11.10.2024 - 02:10 | Son Güncellenme:
Şükrü Andaç
Şükrü Andaç- Eylül ayının 22’si haftası New York; Birleşmiş Milletler (BM) öncülüğünde dünya ülke liderleri ve ekonomi çevrelerinin görüşmeleri ve etkinliklerine ev sahipliği yaptı. Konu başlığı çoktu, küresel sorunlar ele alındı, çözüm için öneriler sıralandı; birlikte hareket edilmesi adına bir dizi sözler verildi. Bu yılki toplantılar da geçtiğimiz senelerde olduğu gibi, gayet saygılı bir şekilde “yaşandı ve bitti.”
New York’a gidenler arasında ben de vardım. Yolculuk sırasında, uçakta bir paylaşım dikkatimi çekti. Sabancı Holding’in CEO’su Cenk Alper’in LinkedIn hesabından yapılan bir paylaşım... Şöyle ki; “Amerika New York uçağında Dünya Liderleri ile beraber dünyayı kurtarmaya gidiyorum. Dostoyevski’nin Aforizmaları’nda okuduğum şu söz beni çok düşündürdü:
‘Herkes dünyayı değiştirmek istiyor ama kimsenin kendini değiştirmeyi düşündüğü yok.’ Özellikle gelişmiş ülkelerin iklim krizi konusundaki iki yüzlülüğünü ne güzel anlatıyor değil mi? Konforumuzdan, tüketim alışkanlıklarımızdan, attığımız binlerce bombadan vazgeçmedikçe nasıl düzelteceğiz bu işi. Sonra da hepimiz çocuklarımıza daha iyi bir gelecek bırakacağız deyip duralım.”
Dilerseniz biz durmayalım, Türkiye’nin en büyük holdinglerinin en tepesinde yer alan Cenk Alper’in paylaşımına gelen ilgi çekici yorumlarla devam edelim...
* Dostoyeski’nin aforizmaları arasında yazan “Kendini aldatmayı en iyi beceren insan en mutlu insandır” sözü sanırım şu an gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler dahil hepimizin bir akıl tutulması içinde yolculuğuna etrafında sanki hiç kötü bir şey olmuyormuş gibi devam etme çabasını çok güzel anlatıyor. (Evren Albaş)
* Rumi’nin dediği gibi; “Dün zekiydim dünyayı değiştirmek istedim. Bugün akıllıyım kendimi değiştiriyorum.” (Sezen Gürdağ)
* Umarım verimli bir toplantı olur Cenk Bey, iyi yolculuklar. Bu arada, uzun uçuşlar gerektiren yüzyüze toplantıların gerçekten gerekli olup olmadığını da gündemde tutma zamanı geldi sanırım. Bir kişinin İstanbul - New York uçuşunda tek yön için 1.2 ton karbon salınımı yarattığını dile getirecek ve alternatiflerin konuşulduğu ortamlar oluşmaya başladı. Lütfen bu görüşümün eleştiri değil, konuyu geniş etki alanınızda gündemde tutma amaçlı olduğunu hatırlatmama izin veriniz. (Sinan Tandoğan)
* Yapılması gerekene odaklanıncaya kadar umut yok. Herkes kötü bir tiyatroda rolünü oynuyor. Üstelik dünyayı güzellik değil, mühendislik kurtaracak. (Mete Emin Bülbül)
* Konu ile ilgili Dani Rodrik’in bir makalesi var. Özet olarak şu 3 problemin hepsini çözmek mümkün değil, çünkü birbirleriyle zıt etkileri var. 2 tanesini seçip birini feda etmek gerekiyor: 1- İklim Değişikliği, 2- Küresel Fakirlik 3- Gelişmiş Ülkelerde Orta Sınıfın Çöküşü. (Barış Öztürk)
* Seküler yaşamın içinde “çocuklara güzel bir dünya bırakma” gayesi asla mümkün olmayacaktır. Her birey kendi yaşamının güzel olması için çabalar. Neyi ne kadar tükettiğinin sonucunu düşünmek istemez. Bir kere doğdum ve öleceğim düşüncesi ruhunun en temiz duygularını bastırmaya çalışır. Dostoyevski’nin dediği gibi “kendimizi değiştirmeden yaşamın değişimi asla olmayacaktır.” (Kadir Çobanoğlu)
* Bence soru ‘hayattan ne beklediğimiz’ oldukça dünyaya her geçen gün zarar vermeye devam ederiz. Hayatın bizden ne beklediği, diğer canlıların da eşit yaşamaya hakkı olduğu, çevreye saygı duyulması “Dünya Temel Yasası” olmalı. (Mustafa Tekin)
New York’ta bir araya gelen hemen herkesin, bir haftanın sonundaki veda cümlesi ile noktayı koyalım: “Seneye görüşmek üzere.”