“Galiba bazı rakiplerimiz gizli gizli bale dersi alıyormuş!”

Pascal Nouma’ya bakılırsa “Burcu Esmersoy’la poz verdiğiniz zaman kötü çıkma şansınız yok.” O yüzden rahat rahat poz veriyor. Esmersoy da stüdyomuzda kırmızı elbisesiyle dolaşıp duruyor. Nouma ile çok iyi anlaşıyor. İkisi de çok pozitif. Uyumları çekim boyunca devam ediyor.
Çekimler sırasında ne dinlediğimize gelince: CD arşivimize göz gezdiren ikili Hande Yener’in son albümünde karar kıldı ve görmüş olduğunuz kareler Yener’in “Bodrum” şarkısı eşliğinde çekildi. Esmersoy, Nouma ve daha pek çok ünlü önümüzdeki haftalar boyunca bol bol dans edecek. Çünkü Acun Ilıcalı’nın hem yapımcılığını hem de moderatörlüğünü üstleneceği yeni yarışma programı “Yok Böyle Dans” -orijinal adıyla “Dancing With The Stars”- 30 Ekim Cumartesi akşamı Show TV’de başlayacak.


BURCU ESMERSOY
“Anjelique’te, Babylon’da ne kadar dans edilebilirse artık...”
-Bugüne kadar hiç özel dans dersi almadım. “Romantik Komedi”deki sahnelerimden sonra insanlar özel ders aldığımı düşündüler ama orada da sadece kendimi müziğe bırakmıştım.
-Normal hayatımda gece dışarı çıktığımda dans ederim ama bu dansın yarışmadakilerle alakası yok tabii. Programda salsa, vals, çaça gibi salon dansları yapıyoruz. Ben normalde Anjelique ya da Babylon’da artık ne kadar dans edilebilirse o kadar ediyorum.
-Çaça ve salsa gibi Latin danslarına yatkınım. Onları çok eğlenceli buluyorum. Yani “Sınavda hangi bölümden soru gelse çakmazsın?” derseniz cevabım bu iki dans türü olur.
-Sanırım bu yarışmaya karar verdiği zaman Acun’un ilk aklına gelen isimlerden biriydim.
Ben de projenin Acun’a ait olduğunu duyunca
hiç düşünmeden kabul kabul ettim zaten.
“Yok Böyle Dans”ın sosyal sorumluluk projesi olması, kazanılacak ödülün duyma engelli çocuklara okul yapımında kullanılacak olması benim için çok önemli.
-“Yok Böyle Dans”ın çok ciddi bir hazırlık süreci var. Günde beş saate yakın antrenman yapıyorum. Duyduğuma göre diğer yarışmacılar arasında gizli gizli bale ve sahne duruşu dersleri alanlar varmış. Ben gerek görmedim.
-Partnerim Jake süper bir dansçı. Güney Afrikalı, çok tatlı biri. Biraz fazla mükemmelliyetçi. Antrenmanlarda ondan çok şey öğreniyorum. Uyumlu bir ikili olduğumuzu düşünüyorum.


PASCAL NOUMA
“Kanser tedavim sırasında da dans etmeyi sürdürdüm”
-Dans etmeyi severim ama bu şekilde dans hiç etmemiştim. Çaça, salsa gibi türleri yarışma ile öğrendim. Gece hayatını yani kulüplerdeki kalabalığı ve müziği çok seviyorum. Oralarda da içimden geldiği gibi davranıyorum yani dans ediyorum.
-Yarışmanın hazırlık süreci çok ciddi. Bir haftadır günde bir saat çok ağır dans antrenmanı yapıyorum. Diğer yarışmacılar benden daha fazla antrenman yapıyorlar sanırım ama ben de kolay kolay pes eden biri değilim.
-Acun benim çok yakın arkadaşım. Her yeni projesinde beni bir şekilde dahil etmek istiyor. Bu program bir hayır programı. Kazanan kişi 250 bin TL’lik ödülün hepsini işitme engelliler için yapılacak okula bağışlayacak. İşin bu kısmı da beni fazlasıyla ilgilendiriyor. Ben çocukken kimse bana elini uzatmamıştı, ben şimdi çocuklara elimi uzatıyorum. Çünkü bence hayatın kendini ve etrafındakileri iyi hissettirmekten başka bir amacı yok.
-2003’te kanser oldum. Şimdi bunu yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum çünkü Tanrı beni sınadı,
ne kadar güçlü olduğumu kendi kendime ispatlama
şansı verdi. Bir gün bile hasta olduğuma inanmadım. Tedavi sırasında da normal hayatıma devam ettim içtim, gezdim tozdum, dans ettim.
-Dans antrenmanı futbol idmanlarına benziyor, esasını istersen daha bile zor diyebilirim. Uzun zamandır ağrımayan kaslarımın ağrıdığını, çalıştığını fark ediyorum. Bir de ben sanılanın aksine spor yapan bir tip de değilim. En son “Devler Ligi” programı için idman yapmıştım. Şimdi dans çıktı. “Formunu nasıl koruyorsun?” dersen de cevabım “DNA konusunda şanslıyım” olur. Sigara, alkol tüketirim ve spor yapmam ama kilo almam.
-Antrenörüm ve partnerim Valeria çok güzel ve tatlı biri. Ben de iyi bir öğrenci olmaya çalışıyorum ama hiç esnek değilim, hatta kütük gibiyim. Bu yüzden bazen Valeria’nın sabrını zorlasam da iyi bir ekip olduğumuzu düşünüyorum.


“Dans sahada olmaya hiç benzemiyor. Biraz korkuyorum”
Pascal Nouma: “Bu yarışma beni çok heyecanlandırıyor. Hiç bilmediğim bir konuda insanların önüne çıkıp kendimi ispat etmem gerekecek. Sahada olmaya benzemiyor. Biraz korkuyorum.”

“Türkiye’de her köşe başında oturup çay içebileceğim bir sürü dostum var sanki”
Türkiye’de insanlar sizi çok seviyor. Siz de her seferinde “Türklere bayılıyorum” diyorsunuz. Nedir bu özel bağın nedeni?
Kendimi dünyanın hiçbir yerinde burada olduğu kadar özel hissetmedim. Anavatanım Fransa’da bile bu kadar rahat değilim. Sizler çok sıcakkanlı, samimi ve güler yüzlü insanlarsınız. Fransa’da yolda yürürken gülümseyen yüzlerle karşılaşmıyorum ama burada her köşe başında oturup çay içebileceğim bir sürü dostum var sanki. Hep burada yaşamışım gibi hissediyorum. Bence insanlar beni içimin dışımın bir olmasından ötürü seviyorlar. Yani her dakika gülümseyen, kameralara poz veren bir adam değilim. Sinirli olduğum zamanlar da var, moralimin bozuk olduğu da. Bu anları insanlarla paylaşmaktan çekinmiyorum...

Sahada sergilediğiniz agresif tavrın üzerinize yapıştığını düşünüyor musunuz? “Pascal’ı çok seviyoruz ama Pascal delidir, sinirlidir” diyorlar.
Sahaya çıktığımda agresifleşiyorum, bu yaptığım işi fazla ciddiye almamdan ve hırslı olmamdan ileri geliyor. Hataya tahammülüm yok. Günlük hayatımda da agresif olduğum anlar oluyor tabii. Bu hallerim bazen paparazzilere de yansıdı. Bahsettiğiniz imaj oradan kalma sanırım ama paparazzilerle de özel bir ilişkim var. Mesela Beşiktaş beni gönderdiğinde havaalanında yanıma gelip “Pascal abi, şimdi sen gidince biz işsiz kalacağız. Artık hangi sporcuyu takip edeceğiz? Kimi çekeceğiz? Gitme” dediler.

Beşiktaş sizi attığınız gole sevinirken elinizi şortunuzun içine soktuğunuz için yollamıştı. O güne dönsek yine o hareketi yapar mısınız?
O hareketin çok abartıldığını düşünüyorum. Avrupa’da futbolcular birbirlerini dudaklarından öpüyor ve takımları hiçbir şey demiyor. Bence esas
bu yasaklanmalı. O güne geri dönersek de tabii ki o hareketi yapmazdım, Beşiktaş’a duyduğum aşk o kadar büyük ki beni ondan uzaklaştıracak bir şeyi göze almam. Beşiktaş’a kızgın olduğum sanılmasın. O benim annem ben onun çocuğuyum. Ne yaparsa yapsın kızamam, küsemem. Beni yolladıkları zaman da annesinden
zorla ayrılan bir çocuk gibi hissetmiştim. Türkiye’ye geri geldiğimde anneme kavuştum. Her zaman Beşiktaşlı olacağım.

Bu yarışmadan sonraki planlarınız neler? Türkiye’de ne kadar kalacaksınız?
Sonsuza dek! Şaka yapmıyorum. Burada kalmak ve Türk vatandaşı olmak istiyorum. Hattta ismimi de değiştireceğim, Yıldız ismini almayı düşünüyorum. Ne dersin?


Programın diğer yarışmacıları
Güneri Cıvaoğlu, Nilgün Belgün, Azra Akın,
Bedük, Metin Arolat, Burcu Güneş, Bora Kozanoğlu, Eda Taşpınar, Derya Büyükuncu, Sibel Arna, Defne Joy Foster ve Ragga Oktay