Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

YÖK yeni yıla kalite sloganıyla giriyor ama hangi kalite?

YGS’de yani üniversite birinci basamak sınavında barajı 16 netten 20 nete çıkarmış!

Peki kaç soruda 20 net?

160 soruda!

Dünyanın neresinde yüzde 12.5’lik başarı kalite ölçütü olarak ele alınır, sormak gerekir!

Lisede 6-7 dersi zayıf olan sınıf geçiyor, meslek liselerinde dört işlemi bilmeden mezun olanlar sınavsız üniversiteye giriyor, yüzde 12.5’lik başarıyla YGS barajı aşılıyor.

Çok daha vahimi, kontenjanlar dolmadığı için barajı aşan herkes üniversiteli, üniversiteli olan herkes de üniversite mezunu olabiliyor...

Haberin Devamı

Başkan ne diyor?

YÖK Başkanı Yekta Saraçkaliteyi artırma konusunda iddialı ama radikal değişiklikler yapmak yerine, kurbağayı ürkütmeden, ufak dokunuşlarla sistemi düzeltmeye çalışıyor.

Bunu yaparken de MEB’in yetki alanına girmek istemiyor.

Örneğin lise mezuniyeti için bakalorya ya da bitirme sınavı teklifine çok sıcak bakıyor, “Bakalorya kaliteyi yükseltir, başvuru sayısını azaltır, çok da iyi olur ama bu bizim işimiz değil” diyor.

Sınavsız geçişlerin üniversitelerde kaliteyi düşürdüğüne inanıyor, sınırlama getirilmesine ya da kaldırılmasına sıcak bakıyor ama bu bizim işimiz değil Meclis’in işi diyor. Çünkü yasal değişiklik gerekiyor.

Üniversitelerin girdileri gibi çıktılarının da kalite kontrolünden geçmesi gerektiğine inanıyor, destekliyor, yasal zemin hazırlıyor “Ama bu bizim değil, özerk, farklı bir kurumun işi olması gerekir” vurgusunu yapıyor.

Birbirinin kopyası üniversite fikrine o da karşı, her üniversitenin farklı bir alanda ihtisaslaşmasından ve ülke sorunlarına sahip çıkmalarından yana “Ama bu konuda da son sözü söyleyecek kurum biz değiliz. Kalkınma Bakanlığı ile işbirliği içerisindeyiz” diyor, başka bir şey demiyor.

Başkan Saraç’ı dinledikçe, vah YÖK vah diyesiniz geliyor.

Ne gariban bir kurummuş da haberimiz yokmuş!

Hazır anayasa değişikliğine giderken yetkilerini biraz daha artırsalar ne güzel olur!..

Şaka bir yana, Başkan Saraç’ın iyi niyetine şüphe yok ama görünen o ki tek başına eğitim sistemini düzeltmelerine de imkân yok...

Haberin Devamı

Eğitim reformu şart!

Tek başına iktidar dönemleri köklü reformlar için bulunmaz bir fırsat.

Ama nedense reform deyince aklımıza hep ekonomi ya da anayasa değişikliği geliyor.

Oysa eğitimde lime lime dökülüyoruz.

Yani iyi doktor, mühendis, yargıç, gazeteci, politikacı, öğretmen yetiştirmeden, istediğiniz kadar reform yapın, hiçbir anlamı olmaz.

Her şeyden önce, ortak değerleri olan yurttaşlar yetiştirmeliyiz!

İşte bu, aklımızın ucundan bile geçmiyor.

Geçmediği için de kısır bir döngü içerisinde kıvranıp duruyoruz...

Okul öncesinden üniversite sonrasına kadar eğitimi bir bütün olarak ele alıp, yeniden yapılandırmak zorundayız.

Başlangıç olarak da öğretmenliğin kalitesinin yükseltilmesi gerekir.

Oysa tıp, hukuk, mühendislik ve mimarlık fakültelerine baraj getiren YÖK, eğitim fakültelerini yok sayıyor.

Yani görmezden geliyor, bu beni değil, MEB’i ilgilendirir diyor.

MEB’den ise çıt yok...

Özetin özeti: İyi öğretmen yetiştirmeden eğitim reformu, eğitim reformu gerçekleşmeden de çağdaş bir ülke söz konusu olamaz.