GündemTarih yazan kadınlar

Tarih yazan kadınlar

17.11.2019 - 07:50 | Son Güncellenme:

Fenerbahçe, Türkiye’de bir ilke imza atarak eski kadın sporcuları için özel bir çalışma başlattı. “HeForShe” projesi kapsamında başlayan bu organizasyonla ülke ve kulüp tarihine geçen kadın sporcular onurlandırıldı

Tarih yazan kadınlar

Fenerbahçe Spor Kulübü, “Tarihe İz Bırakan Fenerbahçe Kadınları” projesiyle çok önemli bir adım attı.

Türkiye’de ilk olan, Avrupa’da da benzerine az rastlanan bir çalışma sonucu, kulüp tarihine adını yazdırmış, büyük başarılar kazandırmış ve tarihe geçmiş efsane kadın sporcular tek tek, isim isim kulüp müzesinde özel bir bölümde yerlerini aldı.

Bu özel çalışma; Fenerbahçe Başkanı Ali Koç ve yönetim kurulu üyesi Simla Türker Bayazıt’ın destekleri, Müze Müdürü Alp Bacıoğlu ile yıllardır sarı-lacivertli tribünlere emek veren Barış ve Zafer gibi kulüp tarihiyle ilgisi olan taraftarların çalışmalarıyla hayata geçti. Fenerbahçe Üniversitesi Kütüphane Müdüresi Belgin Çetin’in destekleriyle proje daha da gelişti.

Tarih yazan kadınlar

21 yılda 19 şampiyonluk kazanan Fenerbahçe’nin kadın basketbol ve voleybol takımı yöneticilerle.

Hatırlanma mutluluğu

Fenerbahçe tarihi çalışmalarına Doktor Rüştü Dağlaroğlu ile birlikte başlayan Kulüp Müze Müdürü Alp Bacıoğlu, Milliyet gazetesine hem çalışmalarla ilgili bilgi verdi hem de bu anlamlı projeyle ilgili bizi güzel bir tarih yolculuğuna çıkardı.

Kadın sporcuların Fenerbahçe tarihine büyük anlam ve değer kattığını belirterek söze başlayan Alp Bacıoğlu, “Başkanımız Ali Koç’un çok önem verdiği HeForShe projesi başlarken aklıma geldi Ayten Salih. Yani kenara itilmiş gibi düşündüm. Hiç kimse aramıyordu, kulüp aramıyordu. Ayten Salih ve arkadaşlarını toplayabiliriz HeForShe projesi kapsamında diye düşündüm ve Başkan Ali Koç’a ilettim. Başkanımız Ali Koç da çok sevindi, sıcak baktı. Kurumsal iletişim ile harekete geçtik ve aramaya başladık. Tüm sporcuların evine gittik, FB TV ile çekimler yaptık. Geçtiğimiz 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde de Faruk Ilgaz Tesisleri’nde özel bir etkinlik yaptık ve o çekimleri kısa videolarla paylaştık. Çok güzel oldu. Hepsine hediyeler ve formalar verildi, hatta bir kadın voleybol takımı maçına gidildi. Kadın sporcularımızın hoşuna gitti yıllar sonra hatırlanmak. Başkanımız Ali Koç da geldi” dedi.

19 şampiyona kazandılar

Bacıoğlu, daha sonra Fenerbahçe’nin kadın sporcularının basketbol ve voleybol başta olmak üzere yola çıkış öykülerini anlattı: “1954 öncesi, Türkiye’de bazı ufak girişimler dışında kadın branşlarında bir gelişme yok, okul takımları var sadece. Okullar arası maçlar var. Çamlıca Kız Lisesi’nde Ayten Salih okumaya başlıyor. Babası da bir polis ve Ayten Salih, İstanbul’a öyle geliyor. Burada voleybola başlıyor. Ama Ayten Salih, Kıbrıs’ta ortaokulda başlıyor spora. Lise ve üniversite yıllarında da arkadaşlarıyla devam etmek istemiş. Kadıköy yakasındaki okulda okuduğu için Fenerbahçe’ye voleybol için görüşmeye gidiyorlar. Ayten Salih aslında komple sporcu; kürek, basketbol, voleybol, atletizm vs. Bir gün, 1954’te Fenerbahçe’nin erkek basketbol takımının maçına gidiyorlar. Efsane antrenör Samim Göreç’le konuşuyorlar, voleybol takımı kurmak istediklerini anlatıyorlar. Samim Göreç milli takımı da çalıştırdığı için zaman bulamıyor ama erkek basketbol takımı oyuncusu Altan Dinçer çalıştırabileceğini söylüyor.

İlk antrenman, 1 Eylül 1954’te Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’nde yapılıyor. Bu takıma katılan kızlara babaları da destek oluyor. Böylece başlıyor. Ardından Galatasaray hemen bir basketbol takımı kuruyor. İki ezeli kulüp bu konuda da birbirini tetikliyor. Voleybola çalışılırken hemen basketbol takımı da kuruluyor. 6 ay içinde iki branş da başlıyor. Çamlıca Kız Lisesi ve Erenköy Kız Lisesi’nden oluşuyor Fenerbahçe’nin bu takımları. 1962 yılına kadar İstanbul ve Türkiye şampiyonlukları yapılıyor. Fenerbahçe bu konuda öncü oluyor, basketbol ve voleybolda yapılan 21 İstanbul ve Türkiye şampiyonasının 19’unu Fenerbahçe’nin kadın sporcuları kazanıyor. Bu nedenle ‘Tarihe İz Bırakan Kadınlar’ ismini verdik.”

Selim Çapa’nın büyük etkisi

Fenerbahçe’de kadınlarda basketbol ve voleybol şubelerinin gelişmesinde o dönem kulüp üyesi de olan Doktor Selim Çapa’nın etkisi büyüktür. Alp Bacıoğlu bu durumu şöyle anlatıyor: “Selim Çapa, iyi bir doktor, iyi bir Fenerbahçeli. Fenerbahçe’nin kulüp üyesi. Kızları Oya ve Güneş Çapa, Fenerbahçe’de oynadı ve Selim Çapa takıma destek verdi. Zaten bir takım kurmak istiyordu kadınlar için ve Ayten Salih ile arkadaşlarını öğrendi. Fenerbahçe’ye hemen her türlü desteği verdi. Selim Çapa yardımcı olmak istedi ve ellerinden tuttu. Kadın sporcuların kulüple ilişkileri güçlendi böylece.”

Fenerbahçe’nin tarihi misyonu

Haberin Devamı

Kadınlarda takım sporlarında Fenerbahçe’nin girişimleri tarihte özel bir yer tutuyor. Müze Müdürü Alp Bacıoğlu, sarı-lacivertli kulübün tarihte ilklere imza atarak önemli bir misyonu olduğunu belirtiyor. Özellikle basketbol ve voleybolda bu durumun etkisini dile getiren Bacıoğlu, “Şu tarihi gerçeği söylemek lazım. Fenerbahçe kadınlarda takım sporlarında öncü olmuştur. Takım sporlarında ilk girişimleri başlatmıştır. Bunu belirtmek gerek” diyor. Bu öncü olma durumunda Kadıköy semtinin önemini öne çıkaran Alp Bacıoğlu, “Semt burada çok önemli. Hem Kadıköy hem de Fenerbahçe semtleri ve Fenerbahçe kulübü açık bir kulüp, fikirlere açık ve modern bir kulüp o dönemlerde. Kadınların spor yapmasına hep sıcak bakıldı” diye anlatıyor.

Tarih yazan kadınlar

Fenerbahçe’nin 1960 yılında ilk kadın voleybol takımı, arka sıra Ayten Salih, Mahiru Akdağ, Güneş Çapa, Nazmiye Kor; ön sıra Canel Kongur ve Seta Yağcıoğlu.

‘Tarihe iz bırakan kadınlar’

Ayla Keskin
Ayten Salih
Bercis Türkoğlu
Deniz Gürfırat
Eser Berktan
Güneş Çapa
İnci Önen
Mahiru Akdağ
Nazmiye Kor
Seta Yağcıoğlu
Altan Karpuzlu
Süheda Özçiçekçi
Canel Kongur
Şeçkin Töreli Dinçer
Semiha Güngör

İlk kadın tenisçi: Vecihe Taşçı

Fenerbahçe Spor Kulübü içerisinde kadınların ilk çalışmaları tenis şubesinde oldu. Alp Bacıoğlu buna Vecihe Taşçı’yı örnek veriyor: “1927’de ilk kadın tenisçi var; Vecihe Taşçı. Bir süre Fenerbahçe’de tenis şubesi vardı; Vecihe Taşçı da burada yer aldı, oynadı.”

‘Hepsi Atatürk hayranı’

Fenerbahçe Müze Müdürü Alp Bacıoğlu, önemli bir konuya daha değiniyor. 1950’li yıllarda spora başlayan kadınların Atatürk’e bağlılığını anlatan Bacıoğlu, “O dönem sporcu kadınlar, Atatürk’e çok bağlı, Atatürk dendiği zaman gözleri doluyor. Atatürk devrimlerine sadıklar. Görüştüğümüzde de gördük; Atatürk sevdalısı hepsi” diyor. Bacıoğlu, bir detayın daha vurgulanmasını istiyor: “Hepsi yüksek tahsilli. Doktor, avukat, okul müdürü, hepsinin bir mesleği var, iş insanı hepsi.” Kulübün kadınlara desteğinde Atatürk’ün 3 Mayıs 1918’de kulübü ziyaret edişinin verdiği motivasyon bulunduğunu dile getiren Alp Bacıoğlu sözlerini şöyle tamamlıyor: “Atatürk, 3 Mayıs 1918 ‘de kulübü ziyareti sırasında Kuşdili lokalinde genç takım sporcularını görüyor ve ‘Fenerbahçe’ye sonsuz başarılar dilerim’ diyor. O dönem ziyaret sırasında yanında olan kulübün yöneticilerinden Elkatipzade Mustafa Bey yıllar sonra ağlayarak bu anektodu anlatırken, ‘Fenerbahçe’ye sonsuz başarılar dilememişti, Fenerbahçe’ye sonsuz başarılar emretmiştir’ diyor. Bu bir motivasyon oluşturdu kulüpte yıllar yılı.”

Tarih yazan kadınlar


Sabiha Rıfat Gürayman, Anıtkabir’in yapımında görev alan mühendisler arasındaydı.

Sabiha Rıfat Gürayman önce erkek voleybol takımında oynadı

Fenerbahçe Müze Müdürü Alp Bacıoğlu, kadınların takım sporlarındaki ilk öncü isminin Sabiha Rıfat Gürayman olduğunu söylüyor.

Anıtkabir’in yapımında yer alan mühendislerden de olan Gürayman’ın erkek takımında oynamasını anlatan Alp Bacıoğlu şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’de 1954 yılı öncesi ufak tefek girişimler var. Mesela, 1929 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi’nde okuyan ve mühendis olan genç bir kız sporcu; Sabiha Rıfat Gürayman, voleybol oynamaya başlıyor. Fenerbahçe’nin de o dönem bir kadın voleybol takımı kurma girişimi var, fakat rakip olmadığı için maç yapamadan voleybol takımı kapanıyor. Bunun üzerine voleybol oynamayı çok seven Sabiha Rıfat Gürayman’ı o dönem Fenerbahçe’nin erkek voleybol takımına çağırıyorlar, gel bizle oyna diye. O dönem de Fenerbahçe Erkek Voleybol Takımı’nın İstanbul şampiyonlukları var. Sabiha Rıfat Gürayman da bir sezon erkek takımında oynuyor. Hatta Cem Atabeyoğlu’nun kitabında da var, Fenerbahçe kulübü Gürayman’a bir mektup yazıyor. Mektupta, ‘Erkek takımında voleybol oynayıp, destek verdiğiniz için teşekkür ederiz’ deniliyor.”

Unutulmaz kahraman: Doktor Ayten Salih

Fenerbahçe tarihinde kadınlarda voleybol, basketbol, kürek ve atletizmde öncü olarak ismini efsaneler arasına yazdıran Doktor Ayten Salih, her zaman ayrı bir öneme sahiptir. Kıbrıs Türkleri için adeta bir efsane olan Ayten Salih, 1960’da üniversiteden hekim olarak mezun olduktan sonra Kıbrıs Türklerinin bağımsızlığı için unutulmaz mücadelesine başlıyor. Müze Müdürü Alp Bacıoğlu ile Temmuz 2009’da Fenerbahçe dergisi için yaptıkları röportajda, “Mücadele etmeyi ve inanmayı Fenerbahçe’de öğrendim” diyen efsane kaptanlardan Doktor Ayten Salih, aynı zamanda mücahitlik yemini etmiş, Kıbrıs’ta Türk askerleri için fedakârca mücadele göstermiş bir isim. 1960’dan 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’na kadar hayatını ortaya koyarak mücadele eden Ayten Salih, Fenerbahçe tarihinde özel bir yere sahip.

Tarih yazan kadınlar

İnci Önen ile Ayten Salih, kulüp tesisinde fotoğraflarının önünde anılarını tazeledi.

Mücahitlik yemini


Alp Bacıoğlu, efsane sporcu ve doktoru şu sözlerle anlatıyor: “Mücahitlik yemini var. 1974 öncesi Kıbrıs’ta en kanlı günlerde yer almış bir isim. Ben bizzat kendisine sordum, ‘Elinize silah aldınız mı o dönemde’ diye. Bana, ‘Ben doktorum, insanları iyileştiririm. Ben hipokrat yemini etmişim, benim silahla işim olmaz, asla elime silah almadım’ dedi. Dağlarda kalmış, Türk askerlerini tedavi etmiş. Hatta bir ara 1 yıl esir bile kalmış Rum tarafında. O dönem Kıbrıs Barış Harekatı’nda görev alan bazı paşalara sordum Ayten hanımı. Bana ‘Ayten Salih’i yere göğe sığdıramayız’ dediler. Çok saygı duyar herkes. Ayten Salih’in bir diğer özelliği, ulusalcı, Türklüğü seviyor. Bir anısı var, Kıbrıs’ta o zaman Türklerin özgürlüğü yok, Ayten Salih’in ilk ve ortaokul zamanlarında, 50’li yıllarda. Öğretmenleri de onları bir yere götürdüğünde öğretmenlerinin yolunu değiştirip, Türk konsolosluğunun önünden geçmek istermiş, Türk bayrağını görebilmek için. Heyecan duyarmış Türk bayrağını gördüğünde.”