29.07.2018 - 01:30 | Son Güncellenme:
MEHMET SOYSAL - VERDA ÖZER / JOHANNESBURG
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İzmir’de ev hapsinde olan ABD’li rahip Andrew Craig Brunson’ın hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapılmadığını açıkladı. Erdoğan, “ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’ı hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, altı senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız” dedi.
ABD Başkanı Donald Trump’ın mesajı ve ardından gelen açıklamaları “Bence bunların hepsi psikolojik savaş” diye değerlendiren Erdoğan, “Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş, F-35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. ‘Vermezseniz, uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz’ dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır” diye konuştu.
‘Yerimizi alırız’
Erdoğan, Güney Afrika’daki BRICS liderler zirvesini Johannesburg’da beraberindeki gazetecilere değerlendirdi. Gündeme ilişkin sorulara da yanıt veren Erdoğan, şunları kaydetti:
- BRICST OLABİLİR DEDİK OLUMLU BAKIYORLAR: BRICS, malumunuz Brezilya, Rusya, Hindistan, Güney Afrika’nın üyesi olduğu bir işbirliği platformu. Biz de kendilerine eğer buraya bizi de dahil ederseniz yeni bir isim size bulmuş oluruz dedik. O da BRICST olur dedik. Olumlu bakıyorlar. Özellikle Çin; “Ben genişlemeden yanayım” diyor. Diğer ülkeleri de buraya katma gibi bir düşüncelerinin olduğunu gördüm. Kapalı değiller. Temenni ederiz böyle bir adım da atılırsa Türkiye olarak biz de burada yerimizi almış oluruz. G20’de beraberiz. Bizim buraya davet edilişimiz İslam İşbirliği Dönem Başkanı sıfatıyla oldu. Türkiye’nin BRICS bünyesinde aslında ben de gerçekten önemli fırsatları yakalayabileceğine inanıyorum. Bu tür dünyadaki oluşumlardan kaçmamızın doğru olmayacağına inanıyorum.
Bu tür oluşumlar içerisinde yer almak sizin dünyada bir defa her türlü oluşuma yapılacak atılımlara ortak olmanız anlamına gelir ki bunlar da size zarar değil fayda sağlar. Afrika’daki kurumsal mevcudiyetimiz giderek güçleniyor. Kıtadaki büyükelçilik sayımız geldiğimizde 12 idi. Şimdi ise 41 oldu. Hedefimiz bu sayıyı 50’ye çıkarmak. Bunun gayreti içerisindeyiz.
‘Verimli bir görüşme’
- ÇİN’LE İŞ BİRLİĞİ: Zirve çerçevesinde önemli görüşmeler yaptık. Çin Devlet Başkanı Şi ile kapsamlı görüşmemiz oldu. Şu anda Çin ile üzerinde ısrarla durduğumuz konulardan biri nükleer enerji. Başbakanlığım döneminden itibaren yaptığımız görüşmelerde Kars-Edirne projesi üzerinde çok durduk. Yüksek düzeyli adımlarda da önemli mesafeler kat ettik. Bunlar yüksek hızlı tren noktasında bunlar tabii demir yollarına karşı bayağı duyarlılar. Türkiye’deki altyapı, üst yapı buna benzer yatırımlara karşı ilgileri var. Enerjide ne gibi şeyler yapabiliriz, nükleerin dışında, bunları konuşma imkânımız oldu. Kuşak Yol Projesi kapsamında Çin ile iş birliğimizi güçlendiriyoruz. Kars-Edirne zaten Kuşak Yol kapsamına giren bir bölüm. Kanal İstanbul konusunu da ayrıca görüşme imkânımız oldu. Sayın Şi, Türk malının Çin pazarına girmesinin teşvik ettiklerini özellikle ifade etti. Sayın Şi’yi ülkemize tekrar davet ettim. Kendisi olumlu cevap verdi. Ayrıca Sayın Putin’le de kapsamlı ve verimli bir görüşme yaptık. (Çin’den 3.6 milyar dolar finans imkanın sorulması üzerine) Nükleer enerjide Rusya ile bir adım attık. O şu anda yürüyor. 20-22 milyar dolarlık bir yatırım. Ciddi yatırım. İkincisini Japonlarla imzaladık, üçüncü ayak olarak Fransızlar da var. Fakat orada nedense zayıf bir durum var. Üçüncü nükleer santralı Çinlilerle yapalım istedik. 3.6 milyar dolar ayrı bir imkan. Çin, üçüncü nükleere olumlu yaklaşıyor. İnşallah ona da başlayacağız. İyi bir yere de geldik. Mesafe aldıktan sonra dördüncüye de onlarla başlamamız söz konusu.
‘Elektronik para’
- MİLLİ PARAYA OLUMSUZ YAKLAŞAN YOK: Bu seyahatimde en çok üzerinde durduğum konu, milli ve yerli para konusu olmuştur. Yani her görüştüğüm ülke ile bunun üzerinde durdum. Gerek Sayın Çin Devlet Başkanı’yla, Sayın Putin’le aynı şekilde zaten daha önce bu konularda mutabıktık. Merkez Bankalarımız, Hazine ve Maliye bu konulara daha da yoğunlaşıyor. İnşallah bunun adımlarını atacağız. Aynı şekilde Güney Afrika başkanıyla da bu konuda adeta mutabık kaldık diyebilirim. Ve diğer ülkelere de bu konuyu açtığımızda olumsuz yaklaşan yok.
Hindistan Başbakanı ile yaptığım görüşmede o da çok olumlu baktı. Hatta biliyorsunuz Rusya ile elektronik para noktasında da bazı düşüncelerimiz var. Aynı şeyi Hindistan da düşünüyor. Yani oralardan turistler diyelim Türkiye’ye geldiği zaman, ortak parayı kullanmak suretiyle buralarda harcama yapabilecekler. Bu sene zannediyorum ki Rusya’dan gelen turist sayısı 6 milyonu bulacak. Hindistan’dan da gelen turist sayısında ciddi bir artış var. Aynı şekilde Çin’den. Tabii bizim vatandaşlarımızın oralara gidişiyle çok daha hareketlenecektir. Ve bunları ben ülkelerimiz arasında bizim için hayati buluyorum. Çünkü hep karşı taraftan olmaz.
‘Öncelikli konular’
- AKKUYU HIZLI GİDİYOR: Akkuyu Nükleer Santral projesi, planlanandan da hızlı gidiyor. Bir yandan gençlerimiz, eğitimlerini alıyor yetişiyorlar, bu da tabii ki bizim için çok büyük önem arz ediyor. Aklımda kalan kadarıyla 300’e varan gencimizi yetiştirmiş durumdayız. Daha fazla gencimiz inşallah yetişecek. Önümüzdeki hafta Soçi’de teknik düzeyde toplantı yapılacak, bu da Suriye ile alakalı çatışmaların durdurulması, anayasa komisyonunun çalışmalarının başlaması, seçimlerin yapılması ve siyasi geçiş sürecinin hayata geçirilmesi, öncelikli konularımızın arasında yer alıyor.
- İDLİB’E SALDIRIYI KABUL ETMEYİZ: Bildiğiniz gibi İdlib’de 12 askeri gözlem noktasını kurduk. Şu anda oralarda askerimiz bulunuyor. İdlib’e yönelik herhangi bir rejim saldırısını kabul etmemiz elbette mümkün değil. Bu konuyu Sayın Putin ile görüştüm. Bu konuda zaten mutabıkız. Dara konusu sıkıntılı bir konu. Putin’le onu da görüştük. Bu arada Kuzey’e doğru özellikle oradan çıkacak herhangi bir Arap dostlarımızın kardeşlerimizin aynen Halep’te yaşadıkları gibi böyle bir şeyi yaşarlarsa bu da tabii bizim için ciddi bir sıkıntı olacaktır. Burada Tel Rifat olayı var. O ayrı bir sıkıntı. Bunların aşılmasını, bu konuları da görüşme imkânımız oldu. Kudüs ve Ortadoğu barış sürecini de ele aldık. İsrail hükümetinin son dönemdeki tavrının barış sürecine katkı sunmadığını Filistin tarafını yokluğa mahkûm etme amacı güttüğünü kendilerine ifade ettik.
‘Trump’ın sorunu’
- FETÖ BELGELERİNİ TAKDİM ETTİK: Güney Afrika’daki FETÖ ile mücadele konusunu sayın Ramaphosa ile açık ve net olarak ele aldık. Kendisine elimizdeki bazı bilgi ve belgeleri takdim ettik. Bu konuda istihbarat birimlerimiz yakın çalışma içerisinde olacaklar. Türk firmalarının Güney Afrika ve Afrika pazarında saygın bir yer edinmesine önem veriyorum. Şu hususun altını çizmekte özellikle fayda görüyorum. Türkiye’nin dünya siyasetindeki ilkeli duruşu, insani yardımlar konusunda bugüne kadar ortaya koyduğumuz tavır ve “Dünya 5’ten Büyüktür” sloganı ve küresel adalet talebi Afrika kıtasında yakından takip ediliyor ve takdirle karşılanıyor.
- ABD İLE PAZARLIK OLMADI: (ABD Başkanı Trump’un rahip Brunson mesajı ve tavır değişikliğinin sorulması üzerine) Bahsettiğiniz tavır değişikliğini tespit, takdir edersiniz ki benim sorunum değil. Tavır değişikliği, benim değil, Trump’un sorunudur. Yani bu konuda ben farklı bir şey söyleyemem. Yani oturup konuşacağız, şudur, budur. Söylenmeyen şeylerin söylenmiş gibi ortaya konulmasını elbette doğru bulmayız. Bunların en yakın şahidi Dışişleri Bakanımızdır. O biliyor. Aynı şekilde İbrahim Kalın’ın da özel temsilcim olarak, onun özel temsilcisiyle neler görüştükleri de belli. Her halukarda Brüksel’den sonraki olay, pazarlık neticesinde ortaya çıkmış değil. Öyle bir şey yok.
- GERİ ADIM ATTIRAMAZSINIZ: Dışişleri Bakanımız aracılığıyla, Ebru Hanım’ın (Ebru Özkan) İsrail’den çıkışına yardımcı olunması iletilmiştir. Ancak Ebru cezaevinde değildi zaten. Serbest bırakılmış, ama pasaportuna el konulmuştu; biz de Ebru’ya, “Sen büyükelçiliğe geç, orada kal, oradan ayrılma” demiştik. Ebru kızımızın İsrail dışına çıkmasına müsaade etmiyorlardı. Biz ABD’lilere, serbest bırakılmış ve de hiçbir günahı olmayan Ebru kızımızın pasaportunun verilerek İsrail’den Türkiye’ye dönüşüne yardımcı olabileceklerini söyledik. Ama onlara “Bunun karşılığında biz de size Brunson’u vereceğiz” demedik; böyle bir şey konuşmadık, aramızda bu tür bir pazarlık olmadı.
Bununla beraber, kendisi sağ olsun, Ebru konusunda Netanyahu’yu aramış. Nitekim Netanyahu’nun, “Bana Trump telefon etti, biz de bıraktık” gibi bir açıklaması oldu. Ama tekrar söylüyorum: İddia edildiği tarzda bir pazarlık olmamıştır. ABD ile ele aldığımız muhtelif adli konular var. FETÖ’nün elebaşının iadesi, Halkbank, Hakan Atilla’yı da konuşuyoruz. Brunson da konuşuluyor. Şunu herkesin bilmesini isterim. Biz Brunson’u hiçbir zaman bir pazarlık konusu yapmadık. Her ülkenin yargısı var. ABD’de olduğu gibi Türkiye’de de yargı var. Türkiye’deki yargı, Brunson hakkında, hastalığını göz önüne alarak, iyi niyetle ev hapsi yönünde karar vermiş. Yargı kararına saygı duymak yerine, konuyu Türkiye’ye yaptırım meselesi haline getiriyorlar. Geldikleri noktada, 6 senatör Dışişleri Komisyonu’na Türkiye’ye yaptırım öngören bir teklifte bulunuyorlar. Yaptırımlarla Türkiye’ye geri adım attıramazsınız.
‘İstiklal mücadelemiz’
- BUNLAR PSİKOLOJİK SAVAŞ: Neymiş, işte, kredi kuruluşlarının Türkiye’ye kredi vermesinin önünü kapatacaklarmış. Yahu Türkiye bu günlere nerelerden geldi? O kredi kuruluşlarıyla mı geldik biz buralara? Biz istiklal ve istikbal mücadelemizi geçmişte nasıl verdiysek, bundan sonra da bu mücadeleyi aynı şekilde vermeye devam ederiz. Şunu da bilmeleri lazım: Biz göbeğimizden Amerika’ya bağlı değiliz. Biz halkımızla milletimizle bugüne kadar nasıl el ele dayanışma içinde olduysak aynı şekilde yolumuza devam ederiz. ABD, bu tavrı değiştirmez ise Türkiye gibi güçlü ve samimi bir ortağı kaybedeceğini de unutmamalı. (ABD Savunma Bakanlığı’nın “askeri alanda bir sıkıntı olmaz” açıklamaları anımsatılarak, “Bu kafa karışıklığının yönetimdeki uyumsuzluk mu yoksa bir taktik mi?” sorusu üzerine) Bence bunların hepsi psikolojik savaş. Biz düşen, doğruluğu esas alarak, sabırla yolumuza devam etmektir.
‘Mani bir hal yok’
- BAKANLARI MYK’YA DA ÇAĞIRIRIZ: Partinin genel merkez yönetiminde şu andaki bakan arkadaşlarımızdan görevlendirme yapacak değiliz. Böyle bir şey yok. Yasama, yürütme arasındaki ilişkiler konusunda da şu anda bizim MYK’da yasama organının içinde olan arkadaşlarımız var. Diyelim ki, Mehdi Eker bey şu anda parlamentoda. Ama benim dış ilişkilerden sorumlu genel başkan yardımcım. İlişkileri bu vesile ile buradan oraya taşıma imkanımız var. Aynı zamanda bakanlarımıza ulaştırılması gereken bir konu olduğu zaman da bu genel başkan yardımcılarımız vasıtasıyla oraya ulaştırılması mümkün. İstediğimiz an bakan arkadaşlarımızı MKYK’ya da MYK’ya da çağırırız. Orada bilgilendirmeyi rahatlıkla yapabilirler. Buna mani bir hal yok. Bu şekilde çalışmaları sürdüreceğiz. Bazıları, “Salı grup toplantısında siz konuşacaksınız, oraya bakanların gelmesi doğru olur mu, olmaz mı?” dediler. Allah Allah. Niye doğru olmasın? Bütün vatandaşları davet ediyoruz, hepsi oraya geliyor da bakan arkadaşlarımız niye gelmesin? Onlar da gelsin ki o heyecanı hep beraber halkı ile paylaşmış olsun. Nitekim o gün biz Ankara dışında olmayanların hepsini devlet ettik. Hepsi de geldiler. Bazıları için farklı bir heyecan oluşturdu. İnşallah bundan sonraki süreçte de bu daha isabetli bir şekilde yürüyecek.
‘Hesabi olmayacak’
- TECRÜBELİ VE DİNAMİK: (Nasıl bir genel merkez yönetimi olacak? Örneğin gençleştirme) Dinamik bir yapı ile tecrübeyi bir araya getireceğiz. Hakikaten bugüne kadar olan çalışmalarda merkezin kendilerine vermiş olduğu görevlerin hakkını verenler şüphesiz ki buradaki yerini yine alacaktır.
- ADAYIN KARŞILIĞI OLMALI: Önümüzde önemli bir süreç var. Bir mahalli seçime gidiyoruz. Bu mahalli seçimde hakikaten çok çok yoğun bir çalışma gerekiyor. Söylediğim konu çok çok önemli. “Tevazu, tevazu, tevazu.” Hesabi olmayacak, hasbi olacak bir ekip. Eğer hesabi olursa bu, bizi batırır. Ama hasbi olursa o zaman da neticeyi getirir. “Ben, ben, ben” yok. “Biz, biz, biz” var. Kimse ben diye işi götürmeye kalkarsa orada netice alamayız. Bu süreçte bazı dersleri de aldık. Bazı mesajlar iletiliyor. “Şurada şöyle oldu, burada böyle oldu” filan. Eğer bunlardan ders çıkararak tespitleri yapamazsak yazık olur. Hepsinden öte, yerel seçimlerde partinin salt oyu ile iş yürümez. Belediye başkan adaylarının kişilikleri de çok önemlidir. Belediye başkan adayının da bir karşılığının olması gerekir. Belediye başkan adayının bir karşılığı olmazsa sadece partinin oyu ile bu işi götürelim dersek, tecrübeler bize gösteriyor ki yetmez! Çünkü öyle insanlar var ki bakıyorsunuz ciddi bir karşılığı var. O, aşıp geçiyor.
‘Güney Afrika’ya yığınak yapmış’
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “FETÖ’nün Güney Afrika’da hala güçlü olduğuna dair kanaat var. Görüşmelerinizde somutlaşan konular oldu mu?” sorumuz üzerine her şeyi konuştuklarını vurgulayarak şunları söyledi: “Konuşmanın ötesinde onların Milli Eğitim Bakanları ile bizim Maarif Vakfı’nın ortaklaşa çalışmanın içine girmesini teklif ettik. Güney Afrika, FETÖ’nün Amerika ve Almanya’dan sonra en fazla yığınak yaptığı yerlerden biri. Johannesburg’da ‘külliye’ dedikleri yeri yaptıran, Üsküdar Burhaniye’de oturduğum dönemde komşum ama şahsen tanışmam kendisi ile. Aldıkları himmetler, şunlar bunlar o adamda toplanırdı. Ahlaksız bir adamdı. Edebi yerinde olan birisi değil. Çok ahlaksız bir tipti.
Son zamanlarda gündeme düşen kişi var ya o kişi gibi biri. Ama yaşlı. Oğlu var. O da onun gibi. Aynen karakter olarak öyle. Ahlaki yönden zaafları olan bir tip. Bunları da kendilerine anlattık. ‘Bunların bu tür özellikleri de var. Burda dikkatli olmakta fayda var.
Bunlar Türkiye’den gelip burada sizin rejiminize adam yetiştirmiyor. Ne yapıyor? Sizin onlara teslim ettiğiniz çocukları, gençleri alıyor, onları kendileri istedikleri gibi yetiştirip ondan sonra da sistemin içine sokup, sistemin içinde burayı ele geçirme operasyonlarını yapıyorlar. Yaptıkları iş bu. Biz, geç fark ettik, bedelini ağır ödedik. Aynı yanlışa siz de düşerseniz siz de bunun bedelini sonra çok ağır ödersiniz.’ Güney Afrika Cumhurbaşkanı Ramaphosa bu konuda Zuma’dan daha duyarlı. Zuma’ya bunları bir kaç kez anlattım ama hiçbir netice alamadım. Temenni ederim ki şu andaki başkanla bu konuda inşallah netice alırız.”
‘1.5 MİLYON BİRİKİM VAR’
- PROFESYONEL ASKERLİK TARTIŞMASI: (Bedelli askerlik çıktı. Kalıcı askerlik düzenlemesi nasıl olacak, formül ne olacak?) Arkadaşlarım o konuyu çalışıyor. Onların önümüze getirecekler. Biz hedefi veriyoruz, arkadaşlarımız çalışıyor. Önümüze getirecekler. Ondan sonra nihai kararımızı inşallah vermiş olacağız. Profesyonel askerliğin getirisini götürüsünü iyi düşünmek lazım. Profesyonel askerlik yüzde 100 olmalı mı, olmamalı mı? Bu noktada da ayrı bir tartışma söz konusu. Çünkü o asker ruhu amatör olarak ayrıdır, profesyonel olarak daha başkadır. Şimdi 1.5 milyona yakın birikim konuşuluyor. Bunu bir eritelim. Bunu eğittikten sonra her mevsim bedelli askerlik gelir mi, gelmez mi bu beklentileri ortadan kaldıracak bir sürecin içine girelim istiyoruz.
CHP sorusunu yanıtlamadı
Cumhurbaşkanı Erdoğan CHP’de son dönemde yaşanan kurultay tartışmalarının “diktatör” söylemlerinin sorulması üzerine “Değerli arkadaşlar, gazeteci olarak böyle bir soruyu sormak en tabii hakkınız. Ama böyle bir soruya cevap vermemek de benim en doğal hakkım” dedi.
İstanbul’da 7 Eylül’de 4’lü zirve
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Johannesburg’da gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Suriye ve ABD’nin İran’a yaptırım konusunda şu mesajları verdi:
BİRLİKTE KONUŞACAĞIZ: (Sayın Putin, İdlip konusunda bir mesaj verdi mi? Esed’in oraya saldırı yapmaması konusunda bir güvence verdi mi? Ayrıca Suriyeli muhaliflerin geçiş sürecine katkısı konusunda bir işaret var mı?) Bunları da etraflıca konuştuk. Kendisinden bu konuda da gerekli müdahaleleri istedim. Temenni ederim ki o da bu konuda inşallah gereğini yapacaktır. Burada istihbarat birimlerimiz, Dışışleri ve Savunma bakanlıklarımız, çok daha sık bir araya gelerek süreci inşallah yönetecekler. Bizim de 7 Eylül’de ayrıca Türkiye, Rusya, Almanya ve Fransa olarak İstanbul’da bir zirvemiz olacak. Bölgede neler yapabileceğimizi, hep birlikte oturup konuşacağız, görüşeceğiz. Rusya ile ilişkilerimizi bu dörtlü dışında da tabii ki sürdüreceğiz. Nitekim, Türkiye, Rusya ve İran olarak, üçlü zirveyi Soçi ve Ankara’nın ardından önümüzdeki süreçte Tahran’da gerçekleştireceğiz. Orada da zaten tüm bu konuları ele alma imkanımız olacak. (İkisi ayrı süreçler mi? Tahran ve İstanbul) İstanbul’daki ayrı. İstanbul’daki dörtlü buluşmada, Irak da dahil bölgesel tüm konuları ele alacağız. Tahran farklı. Tahran, Soçi’de Türkiye, Rusya ve İran olarak başlattığımız üçlü zirvenin devamı.
‘Kararlı duracağız’
ABD SİLAHLARINI SATIYORLAR: ABD müttefik olarak ittifakının gereğini maalesef yapmadı. Açık, net. Terör örgütlerine verdiği silahlar ortada şu anda piyasada satılıyor. 5 bin TIR silah var ya terör örgütlerinin elinde geziyor. Onlar için ciddi parasal kaynak da oluşturuyor. Bunlar da ortada. Bunları kendilerine hep anlatıyoruz. Bunlar herhalde bazı şeylerin bizim farkında olmadığımızı zannediyor. Ne olursa olsun, kararlı duracağız. İşte, S-400, S-400, S-400. Ne oldu? Biz, vaz mı geçtik? Yani bize “S-400’ten vazgeçin” diyenler kalkıp da Yunanistan’a, “S-300’ü geri ver veya S-300’ten vazgeç” diyebildiler mi? Demedi. Yunanistan S-300’ü aldı. Biz S-400’ü alma girişiminde bulununca Yunanistan da oraya kulak kabartmaya başladı. Bizim de geleceğe yönelik daha farklı projelerimiz var. Bunun ABD farkındadır, değildir, bilemem. Avrupa ülkeleri farkındadır, değildir, bilemem.
ULUSLARARASI TAHKİME GİDERİZ: Şimdi bizi bir yerden daha tehdit etmeye başladılar. Ne imiş F-35’leri vermeyebilirlermiş. Kendilerine söyledik. “Vermezseniz, uluslararası tahkim diye bir şey var. Uluslararası tahkime gideriz” dedik. İş o noktaya gelirse, onun da alternatifleri vardır. S-400’leri almaya gelince, bize bunları söylüyorsunuz. Halbuki biz, sizden daha önce nice silah istedik, siz bize vermediniz. Silahlı, silahsız İHA istedik, vermediniz. Türkiye’de (Patriot bataryası olarak) sadece İspanyollar kaldı, hepsi çekti gitti. Ama biz iyi niyetimizi koruduk. İncirlik’te iyi niyetimizi koruduk. Ama onlar bizim iyi niyetimize aynı şekilde karşılık vermediler. Bazı şeyler sabır gerektirebilir. Biz sabırla devam ediyoruz. Sabırla devam edeceğiz. Ama artık alternatifsiz bir dünyada yaşamadığımız unutulmamalı.
İRAN BATTI MI? Bunlar İran’a da yaptırım uygulamadılar mı? Ne oldu, battı mı İran? Aynı şeyi Obama da o zamanlar bana söylediğinde, “Kusura bakma biz İran’dan doğalgaz alıyoruz. Ben alamadığım doğalgazı nereden tedarik edeceğim? Kış mevsiminde benim vatandaşım üşüyecek. Bunu nasıl telafi edeceğim?” dedim. Aynısını Trump’a da söyledim. Almanlara bindiriyor; “Oradan doğalgaz alarak Rusya’yı zenginleştiriyorsunuz” diyor. Aynen böyle. Ben dedim ki “Sayın Başkan, kusura bakma. Biz doğalgazımızın yarısını Rusya’dan alıyoruz. Azerbaycan’dan, İran’dan, Irak’tan zaman zaman Cezayir’den doğalgaz alıyoruz. Doğalgazlar gelmediği zaman vatandaşımın ısınmasını nereden temin edeceğim?” Ondan sonra Merkel de açıldı. O da yüzde 38’ini Rusya’dan alıyor. “Ne yapacağım?” dedi. (Şimdi statüko dışı işbirliği kapsamında BRICS’in yanına T’nin gelmesi ile dünya ticareti nasıl etkilenecek?): Görüşmeleri zenginleştirerek, temenni ederiz ki bu konuda olumlu adımlar atalım. Ben neden baştan beri, “Şangay 5’lisi, Şangay 5’lisi” deyip duruyorum. Kendilerine de söylüyorum. Şangay 5’lisinde hayırlısıyla hedefe varırsak olay çok daha farklı gelişir. Biraz sabır.