Saddam Hüseyin
Irak'ın beşinci cumhurbaşkanı (1979-2003).Arap milliyetçiliği ile Arap sosyalizminin bir karışımı olan Baasçılığı benimsemiş olan Baas Partisi'nin ve daha sonra Baas Partisi Irak Kolu'nun önde gelen bir üyesi olarak bu partiyi iktidara taşıyan 1968 darbesinde anahtar rol oynamıştır.Saddam Hüseyin 1979'da resmen Irak'ın devlet başkanı olmasına rağmen aslında bu tarihten çok daha önce ülkenin gerçek iktidar sahibi olmuştu. Sağlığı iyi durumda olmayan Cumhurbaşkanı Ahmed Hasan el Bekir'in yardımcısı olarak, Baas hükümetini yıkabileceğini düşünen ülke içindeki pek çok güç odağına karşı doğrudan kendisi tarafından yönetilen güvenlik güçleri oluşturdu. 1970'lerin başlarında petrol ve diğer endüstrileri millileştirdi. 1970'li yıllar boyunca petrol gelirleriyle Irak hızlı bir ekonomik büyüme yaşarken Saddam Hüseyin de devlet aygıtı üzerindeki otoritesini giderek sağlamlaştırdı. Bu dönemde Irak nüfusunun yalnızca beşte birini oluşturmalarına rağmen Sünniler pek çok kilit yönetim kademesine getirildi.Hükümeti devirmeye çalışan veya bağımsızlık çabasına girişen Şiiler ve Kürtlere karşı pek çok kez sindirme girişiminde bulundu. Ülkesini adeta bir kışla devletine çeviren Saddam Hüseyin, İran-Irak ve Körfez savaşlarından sonra iktidarını korumayı başardı. İsrail'e karşı olan tutumuyla belirli bir saygınlık kazanmış olmakla birlikte, özellikle Batı dünyasında genel olarak zalim bir diktatör olarak tanımlandı.2003 yılında ABD Başkanı George W. Bush ve Britanya Başbakanı Tony Blair'in, kitle imha silahlarına sahip olma ve El Kaide ile ilişkileri olduğuna dair suçlamalarının hedefi olan Saddam Hüseyin'i iktidardan indirmek için ABD ve Britanya öncülüğündeki koalisyon güçleri Irak'ı işgal etti. Harekatın başlamasından üç hafta sonra, 9 Nisan 2003 tarihinde başkent Bağdat'ın koalisyon güçlerinin eline geçmesiyle Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi, kısa süre sonra da Baas Partisi yasaklandı. Yaklaşık sekiz ay sonra yakalanan Hüseyin daha sonra yargılandı. 5 Kasım 2006'da, 1982'de Duceyl'de 148 Iraklı Şiinin öldürülmesinden sorumlu tutularak idam cezasına mahkum edildi. 30 Aralık 2006'da asılarak idam edildi. Yaşamı Çocukluk yıllarıGerçek doğum tarihi kaydedilmemiştir ve 1935 ile 1939 arasında olduğuna inanılmaktadır. Bazı kaynaklarda 5 Temmuz 1937 olarak görülür. Tikrit kentine 13 kilometre uzaklıktaki El Avja köyünde çobanlıkla geçinen bir ailenin çocuğu olarak doğmuştur. El Hatap aşiretine mensup fakir bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Saddam Hüseyin'in babası o daha dünyaya gelmeden öldü. Gençlik yılları 1957'de Baas Partisi'ne girdi. 1959 yılında Baasçıların Irak başbakanı Abdülkerim Kasım'a karşı düzenlediği başarısız suikast girişimine katıldı; yaralanınca Suriye'ye, oradan da Mısır'a kaçtı. Sürgünde olduğu dönemde Kahire Üniversitesi'nde başladığı hukuk öğrenimini (1962-63), Baasçıların iktidarı ele geçirdiği 1963'te Bağdat'ta sürdürdü.1963 yılında, yanında büyüdüğü amcasının kızı Sacide Talfah ile evlendi, bu evliliğinden Rana, Raghad ve Hala isimli üç kızı ve Uday ve Kusay adında iki oğlu oldu. Daha sonra iki kez daha evlenen Saddam Hüseyin'in Ali isminde bir oğlu daha vardır.Ülkesine döndüğü yıl mareşal Abdüsselam Arif'in Baasçılara karşı düzenlediği darbe sırasında tutuklandı ve birkaç yılını hapishanede geçirdi. 1967 yılında hapisten kaçarak kısa sürede Baas Partisi'nin liderlerinden biri oldu; Baas Partisi genel sekreter yardımcılığına seçildi.Laikliği, Arap milliyetçiliğini, ekonomik modernizasyonu ve Arap sosyalizmini benimseyen Baas Partisi'nin ileri gelen bir üyesi olarak, partisini iktidara getiren 1968'deki darbede önemli bir rol oynamıştır. Kasım 1969'da Devrim Komuta Konseyi başkan yardımcılığına getirildi.Devlet başkanı Ahmed Hasan el-Bekr'e en yakın kişi olarak ülke yönetiminde büyük ağırlık kazandı. 1972'de Iraq Petroleum Company'nin millileştirilmesiyle ilgili çalışmaları yürüttü. Parti içindeki gücüne dayanarak 1976'da el-Bekr'in kalp krizi geçirmesinden sonra onun birçok yetkisini kullanmaya başladı. 16 Temmuz 1979'da, Bekr'in istifası üzerine onun yerine geçti.İktidar yıllarıDevlet başkanlığının yanı sıra Devrim Komuta Konseyi başkanlığı, başbakanlık ve Baas genel sekreterliği görevlerini de üstlendi. Yaygın bir gizli polis ağı örerek, yönetimine karşı her türlü iç muhalefeti bastırdı; halk arasında yoğun bir propagandayla da adının çevresinde bir efsane oluşturmaya çalıştı. Saddam Hüseyin yönetiminin başlıca hedefleri, Arap dünyasının önderliğini Mısır'ın elinden almak, Basra Körfezi üzerinde egemenlik kurmak ve petrol gelirlerine dayanarak ülkenin yaşam standardını yükseltmekti. İktidar olduğu yıllarda sık sık Asurluların torunu olmakla övünmüştür.İran-Irak Savaşı Saddam Hüseyin, 1979'da İran'da gerçekleşen İslam Devrimi'nin Irak'taki Şii nüfusu etkilemesine tepki gösterdi. İran'ın Huzistan bölgesinde huzursuzluğun artması üzerine İran'dan, Huzistan'daki Araplar'a özerklik verilmesini, 1975'te Cezayir'de yapılan antlaşmanın yeniden gözden geçirilerek Şattülarap su yolu üzerinde Irak'ın haklarının tanınmasını, Arap ülkelerinin iç işlerine karışılmamasını istedi.İran bu istekleri reddedince Saddam Cezayir Anlaşması'nın (1975) artık geçerli olmadığını ileri sürdü. Beş gün sonra Irak güçleri İran havaalanlarını bombalayıp, İran'ın petrol kaynaklarının bulunduğu alanları işgal etti (22 Eylül 1980). Bu işgal, sekiz yıl sürecek ve yıpratıcı bir savaşa dönüşecek olan İran-Irak Savaşı'nın başlangıcı oldu. Savaşın başlaması Hüseyin'i Irak'ın tek önderi durumuna getirdi. İran yöneticileri de onu savaşın tek sorumlusu saydılar ve o iktidardan düşene dek savaşı sürdüreceklerini açıkladılar.Savaşın doğurduğu harcamalar ve Irak'ın petrol ihracının durması, ekonomik kalkınma programlarını büyük ölçüde aksattı. Hüseyin iki kez (ağustos 1986 ve ocak 1987) barış çağrısında bulundu ve iki tarafın da bütün dünyaca kabul edilen eski sınırlarına çekilmesini önerdi. İki tarafın da kesin bir üstünlük elde edemediği savaş Temmuz 1988'de karşılıklı ateşkesin kabul edilmesine değin sürdü. Savaşın sonuna gelindiğinde Irak'ın sırtında büyük bir dış borç yükünün birikmiş olmasına karşın Hüseyin silahlanmayı sürdürdü.İran-Irak Savaşı'nın son yılında, 16 Mart 1988'de tarihe Halepçe Katliamı olarak geçen Kürtlere karşı kimyasal silah kullanımına izin vermiştir.Körfez Savaşı Saddam Hüseyin, İran-Irak savaşının sona ermesinden 2 yıl sonra, 2 Ağustos 1990'da, Irak ordusunun sürpriz bir saldırıyla komşusu Kuveyt'i işgal etmesiyle birlikte tekrar dünya gündemine gelmeyi başardı. Hüseyin'in amacı, Irak ekonomisine canlılık kazandırabilmek için Kuveyt'in çok büyük boyutlardaki petrol gelirlerinden yararlanmaktı. Ama Kuveyt'in işgali karşısında kısa sürede Irak'a karşı dünya ölçeğinde ticari ambargo uygulanmaya başladı. Hüseyin, Birleşmiş Milletler'in işgali kınayarak Irak'a karşı askeri güç kullanılmasına izin veren kararlarına ve Suudi Arabistan'da ABD önderliğinde büyük bir askeri güç yığılmasına karşın, Kuveyt'ten birliklerini çekmesi yönündeki çağrıları görmezlikten geldi. 16 Ocak 1991'de başlayan ve altı hafta süren bir savaşın sonunda, ABD önderliğindeki askeri ittifak güçleri, Irak ordusunu Kuveyt'ten çıkardı (28 Şubat 1991).Bu ezici yenilginin ardından Irak'ta hem Şiiler, hem Kürtler Hüseyin yönetime karşı başkaldırdı; ama Hüseyin bu ayaklanmaları bastırarak iktidarını korumayı başardı. Buna rağmen Irak'ın petrol ihracının kısıtlanması ülkeyi iktisadi olarak çok zor duruma soktu.Savaştan sonra Irak-ABD ilişkilerindeki yüksek tansiyon devam etti. ABD uçakları, Haziran 1993'te Irak'ın Körfez Savaşı'ndan sonra uygulamaya giren uçuşa yasak bölgeyi ihlal ettiği gerekçesiyle Bağdat'ı bombaladı. Aralık 1998'de, Irak'ın Birleşmiş Milletler silah denetçileriyle işbirliğine gitmemesi nedeniyle, Çöl Tilkisi Harekatı adlı operasyonda, Basra Körfezi'nde konuşlandırılan Amerikan savaş gemilerinden havalanan B-52 bombardıman uçaklarından Bağdat’taki askeri ve stratejik noktalarını hedef alan bir saldırı düzenlendi. Şubat 2001'de Irak'ta uçuşa yasak bölgelerde yapılan ihlallere tepki olarak ABD ve İngiliz hava kuvvetlerine ait uçaklar Bağdat'ı tekrar bombaladı.Devrilişi 11 Eylül 2001 tarihinde ABD'de yaşanan terör eylemlerinin ardından Saddam Hüseyin tekrar ABD'nin hedefi haline geldi. Şubat 2002'de, ABD Başkanı George W. Bush yaptığı konuşmada Irak'ı, İran ve Kuzey Kore ile birlikte Şer Ekseni olarak ilan edip, sahip olduğu kitle imha silahları nedeniyle Irak hükümetinin devrilmesi için harekete geçebileceklerini açıkladı. 8 Kasım 2002 tarihinde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan ve Irak’daki Saddam Hüseyin rejiminin daha önce alınan kararların gereği olarak silahsızlanma yükümlülüklerini getirmesi için son uyarı niteliğini taşıyan 1441 sayılı kararının geçmesinden sonra Hüseyin yönetimi BM silah denetçilerinin Irak'a dönmesine izin verdi. Ocak 2003'te BM silah denetleme heyeti komisyonu UNMOVIC'in Başkanı Hans Blix, Irak'ta kitle imha silahlarıyla ilgili yapılan incelemelerde henüz kesin kanıt bulunmadığını bildirdi.20 Mart 2003'te ABD tarafından, kitle imha silahları olduğunu öne sürerek başlatılan Irak'ın işgali sırasında, Irak hükümeti ve ordusu üç hafta içinde çöktü. 9 Nisan 2003 tarihinde, ABD güçlerinin Bağdat'a girmesiyle 24 yıllık Saddam Hüseyin iktidarı sona erdi. Bağdat'ın düşmesinden sonra izini kaybettirmesi ve nerede olduğu sorusu çeşitli komplo teorilerinin ortaya atılmasına neden oldu. 22 temmuz'da Hüseyin'in oğulları Uday ile Kusay, Irak'ın Musul kentinde düzenlenen operasyonda Amerikan kuvvetleri tarafından öldürüldü. 13 Aralık 2003'te Tikrit yakınlarında bir çiftlik evinde ABD güçlerince yakalandı.Hapsedilmesi ve yargılanması Yakalanışından haziran 2004'e kadar, 11 üst düzey Baas yöneticisiyle beraber Bağdat Uluslararası Havaalanı yakınlarındaki bir ABD üssünde tutuldu. 29 Haziran 2004 tarihinde Amerikalılar tarafından Irak yönetimine teslim edilmesine rağmen ABD gözetiminde tutulmaya devam edildi. Irak Geçici Hükümeti'nce kurulan Irak Özel Mahkemesi'nde ilk kez 30 Haziran 2004'te yargıç karşısına çıkarılan Hüseyin, başta insanlığa karşı suçlar olmak üzere cinayet, işkence ve yasadışı tutuklama gibi bir dizi suçlamanın muhatabı oldu.İlk olarak, 8 Temmuz 1982'de kendisine karşı düzenlenen ve başarısız olan suikast girişiminin ardından Şii kasabası Duceyil’de 148 kişinin öldürülmesinden suçlandığı davaya başlandı. Bu davada üvey kardeşi Barzan el Tıkriti’nin de aralarında bulunduğu 7 kişi de yargılandı. Ağustos 2006'da, 1987'de Halepçe katliamı'nda Kürtlere karşı soykırım yaptığı suçlamasıyla yargılandığı dava başladı. 5 Kasım 2006'da Duceyil Davası’nda insanlığa karşı işlenen suçlardan mahkûm edildi ve asılarak idamına karar verildi. Karar açıklanmadan önce kurşuna dizilerek infaz edilmek istediğini söyleyen Saddam Hüseyin'in talebi reddedildi.3 Aralık 2006'da Saddam Hüseyin, Bender ve El Tıkriti için temyize başvuruldu. 26 Aralık 2006 tarihinde Irak temyiz mahkemesi idam kararını onadı ve idamın 30 gün içinde uygulanması gerektiğini bildirdi.İdamıSaddam Hüseyin, 30 Aralık 2006 tarihinde Kurban Bayramı'nın ilk gününde asılarak idam edildi. İdamından çok kısa bir süre önce ABD'liler tarafından Iraklılara teslim edilen Saddam Hüseyin'in idam cezası, Bağdat'ın kuzey mahallelerinden Kadimiye'de bulunan bir askeri üste infaz edildi. İdam cezasının gerçekleştirilmesi cep telefonlarıyla görüntülenerek saatler içinde internet üzerinden dünyaya dağıtılmış ve büyük bir yankı uyandırmıştır. İdamından kısa süre sonra, son yazdığı mektup avukatları tarafından açıklandı.Hüseyin'in naaşı, idamının ertesi günü, aralarında oğullarının da yer aldığı diğer aile üyelerinin mezarlarının bulunduğu, doğum yeri Tikrit'te defnedildi.Cezanın yankılarıSaddam Hüseyin'in idamı dünyada farklı tepkiler çekti. Hüseyin'in idamı Kuveyt, ABD, İsrail ve İngiltere tarafından memnuniyetle karşıladı. Libya'da 3 günlük yas ilan edilmiş ve kurban bayramı kutlamalarına son verilmiştir. Pakistan, Malezya ve Rusya yönetimleri de idam cezasının uygulanmasının ülkeyi iç savaşa doğru götürmesinden endişe ettiklerini açıklamışlardır. İlkesel olarak idam cezasına karşı çıkan AB olayı barbarlık olarak değerlendirdiğini, Hamas ise olayı siyasi bir cinayet olarak gördüklerini belirtmiştir.İnfazdan sonra Irak'ta Rizkar Muhammed Emin gibi bazı hukukçuların idamın Irak yasalarına göre yasal olmadığını iddia ettikleri bilinmektedir.