Abbas Güçlü

YÖK, üniversiteler ve öğretim üyeleri gündemde yine en ön sıraya çıktılar.

Keşke çok daha iyi koşullarda ve çok daha farklı gerekçelerle konuşuluyor olsalardı...

Siyasetteki sancı dünden bugüne üniversiteleri hep etkiledi.

Görünen o ki etkilemeye de devam edecek.

Ülkedeki huzur kadar, üniversitelerdeki huzur da çok önemli.

Bu huzuru bozmaya, özellikle de öğrencilerin huzurunu kaçırmaya hiç ama hiç kimsenin hakkı olmamalı!..

YÖK de bu konuda yangına körükle gitmemeli, sakinleştirici olmalı.

Bugünler de gelir geçer ama yapılanlar hiç unutulmaz!..

CHP kurmay- larından, Ekonomi Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Selin Sayek Böke ile Grup Başkanvekili Özgür Özel önceki gece Genç Bakış’ta öğrencilerin sorularını cevaplandırdı.

Hafta sonu gerçekleşecek kurultaydan, herkesi şaşırtacak yeni bir CHP çıkacağına dikkat çeken CHP yöneticileri, Dersim’le ilgili bir soruya, “Dersimli fakir bir ailenin çocuğunu genel başkan yaparak kendimizle yüzleştik” cevabını verdiler.

İşte programdan önemli satır başları...

Terör saldırıları

Özgür Özel: Ankara bir bütün değil ama terör gibi ulusal bir sorun karşısında tek yürek olmak gerekiyor.

- Sultanahmet’te misafirlerimizin hayatını koruyamadık. O terörün hepimizi nasıl ortak aldığı ortada. Türkiye’nin dünyadaki saygınlığına ve turizm gelirine saldırdılar.

- Ölümlerin normalleşmesi bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey.

Latif Mutlu, Bilgi Üniver- sitesi’nin kurucularından biriydi.

Önceki gün kendisini sonsuzluğa uğurladık.

Nihat Bilgen Hoca da Talim Terbiye Kurulu Başkanlığı, MEB Müsteşarlığı ve farklı üniversitelerde rektörlük yaptı.

O da yaşama elveda dedi.

Her ikisi de eğitime gönül veren, çok değerli eğitim dostlarıydı.

Neredeyse ömürlerinin son gününe kadar eğitim için kafa yordular, bitmez tükenmez bir mücadele verdiler.

Biri dostumdu, diğeri hocam.

Latif Bey, ne zaman bir şeyleri tartışmak istese arar, Nihat Hoca da, ta öğrenciyken başlayan muhalefetimi bildiği için, ne söyleyeceksen şimdi söyle der ve eleştiriyi müthiş derecede önemserdi.

Meteoroloji uyardı; yurdun geniş kesimini etkisi altına alacak kar yağışı geliyormuş.

Hemen ardından da yarıyıl tatili geliyor.

Peki ya, kar, kış nedeniyle ortaya çıkan eğitim açığı nasıl tamamlanacak?

MEB’e sorarsanız, hızlandırılmış eğitimle çoktan tamamlandı bile!

Ama ortada ne takviye eğitim var ne de başka bir şey.

Hele bir de önceki hafta olduğu gibi yine ekstradan iki üç günlük yeni tatiller olursa siz curcunayı görün.

Karne vermek için ortada not bile olmazsa, hiç şaşırmayın!

Bu dün de böyleydi, bugün de böyle, görünen o ki gelecekte de hiçbir şey değişmeyecek...

Üniversite-ler bir ülkenin aynasıdır.

Üniversite-leriniz ne kadar üretken, demokrat, entelektüel ve ne kadar güçlüyse siz de o kadar güçlüsünüz demektir.

Dünyanın en iyi üniversiteleri, tesadüfen Amerika, Avrupa ve Çin’de değil!

Onlar orada olduğu için o ülkeler, o kadar öndeler...

Peki, ya bizim üniversiteler?

En iyi diye bildiklerimiz bile sürekli kan kaybediyor. Dünyada esamesi okunmuyor.

Peki, geleceğe umutla bakmamızı gerektirecek gelişmeler var mı? Evet demeyi çok isterdik.

Yeni Başkan Yekta Saraç’ın samimi çabaları var ama kangrene dönüşmüş sorunları çözmede çok cılız kalıyor.

Zeki Müren 20. ölüm yıldönümünde görkemli bir törenle anıldı.

Bu çok özel gecede, kendisiyle sanal bir röportaj gerçekleştirildi, ünlü sanatçılar ve Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi öğrencileri şarkılarını seslendirdi, sevenleri de gece boyunca onu rahmetle andı.

Sanat Güneşi ve Paşa olarak da anılan Zeki Müren, bütün servetini Türk Eğitim Vakfı (TEV) ve Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) Mehmetçik Vakfı’na bağışlamıştı.

Onlar da onun bu bağışını, binlerce öğrenciye eğitim ve burs, binlerce şehit ve gazi ailesine yardım yaparak değerlendiriyor.

Önceki gece gerçekleşen konserin geliri de yine aynı amaç için harcanacak...

Geceden notlar

İstanbul’a muhteşem bir gösteri merkezi kazandırdığı için öncelikle Ahmet Nazif Zorlu’ya teşekkür etmek gerekir.

Türk Eğitim Vakfı ve Mehmetçik Vakfı’na da bu kadirşinaslıkları için ne söylense az.

Türkiye son haftalar iki konuya kilitlendi.

İlki milletvekili dokunul- mazlıkları, ikincisi de başkanlık sistemi.

Peki, hukuki çerçeveden bakıldığında ortaya çıkan tablo ne ve ne kadar yol alınabilir?

Prof. Dr. Ersan ŞenGenç Bakış’ta öğrencilerin sorularını yanıtladı.

İşte programdan önemli satır başları...

Sınırı nedir?

-83. maddede 2 dokunulmazlık var. Mutlak kürsü dokunulmazlığı, diğeri de muvakkat dokunulmazlık.

-Diyelim ki bir milletvekili Meclis’te eline bir tabela aldı, Türkiye Cumhuriyeti’ni dörde bölerek birtakım açıklamalar yaptı. Söz, düşünce açıklamalarıyla sınırlı kalırsa, bundan dolayı milletin vekili olarak TBMM’ye gönderilen kişiye, ömrü boyunca milletvekilliği sıfatı bittikten sonra da müdahale edemezsin.

Üniversite başvuruları başladı.

Her ne kadar işsizlik sıralamasının en tepesinde, üniversite mezunları bulunsa da, onca çabayı ve harcamayı, işsizlikle taçlandırsak da, üniversitelere hâlâ yoğun ilgi var. Peki, tam da başvuru öncesi, üniversiteye girişle ilgili sürekli olarak yeni kararlar alınması ve kafaların karıştırılması ne kadar doğru?

Aslına bakarsanız, YÖK’te dünden bugüne değişen hiçbir şey yok. Bir uçtan ötekine gitti ve biz yaptık oldu dayatmacılığı aynen devam ediyor. Örnek mi istiyorsunuz? Alın size örnekler:

- Yatay geçiş kolaylaştırıldı, dikey geçiş zorlaştırıldı.

- Meslek lisesi mezunlarına kendi alanlarıyla ilgili fakülte seçiminde verilen artı puan kaldırıldı, oysa, dikey geçiş kaldırılacağına göre tam tersi olmalıydı.

- Baraj baraj üstüne getiriliyor ama eğitim fakülteleri hiç akıllarına gelmiyor.

- Tıp fakültesi kontenjanları donduruldu, diğer fakülteleri düşünen yok.

- Kaliteyi artırıyoruz diye getirilen baraj, hiçbir şey ifade etmiyor. 160 soruda 16 net yapan barajı aşıyordu, bu sayı 20’ye çıkartıldı. Bu mu kalite?