15.05.2021 - 07:00 | Son Güncellenme:
Önder Yılmaz
BAŞLARKEN...
Türkiye’nin uluslararası arenada mücadele ettiği en kritik konulardan biri 1915 olaylarına ilişkin “sözde soykırım” iddiaları. Ermeni diasporası çeşitli ülkelerde lobi faaliyeti yürütürken, ABD Başkanı Joe Biden’ın 24 Nisan’da “soykırım” ifadesini kullanması, süreci yeni bir boyuta taşıdı. TBMM ise, son 10 yılda gerçekleştirdiği “Ermeni Diasporası”, “Ermeni Meselesinde Tarafların İddia ve Tutumları”, “Fransa Kabul Edilen Soykırımları İnkarının Cezalandırılmasına İlişkin Yasa” ve “Çeşitli Ülke Parlamentolarında Kabul Edilen Ermeni Karar Tasarıları” başlıklı dört çalışma ile konuyu tüm çıplaklığı ile gözler önüne serdi. Milliyet’in mercek altına aldığı TBMM Araştırma Başkanlığı’nın raporlarında, soykırım iddiasının “seçilmiş travma” niteliği kazandığı, yeni nesil Ermenilerin asimile olmaya başlaması nedeniyle bu iddianın uluslararası arenaya taşındığı kaydediliyor. Yahudi Diasporası’ndan sonra dünyada ikinci büyük lobi haline gelen Ermeni diasporasının “Dört T” (tanıtma, tanınma, tazminat, toprak) planını uygulama peşinde olduğu ifade ediliyor. Raporlarda, Ermeni diasporasının “Ermeni soykırımı iddiasını, ABD Kongresi’nden geçirmek” başta olmak üzere ABD Kongresi’ne yönelik altı hedefi olduğu tespiti de yapılıyor. Raporlarda Türkiye’nin bu girişimlere karşı Cumhurbaşkanları, Meclis ve ilgili muhatap makamlarca “yaptırımlar” başta olmak üzere geliştirdiği tedbirler de masaya yatırılıyor.
1915 Olaylarına ilişkin TBMM’nin hazırladığı raporlarda, Ermeni diasporasının “Dört T Planı”nın peşinde olduğu vurgulandı. Dört T Planı ise, “İddiaların dünyaya ‘tanıtılması’, Türkiye’nin bu iddiaları ‘tanıması’, ‘tazminat’ alınması ve ‘toprak’ talep edilmesi” şeklinde ifade edildi...
TBMM Araştırma Başkanlığı tarafından son 10 yıl içinde hazırlanan “Ermeni Diasporası” ve “Ermeni Meselesinde Tarafların İddia ve Tutumları” adlı iki ayrı raporda, çarpıcı tepitlere yer verildi. “Ermeni Diasporası” raporunda, diasporanın başta ABD ve Fransa olmak üzere dünyanın birçok ülkesinde örgütlendiği vurgulanarak “Yaşadıkları ülkelerde asimile olmamak, farklı toplumlar içerisinde Ermeni kimliğinin erimesini önlemek için tehcir yıllarını sürekli canlı tutmaya çalışan ve yeni kuşaklara aktararak ortak bir geçmiş etrafında diaspora Ermenilerini bir araya getirmeye gayret eden diaspora, Ermeni dilini, kültürünü ve geleneklerini yaşatmaya özel önem atfetmektedir” denildi.
Raporda şu ilginç tespitler yapıldı:
‘Asimile olmamak için’
“Heterojen bir yapıya sahip olan Ermeni Diaspora, 1915 olaylarının ‘soykırım’ olduğu konusunda görüş birliği içindedir. 1915 olaylarının 50. yıldönümü olan 1965 yılında sonra, farklı kültürlere sahip, Ermenice dışında dillerin konuşulduğu toplumlarda yaşayan Ermeniler, yeni nesillerin asimile olmaya başladığını, anavatan Ermenistan ile bağlarının zayıfladığını, Ermeni kimlik bilincinin gerilediğini görmektedirler. Bu nedenle ‘Ermeni soykırımı’ iddialarının uluslararası arenaya taşındığı görülmektedir. Soykırım iddiaları, tazminat ve toprak talepleri, Türkiye karşıtlığı, diaspora tarafından Ermenistan dışındaki Ermenileri bir arada tutmanın ve ulusal kimliği korumanın bir yolu olarak kullanılmaktadır.”
Raporda, Ermeni diasporasının dünyanın en güçlü ve etkili diasporalarından biri haline geldiği, Yahudi diasporasından sonra ikinci büyük lobi faaliyeti niteliği kazandığı kaydedildi.
‘Seçilmiş travma’
“Ermeni Meselesi’nde Tarafların İddia ve Tutumları” adlı raporda ise Türk ve Ermeni tarafların iddiaları detaylı şekilde mercek altına alınarak şöyle denildi:
“1. Dünya Savaşı şartlarında Osmanlı Hükümeti 1915 tarihli Tehcir Kanunu’nu çıkararak Ermenileri savaş alanlarının dışına yerleştirme politikası uygulamıştır. Sevk sırasında Türk tarafının itibar ettiği kaynaklara göre 600 binden az, Ermeni tarafının iddiasına göre ise 1.5 milyon Ermeni hayatını kaybetmiştir. Türk tarafı şavaş şartlarında 2.5 milyon Müslüman’ın da hayatını kaybettiğini, yaşanan olayların savaş şartlarından kaynaklananan karşılıklı bir trajedi olduğunu belirtmektedir. 1915 olaylarından kaçan ya da hayatta kalan Ermeniler birçok ülkede diaspora oluşturmuştur. Seçilmiş travma niteliği kazanan soykırım iddiası, Ermeni kimlik inşasında merkezi rol kazanmıştır. Türk kimliğinde soykırım kelimesini kabul etmek, Ermeni kimliğinde ise soykırım kelimesini reddetmek kabul edilemez bir hal almıştır.”
Diasporanın amacı
Raporda, diaspora faaliyetlerinin birçok mecrada “Dört T Planı” olarak yorumlandığına dikkat çekildi. Raporda, “Dört T Planı” için; “Bu plan çerçevesinde tehcir hadisesini soykırım olarak adlandıran Ermeniler, ilk önce bu iddialarının dünyaya ‘tanıtılmasını’, ikincisi Türkiye tarafından ‘tanınmasını’, üçüncüsü Türkiye’den ‘tazminat’ alınmasını ve dördüncüsü Batı Ermenistan olarak adlandırılan ‘toprak’ parçasının Türkiye’den koparılmasını amaçlamaktadır” ifadeleri kullanıldı.