SiyasetYerli ve milli değerlere yaslanmadı

Yerli ve milli değerlere yaslanmadı

08.01.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:

Boğaziçi Üniversiteliler Derneği Genel Kurulu’nda konuşan Erdoğan, “Bu üniversitemiz, bu ülke ve bu milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır” eleştirisinde bulundu

Yerli ve milli değerlere  yaslanmadı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Boğaziçi Üniversitesi’nin ülke ve milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında hedeflerine ulaşamadığını ifade ederek, “Dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim görmekle yerli ve milli duruş sahibi olmak birbirinin zıddı değildir” dedi.
Boğaziçi Üniversiteliler Derneği 14. Genel Kurulu, dün üniversitenin Güney Kampüs’teki Albert Long Hall’de gerçekleşti. Genel kurula katılan Cumhurbaşkanı Erdoğan, köklü üniversitelerin en büyük destekçilerinin mezunları olduğunu kaydetti.
Erdoğan, üniversite yönetiminin de mezunlarla ve onları temsil eden sivil toplum kuruluşlarıyla yakın ilişki içinde bulunmasının faydalı olduğunu vurgulayarak, “Bu büyük birlikteliğin ve işbirliğinin sağlayacağı güç, kamunun tüm imkanlarının üzerinde bir sinerji ortaya çıkaracaktır. Büyük iddiaların sahibi Boğaziçi’ne de işte böyle örnek bir yaklaşıma liderlik etmek yakışır, yaraşır. Boğaziçi Üniversitesi halen Türkiye’nin en prestijli yüksek öğretim kurumlarından biridir. Bununla birlikte Boğaziçi Üniversitemizin bizim gönlümüzden geçen konuma ulaşamadığını da belirtmek durumdayım” dedi.

Yerli ve milli değerlere  yaslanmadı


‘Hedefe ulaşamadı’
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü; “Çünkü bu üniversitemiz, bu ülke ve bu milletin değerlerine yaslanamadığı için küresel bir marka haline gelme çabalarında hedeflerine tam manasıyla ulaşamamıştır. Üniversitemizin temelinin yabancı bir eğitim öğretim kurumuna dayanıyor olması bu zemine oturmasına asla mani değildir. İstenmesi halinde 1971’de zaten başlamış olan bu dönüşümü çok rahatlıkla ilerletmek mümkündür. Çok seslilik ile kendi ülkesine ve milletine yabancılık arasında çizgiyi doğru çizmeden de bunu başaramayız. Batı ülkelerindeki üniversiteler, soruyorum, çok sesli değil mi? Peki bunlardan hangisinin sürekli kendi devletine, kendi halkının değerlerine karşı faaliyet yürüttüğünü duydunuz, gördünüz? Böyle bir şey var mı? Nurettin Topçu, Sorbonne’daki doktorasını birincilikle tamamladıktan sonra mezuniyet töreninde isteği sorulduğunda, üniversitenin giriş ve çıkış kulelerine Türk bayrağı asılmasını talep etmiştir. Mesele bu, ruh bu. Dünyanın en iyi üniversitelerinden eğitim görmekle yerli ve milli duruş sahibi olmak, asla birbirinin zıttı değildir.”

Yerli ve milli değerlere  yaslanmadı


‘Kefeni yırtmalı’
Açık konuşmayı sevdiğini vurgulayan Erdoğan şöyle devam etti: “Bakınız hep söylenir; eğitim-öğretim özgürlüğü, düşünce özgürlüğü, bunlar hep konuşulur. Konuşulması güzel de acaba uygulamaya gelindiği zaman, diyelim ki Boğaziçi Üniversitesi, buradaki hocalarımız, bu işe nereye kadar acaba şöyle pergellerini açıyorlar? Burası çok önemli. Çünkü belli bir fikrin savunucusu olanlara kapıyı aç, belli bir fikrin savunucusu değilse ona kapıyı kapa. Bu mu özgürlük? Çünkü eğitim öğretim kurumlarının bu noktada bir defa kefeni yırtması lazım. Ehliyet, liyakat kimdeyse onun girmesi lazım, önünün de kapatılmaması lazım.”

‘BUGÜN GİT YARIN GEL’ DİYORLARDI

Türkiye’nin silah ihtiyacı için Amerika’nın kapısına dayandığı zaman kendisine “Kongre izin vermiyor” veya “Bugün git yarın gel” denildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti: “Şimdi bizim artık onlara ihtiyacımız yok. Şimdi kendi ihtiyacımızı kendimiz karşılıyoruz ve onlardan da geri değiliz. Şu anda hamdolsun bizim 32 bin fite kadar çıkabilen silahlı-silahsız İHA’larımız var, SİHA’larımız var. 28 saat havada kalabilen bu tür bizim unsurlarımız var. Terörle mücadeleyi nasıl veriyoruz? Böyle veriyoruz işte. Bu da birilerini rahatsız ediyor. Tabii ki ama bu mücadele aynen devam edecek. Açık söylüyorum, şahlanışın birinci şartı imansa, yürekse ikinci şartı da bunun somut çıktılarını ortaya koyacak bilimdir, bilimsel zihniyettir, bilim kuruluşlarıdır.”

‘Mankurtlar’

Yozlaşma dönemlerinin en yaralayıcı ve yıkıcı etkilerinin bilim yuvalarında başladığını, etkilerinin de en çok oralarda hissedildiğini söyleyen Erdoğan, “Ülkesine, milletine ve insanlığa hizmet etmek yerine zihnini ve yüreğini Amerika’da yaşayan bir şarlatana adayan mankurtlardan bilim adamı da olmaz Müslüman da olmaz. Alim olabilirsin ama arif olamazsın... Rabbimiz bize Kuranı Kerim’de defalarca, ‘akletmez misiniz, düşünmez misin’ diye buyuruyor. Birisi sadece, ‘sen söyleneni yerine getir gerisine karışma’ diyorsa orada bir şeytanlık vardır. Pensilvanya olayı böyle değil mi? (Önder Aytaç’ı kast ederek) Bir profesör müsveddesi var. ‘O bize şah damarından daha yakındır’ diyor. Bize şah damarımızdan daha yakın olan sadece Allah’tır. Bu ifade şirktir” ifadesini kullandı.