülkelere ders verecek kadar özgüvene sahibiz!

Eskilerin deyimi ile evet yeni bir dünya düzeni kuruluyor ve biz de kendimize en uygun yeri bulmalıyız...

Yazının Devamı

Mustafa Koç’a bu sevgiyi keşke sağlığında gösterebilseydik

24 Ocak 2016

Tüm ölümler yürek yakar ama zamansız ölümlerin üzüntüsü her zaman çok daha büyük olur.

Tıpkı Mustafa Koç’ta olduğu gibi.

Koç, aramızdan öylesine ansızın ayrıldı ki yarattığı şok bir yana, hepimize önemli mesajlar verdi.

Her şeyden önce de ortak değerlerimizin yok olduğu bir dönemde birleştirici oldu...

Mal, mülk, gençlik, güç, kudret, hepsi yalanmış...

Hatıralarda kalan tek şey gülen gözleri, dost biriktiren yüreği ve yaptığı iyilikler olacak...

Hakkında öylesine güzel sözler söylendi ki keşke bütün bunları sağlığında da kendisiyle paylaşabilseydik.

Ulus olarak bu konuda çok cimriyiz.

Yazının Devamı

Karne öğrencinin aynası mı yoksa?..

23 Ocak 2016

Dün karne günüydü. Sevinen de oldu, üzülen de.

Takdir, teşekkür alan da vardı, karalar bağlayan da. Hatta intihar eden de...

Peki, bu karneler öğrenciyi ne kadar yansıtıyor?

Daha da önemlisi, o karnelerdeki başarı ya da başarısızlıklar, öğrencinin mi, öğretmenin mi, MEB’in mi, velilerin mi, sistemin mi, yoksa hepimizin mi?

Ölçtükleri hadi neyse de peki ya ölçmedikleri?..

Batılı eğitim sistemleri, öğrenciyi kazanma ve hayata kazandırma üzerine kurgulanmıştır.

Başarısızlıkları değil, başarıyı dikkate alır.

Ve en önemlisi de her öğrencinin başarılı olacağı bir alanın mutlaka olduğuna inanılır.

Yazının Devamı

İlber Ortaylı’dan Ortadoğu analizi

22 Ocak 2016

Galatasaray Üniver- sitesi Öğretim Üyesi ünlü tarihçi Prof. Dr. İlber Ortaylı önceki gece Genç Bakış’ın konuğu oldu. Ortaylı, Ortadoğu’daki gerginliği tarihi perspektiften irdeleyerek, savaşların, dün ve bugün olduğu gibi yarın da devam edeceğini söyledi.

İşte programdan önemli satır başları...


Tarih nedir?

- Tarih, kâhinlik değildir. 50 gün sonra, 5 yıl sonra ne olacak bilemeyiz. Tarih tekerrür falan etmez. Ama insan cemiyeti, toplum karakteri birbirine benzer. Olsaydı ile tarih yapılmaz.

- Sınırlarımız kasıtlı çizilmedi. Ordumuz, 1. Cihan Harbi sonunda düz bölgelerde tutunamadı. O zaman Türk olan Halep’i bile bırakmak zorunda kaldık.

- Türkiye hiçbir zaman koca Ortadoğu’nun jandarması olmadı. Hiçbir hayalperest hükümet böyle bir şeye fazla teşebbüs etmedi. Gürültüsünü yapan oldu. Ortadoğu’nun jandarması yoktur, asıl problem o.

- Neo Osmanizm gibi lafları bizde maalesef kasabadaki devrimci kafa ve Türkolog çevresi uyduruyor.

Yazının Devamı

4. Sanayi Devrimi!

20 Ocak 2016

Bilim ve teknoloji son 30 yılda 3 bin yıllık birikimi adeta ezdi geçti.

Çağların biri kapanıyor, diğeri açılıyor.

Daha Bilişim Çağı’na alışamadan, Maker Çağı’ndan söz ediliyor.

İnternet hızı inanılmaz boyutlara ulaştı. AR-GE dur durak bilmiyor.

Hükümet de bu konuda ciddi atılımlar içerisinde.

Torba yasada o var. Davos onu konuşuyor!

Peki, tüm bu gelişmelerin neresindeyiz?

Ekonomik krizler gibi teğet mi geçiyor, yoksa bir tarafından biz de yakalayabilir miyiz?

Yazının Devamı

Niye ille de eğitim sigortası?

20 Ocak 2016

Dünya değişse de bazı konularda değişmemekte kararlıyız. Bir şeyi sevmedi mi, bir şeye inanmadı mı, gerisi zor geliyor.

Sigorta da onlardan birisi. Özellikle de eğitim sigortası.

Neredeyse yok gibi! Oysa, eğitim sigortası demek, çocuklarımızın geleceği demek!

Arabamızı, evimizi, eşyalarımızı, seyahatlerimizi, neredeyse her şeyimizi sigorta ettirmek aklımıza geliyor da çocuklarımızın geleceğini sigorta ettirmek aklımızın ucundan geçmiyor.

Bu konuda kabahatli kim? Güven yaratamayan, kendilerini anlatamayan, sektörü büyütmekten adeta korkan sigortacılar mı? En değerli varlığımız dedikleri çocuklarının önceliklerini her fırsatta karıştıran ebeveynler mi?

Para kazanmanın ötesine geçemeyen özel okul sahipleri mi? Yoksa hemen her şeye destek olan ama eğitimi ve öğrencileri ihmal eden devlet mi?

Zaten kabahatli de aramıyoruz. Öğrencilerimizin geleceği, bir şekilde garanti altına alınsın da nasıl alınırsa alınsın. Örneğin üçlü bir geleceğe destek poliçesi hazırlanabilir. Sigorta priminin üçte birini devlet, üçte birini okul sahibi, üçte birini de veli üstlenebilir.

Böylece, hem öğrencilerin geleceği riske girmemiş olur hem de öğrencisine sigorta desteği sağlayan okullar bir adım daha öne çıkar… D

Yazının Devamı

Eğitimin amacı ne?

19 Ocak 2016

Sınavlar yüzünden çocuklar çocukluklarını, gençler de gençliklerini yaşayamıyor. Veli ve öğretmenler için de hayat hiç kolay değil.

Peki, onca uğraşa, onca dayatmaya ve onca harcamaya karşın geldiğimiz son nokta ne?

Verilen mücadeleye, harcanan paraya değiyor mu? Keşke, evet diyebilseydik. PISA’ya göre, eğitimde Avrupa’da sonuncuyuz. YGS’de 40 fen sorusunda Türkiye ortalaması 2.5.

YÖK, kaliteyi yükseltmek adına, barajı 160 soruda 16’dan 20’ye çıkardı!..

Hadi akademik olarak çok başarılı değiliz. Sanatta, sporda, ticarette, girişimcilikte, özgüvende, her şeyden önemlisi de iyi bir yurttaş yetiştirmede çıtayı yükseltebildik mi?

Hayır, hayır, hayır!..

Hemen her alanda yerlerde sürünüyoruz. Yıldız takımlarımız sporcu bulamıyor çünkü o yaş grupları test peşinde koşuyor. Yüzde 10’umuz bile herhangi bir enstrüman çalamıyor, yabancı dil bilmiyor, aile desteği olmadan ayakta duramıyor.

Sadece ve sadece diploma veriyoruz. Gerçi şimdi onun da sahtesi çıkmış. Okula gitmeye bile gerek duymadan, bastırıp parayı alıyorlarmış!

Yazının Devamı

YÖK’ün sonu geldi mi?

17 Ocak 2016

YÖK’ten şikâyetçi olmayan yok.

Cumhur- başkanı, Başbakan, muhalefet liderleri ve hatta YÖK başkanları bile YÖK’ün yok olmasından yana!

Peki, o zaman YÖK Yasası niye değişmiyor?

Çünkü anayasa değişikliği gerekiyor ve bu da o kadar kolay değil.

Keşke tüm partilerin ortak hazırlayacağı tek maddelik bir anayasa değişikliğiyle YÖK’ün varlığına son verilse!

Bu o kadar zor mu?

Hiç sanmıyoruz.

İktidar ve muhalefet eğer YÖK konusunda uzlaşamıyorsa, hiçbir konuda uzlaşamaz.

Yazının Devamı