09.02.2025 - 11:38 | Son Güncellenme:
AA
Çelik, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, CHP Genel Başkanı Özel'in, kendi partisini yönetme kabiliyetini kaybettikçe Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na saldırdığını belirtti.
"Sayın Özgür Özel, CHP'yi yönetme kabiliyeti noktasında giderek büyüyen 'siyasi cari açığı'nı Sayın Cumhurbaşkanımıza, AK Partimize ve Cumhur İttifakımıza, siyasi mantıktan yoksun saldırılar yaparak kapatamaz" düşüncesini dile getiren Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Özgür Özel'in şunu bilmesinde fayda var; Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi mücadele verdiği lig, dünya siyasetinin süper ligidir. Özgür Özel'in kendi genel başkanlığını ispat etmeye çalıştığı lig ise iç siyasetin amatör ligidir.
Sayın Özgür Özel, Sayın Cumhurbaşkanımızın, Bertolt Brecht'in şiirini okuması halinde, Cumhurbaşkanımıza söylediği çirkin sözleri geri alacağını ifade etmiş. Sayın Özgür Özel'in son günlerde şiir okumaya çokça değinmesi üzerine kendisine bir tavsiyede bulunmakta yarar görüyoruz; Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından 1997 yılında Siirt'te okunan ve sonrasında vesayet zihniyeti tarafından kendisine siyasi yasak getirilmesinin bahanesi olarak kullanılan, 'minareler süngü, kubbeler miğfer; camiler kışlamız, müminler asker' dizesini içeren şiiri Özgür Özel'in CHP grup toplantısında okuması çok anlamlı olacaktır. Sayın Özgür Özel, bu şiire ait dizeleri makam odasına da asmalı ve bu şiirdeki mesajları her gün hatırlayarak parti siyasetini milli bir çizgide tutmak için ilham kaynağı kabul etmelidir."
AK Parti Sözcüsü Çelik, Özel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a karşı başarısız polemikler üretmek yerine kendi ligine dönmesi ve enerjisini CHP'nin bitmek tükenmek bilmeyen iç krizlerini çözmeye harcaması gerektiğini belirterek, "Sayın Özel ilk olarak kendinden önceki CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu'nun ağır iddialarını cevaplamalıdır. Ardından CHP'de 'eş genel başkan' gibi davrananları kontrol altına almalıdır. CHP'nin iç kavgalarından başarıyla çıkarsa, gerçek siyasi meselelere vakit ayırmalıdır." görüşünü paylaştı.
CNN Türk'e konuşan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik şöyle dedi;
ERDOĞAN EŞİTTİR FİLİSTİN DAVASI
Sayın Cumhurbaşkanımızın bugüne kadar dünyada yönettiği siyasi krizler, dünyada yönettiği bu siyasi krizleri aşmak ve çözüme ulaştırmak için ürettiği stratejiler dikkate alındığında, net bir şey var, Sayın Cumhurbaşkanımızın mücadele ettiği ilk dünya siyasetinin Süper Ligi'dir. Ama bugün Sayın Cumhurbaşkanımıza eleştiri getirmeye çalışan Sayın Özgür Özel'in mücadele ettiği ilk siyasetin ama tabii ki halen kendi genel başkanlığını ispat etme çabası var, halen kendisinden önceki genel başkanın iddialarına tatminkar cevaplar veren CHP kamuoyu bu açıdan ikiye üçe bölünmüş durumda. Yine biliyorsunuz CHP'de Özgür Özel seçildikten sonra halen eş başkan gibi davranan bir takım siyasi aktörler var. Onları henüz konsolide edebilmiş değil, Özgür Özel. Şimdi tutuyor, bütün bu gündemin içerisinde, yani henüz kendi genel başkanlığının CHP'de kabul görmesiyle ilgili, siyasetin alfabesi diyeceğimiz konularda bile kendisini ispat etme durumunda değilken, Cumhurbaşkanımızın Gazze'yle ilgili hassasiyetini sorgulamaya çalışıyor. Cumhurbaşkanımızın ABD yönetimi tarafından açıklanan Gazze'lerin Gazze'den çıkarılması şeklindeki yaklaşımı hakkında ne düşündüğü sorulduğunda, buna hükümetimiz adına Dışişleri Bakanımız cevap verdi, partimiz adına da ben cevap verdim. Ve dedik ki, böyle bir teklif tehcir anlamına, sürgün anlamına, soykırım siyasetini teşvik anlamına gelir. Dolayısıyla bunun bizim açımızdan hiçbir şekilde kabul edilmesi mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanımızın yıllardır ifade ettiği görüşü, bu meselede tek çözüm vardır. O da 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan, toprak bütünlüğü olan bir Filistin devletinin kurulmasıdır. Ve bunu Sayın Cumhurbaşkanımız bugün söylemiyor. Siyasi hayatının en zor zamanlarında da, AK Parti'nin iktidar olduğu zamanlarda da bunu ifade etti. Bu konudaki hassasiyeti siyasi hayatının bütününe sirayet etmiş durumda. Diğer bir nokta da şu, Cumhurbaşkanımızın Gazze hassasiyetini sorgulamaya çalışan, Özgür Özel, bütün bu soykırım siyaseti karşısında şimdiye kadar ne yaptı? Bakın temel bir soru şudur. Netanyahu Hükümeti bu soykırım eylemlerine başladığında, Netanyahu Hükümeti'nin arzu ettiği şey şuydu. Hamas'ın herkes tarafından terörist olarak nitelenmesini istiyordu.
Ve ardından da kendi soykırım eylemlerine böylece bir gerekçe üretmeye çalışıyor. Cumhurbaşkanımıza bu sorulduğunda, Cumhurbaşkanımız dedi ki, Hamas, terör örgütü olarak tanımlanamaz. Hamas üyeleri, kendi öz vatanlarını savunan vatansever kişilerdir, dedi. Peki, Özgür Özel ne dedi Hamas'la ilgili olarak? Hamas'a önce terör örgütüdür, dedi. Ve bunu dediği zaman da, Netanyahu'nun soykırım eylemlerinin en can yakıcı olduğu zamanda söyledi. Terör örgütüdür, deyince, çok tepki geldi. Bunları düzeltmeye çalıştı Özgür Özel. Yine vahim bir şeye imza attı. Ve "ben terör örgütü demedim, terör eylemleri yapıyor dedim" dedi. Saçma sapan bir yaklaşım ortaya koydu. Şimdi buradan baktığımızda, Özgür Özel, CHP yönetimi ne Filistin meselesini anlamıştır, ne Filistin meselesinde nerede duracağını biliyor. Burada Cumhurbaşkanımızın Gazze hassasiyeti, Filistin hassasiyeti, Batı Şeria ile ilgili hassasiyeti, Filistin devleti konusundaki hassasiyeti hiçbir şekilde sorgulanmamıştır. Yine Cumhurbaşkanımızın Filistin davasına olan desteği herhangi bir polemik konusu, herhangi bir sorgulama konusu değildir. Erdoğan eşittir, Filistin davası diyebileceğiniz kadar matematiksel bir kesinliktir. Bunu Filistinlere sorun aynı şeyi söylerler, Gazze'dekilere sorun aynı şeyi söylerler, Batı Şeria'dakilere sorun aynı şeyi söylerler. Şimdi Özgür Özel hayatında bir tane uluslararası kriz yönetmemiş. Bir tane uluslararası masada Türkiye adına müzakere yapmamış. Çok büyük davaların herhangi bir şekilde masanın kenarında bile oturmamış.
Burada söylemeye çalıştığı şeyin ne bir temeli var, ne bir şey var. Bırakın onu siz. Cumhurbaşkanımızın söylediği sözler, ortaya koyduğu irade, Filistin meselesi konusunda verdiği mesajlar, her sene gittiğimiz Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda bütün ülkelerin üyeleri tarafından en coşkulu şekilde destek görür ve alkışlanır. Hatta Cumhurbaşkanımız konuşmasını bitirdiğinde, oraya bir sürü ülkenin temsilcisi, Devlet Hükümet Başkanı, Dışişleri Bakanı düzeyinde Sayın Cumhurbaşkanımızı tebrik ederler. Cumhurbaşkanımızın buradaki hassasiyeti matematiksel bir kesinliktir. Bir de şöyle bir şey var. Cumhurbaşkanımızın hangi meseleye, ne zaman ne söyleyeceği, bunun stratejisini nasıl yapacağı, bunu nasıl konumlandıracağı, Sayın Cumhurbaşkanımızın birikimi ve kapasitesi çerçevesinde kendisinin karar vereceği bir konudur. Özgür Özel'in, CHP yönetiminin uluslararası ilişkilerdeki, siyasetteki idraki, herhangi bir şekilde bunu değerlendirme konusu yapamaz. Çünkü, bakın çok net bir şey bu, bu bir yorum değil, bir kesin veri bu, dünyada demokratik yollarla seçilmiş liderler içerisinde, en tecrübeli isim Sayın Cumhurbaşkanımızdır. Bütün bu tecrübesi içerisinde, yıllarca dünyanın en önemli siyasi krizlerine imza atmıştır. Uluslararası ilişkiler konusunda muhalefetin söylediğinin, muhalefette güya, uzman olarak nitelenen isimlerin söylediğinin, bu olmaz, bu yanlış, bu kabul edilemez dediği pek çok noktada Cumhurbaşkanımızın ortaya koyduğu iradenin ne kadar haklı olduğu defalarca görülmüştür. Dolayısıyla burada Özgür Özel şu anda bir takım problemlerle karşı karşıya, kendi genel başkanları ispat etme konusunda, CHP içindeki krizleri yönetememe konusunda yönetme kabiliyetini kaybettikçe, orada ortaya çıkan cari açığı Cumhurbaşkanımıza, partimize, ittifakımıza saldırarak kapatmaya çalışıyor. Ama o tabii herhangi bir şekilde sonuç alacak bir şey değil.
- Böyle bir kavga ve karşılıklı tartışma kime ne kazandırır?
Hiç kimseye bir şey kazandırmaz ve birincisi, böyle bir şeyin karşısında, Cumhurbaşkanımızın örneğin Gazze hassasiyetinin sorgulanması, CHP yönetimini, CHP Genel Başkanlığı'nı komik duruma düşürür. Yani ikincisi, kendi iç krizlerini kapatmak için zaten bir sürü şey yapıyorlar, bir sürü konuda bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Önemli değil, biz onların cevabını hakkıyla veririz. Ama kendi iç krizlerini kapatmak için Gazze'yi bile kullanmaya kalkmaları, şimdiki CHP yönetimi açısından büyük bir savrulmaktır. Yani böyle bir savrulma, geçmişteki CHP yönetimlerinde bile görülmemiştir. Dış politika açısından baktığımızda, Mavi Vatan'a karşı çıkmak ve Mavi Vatan konusunda, Yunanistan'ın tezlerini Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde dillendirmek, bu CHP yönetimine düşmüştür. Bu CHP yönetiminin yetkili kıldığı isimlere düşmüştür. Böyle bir şey, yani Mavi Vatan'a Yunanistan'ın tezleri doğrultusunda itiraz etmek gibi bir yaklaşım, merhum Baykal'ın genel başkanlığı dönemi olsaydı söz konusu bile olamazdı. Sayın Baykal, bir sürü anlaşamadığımız konu olmasına rağmen, Türkiye'nin temel meselelerinde, dış politika meselelerinde CHP'yi milli bir çizgide tutuyordu. İkincisi, yine bu mecliste CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in yetkili kıldığı konuşmacılar, Türkiye'nin Suriye'de yaptığı operasyonlara da karşı çıkmışlardır. Bunları niye yapıyorlar? Libya ile yapılan anlaşmaya karşı çıkmışlardır. En son Suriye konusunda gördük. Özgür Özel diyor ki, Erdoğan Suriye konusunda yanıldı diyor. Biz de diyoruz ki, peki o zamanki Suriye konusunda yanıldı mı, yanılmadı mı? Bunu Şam'daki kardeşlerimize sor, Hama'daki kardeşlerimize sor, Humus'taki kardeşlerimize sor. Dolayısıyla bir kişi dışarıda Erdoğan ve Türkiye yanıldı der, onun ancak Beşer hesabı vardır. Türkiye'nin içerisinde de bunu CHP Genel Başkanı söylüyor. Bu savrulma onlara yeter aslında.