14.09.2024 - 18:04 | Son Güncellenme:
Diyarbakır'da Narin Güran cinayeti (8) soruşturması kapsamında yeni bir gelişme yaşandı. Buna göre abi Enes Güran'ın kolundaki ısırıklar sebebiyle anne Yüksel Güran'ın diş ölçüsü alındı.
Yüksel Güran (44), diş hastanesine sevk edilerek ağız ve diş modeli alındı. Annesi ve daha önce de Narin’den de alınan diş modelleri, incelenmek üzere İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilecek.
Narin’in cansız bedeninin bulunduğu 8 Eylül’de gözaltına alınan 22 şüpheliden tutuklanan annesi Yüksel Güran, Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesine bağlı Ağız ve Diş Sağlığı Hastanesi’ne getirildi. Güran’ın ağız ve diş modeli alındı. Anne yüksel Güran’dan alınan ve daha önce de Narin’den alınan ağız ve diş modelleri, İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderilerek, soruşturma kapsamında tutuklu bulunan Narin’in ağabeyi Enes Güran’ın kolundaki ısırık iziyle karşılaştırılacak.
Arama çalışmalarının sürdüğü sırada gözaltına alınan ağabeyi Enes Güran’ın İstanbul Adli Tıp Kurumundaki daha önceki incelemelerinde, 30 Ağustos'ta ısırık izlerinin Narin’e ait olup olmadığı tespit edilememişti.
FERİT ZENGİN Haber Merkezi - Cinayetin nedeni olarak kendilerini kaynak olarak gösteren ve “çoklu gayri ahlaki ilişki” olarak ifade edilen gerekçenin kendilerinin bir tespiti olmadığını ifade eden jandarma ekiplerinin üzerinde inceleme yaptığı şüphelilerin telefonundan, anne Yüksel Güran ile amca Salim Güran’ın arasında herhangi bir telefon ve mesajlaşma olmadığını, Salim Güran’ın telefonun Yüksel Güran’ın telefonun da kayıtlı bile olmadığını tespit ederken, telefon kayıtlarını ve mesajları silen tek şüpheli olarak tespit edilen Salim Güran’ın büyük amcasıyla olay sırasında ve sonrasında yaptığı bir çok görüşmeyi tespit etti.
Silinen ses kayıtları ve mesajların yanı sıra yapılan arama kayıtlarında Narin’in kaybolduğu sırada ve sonrasında büyük amcasıyla görüşmeleri tespit edilen Salim Güran’ın işçisi Mehmet Selim Atasoy ve oğlu Ramazan Atasoy’un yaptığı telefon görüşmelerine de ulaşan jandarma ekipleri, şu ana kadar eldeki bulgu ve belgelerden birinci cinayet zanlısı olarak abi Enes’in öne çıktığı, aile kararıyla cesedin taşeron aracılığıyla ortadan kaldırılmaya çalışıldığı üzerinde duruluyor.
Eldeki veri ve bilgiler doğrultusunda, Narin’in kaybolduğu anda anne Yüksel Güran’ın aradığı ilk isim olarak öne çıkan ve dün yaptığı açıklamayla cinayetin failinin Narin’in cesedini dereye getirip atan Nevzat Bahtiyar olduğunu ifade eden büyük amcanın ifadesinin alınması beklenirken, küçük kızın abisi tarafından öldürüldükten sonra aile meclisi kararıyla cesedinin ortadan kaldırılması için köyün kriminal ailesi olarak bilinen Bahtiyarlar ailesinden Nevzat Bahtiyar’a ortadan kaldırılması için teslim edildiği üzerinde duruluyor.
Narin’in tırnak arasından çıkacak olan deri ve doku parçalarıyla, abisi Enes’in kolunda bulunan ve Narin’in cesedinin bulunmasından önce “küçük ağız yapısına uygun, insan ısırığı” yorumu bırakılan abisi Enes’in kolundaki ikinci ısırığın kime ait olduğu yönündeki tespitin de katilin belirlenmesinde büyük etken olacağını ifade eden Adli Tıp Kurumu yetkilileri, her ne kadar üzerinde başka insan DNA’sı bulunmasa da küçük kızın bozulmaya yüz tutan cesedi üzerinden bir istismar veya istismar girişimine uğramadığını söylemenin pek belirgin olmayacağını ifade ediyor.
2 Eylül'de tutuklanan amca Salim Güran, dün tutuklu bulunduğu cezaevinden adliyeye getirildi. Savcılık ifadesinde, Salim Güran, olay gününü yeniden anlatarak, "Narin'in kaybolduğu gün sabah erken kalkıp, tarlaya gittim. Sabah saat kaç olduğunu hatırlamıyorum. Tarlaya gittiğimde Mehmet Selim Atasoy, oğlu R.A. ve iki kızı vardı. Tarlada uzatma borularını getirip, boruları tarlaya serdim. Tarlaya gittikten sonra Çarıklı köyüne gittim. E.K.'yi aradım. Boruları o ayarlamıştı ve boruları arama atmıştı. Saati tam hatırlamıyorum. Ama sabah saatleriydi. Boruları araba ile tarlaya getirmiştim. Boruları da tarlaya dağıttım. Boruları bıraktıktan sonra Çarıklı üst geçidinin oraya R.A. ile birlikte gidip, sıcak ekmek alıp, geri geldim. Tarlaya geldikten sonra Mehmet Selim'in iki kızı ve R.A. ile birlikte tarlanın üst kısmına gittik. Mehmet Selim de motosiklet ile geldi" dedi.
Salim Güran, ifadesinde şöyle devam etti: "Tavşantepe'nin oradaki sondaj bölümüne gittik. Sondaj dediğim yer, mısır tarlasının orasıdır. Burada birlikte kahvaltı yaptık. Ondan sonra yine aynı kişileri getirip, aşağı tarlaya getirdik. Sondaj bölgesine kahvaltı için gitmiştik. Kahvaltımızı orada yaparız. Çoğunlukla kahvaltıyı orada yaparız. Tarlada onlara yardım ettim. Kahvaltıdan sonra saat 08.00-09.00 sıralarında tarlada çalışmaya başladık. E.K.'yi saat 08.00'den önce aramıştım. Tarlada R.A. ile suyu değiştirdik. Sonra babasının yanına gittik ve ona yardım ettik. Kahvaltıdan sonra boruları sermeye devam ettik. Burada işimiz bittikten sonra yukarı tekrar mısır tarlasına geldik. Tam olarak saati hatırlamıyorum. Sonra oğlum D. hariç diğer çocuklarımı alarak Diyarbakır il merkezinde bulunan Bağlar ilçesindeki Sağlık Ocağı Çarşısı'na çocuklarımla gittim. Burada çocuklarıma elbise aldım. Çocuklar beğenene kadar burada kaldık. Saati hatırlamıyorum. Ama öğleden sonraydı. Sonra tekrar köye geldik. Yolda Çarıklı'nın karşısındaki polis noktasının karşısındaki istasyondan yakıt aldım. Nakit ödedim, fiş verilip verilmediğini hatırlamıyorum. Fiş verilmişse arabadadır. Sonra köye gelip, çocukları eve bıraktım. Evde durup, durmadığımı hatırlamıyorum."
Ağabey Enes Güran da kardeşinin kaybolma haberini 19:11’de annesinin “Narin yemeğe gelmedi” sözleri ile öğrendiğini söyledi. Ağabey Güran gözündeki morluklarla ilgili ifadesinde şunları söyledi: “Narin’i ararken mısır koçanları her yerimize çarpıyordu. Sonra hastaneden bize bir çocuk olduğu haberi geldi gidip baktık, Narin olmadığını gördük. Döndükten sonra olaylara üzüntüden kendime yumruk attım. Sonra adli tıpa götürüldüğümde küçük çizikler de olduğunu fark edince, mısır koçanları tarafından olabileceğini fark ettim.”
Narin’in ağabeyi Enes Güran savcılık ifadesinde, köy bakkalı Ömer Susanbağ’ın verdiği ifade okundu ve bu ifade kendisine soruldu. Bunun üzerine Enes Güran, “Sofi Market’e giderek kendime bir adet enerji içeceği aldım. Aldığım sırada köylümüz olan zihinsel engelli Süleyman da bakkala geldi. 1 adet enerji içeceği de Süleyman’a alarak bakkaldan çıktım. Bakkaldan çıktıktan sonra arkadaşım Muhammet Yağmur’u gördüm. Onunla konuştuk. Ardından yanımıza Kerem Güran, kardeşim Muhammet, Tahir Kaya geldiler. Bir süre sonra üvey babaannem Süheyla Güran yanımıza geldi. Kendi samanlarının taşınmasını istedi. Kardeşim ve diğerleri yorgun olduklarını söyleyerek kabul etmediler” yanıtını verdi. Ancak Enes Güran’ın söz ettiği Sofi Market’e hiç gitmediği öğrenildi.
Salim Güran, ifadesinde, "H.G.'nin evinin kapısına geldim. Burada 5-10 dakika durduktan sonra tekrar sondajın oradaki tarlaya gittim. Oradayken elektrikçiler geldi. Yanıma gelip, 'Amcanın oğlu Mehmet Şerif Güran burada değil, bizimle gel, trafosuna gidelim' dediler. Bu şahıslarla telefonla konuşmadım. Doğrudan yanıma gelmişlerdi. Bu şahıslar, komşum olan amcamın oğlu Mehmet Şerif Güran'ı arıyordu. Onun tarlasında işleri olduğunu ve kendileri ile gitmemi söyleyince ben de kendileri ile Mehmet Şerif Güran'ın tarlasına gittim. Onların arabası ile tarlaya gittik. Orada araba ile bir yere kadar gittik, sonrasında yaya olarak pamuk tarlasından yürüyerek gittik. Pamuk tarlasında yolda yürürken Mehmet Şerif'i telefonla arayıp, 'Pamuğa kurt düşmüş', sonra tekrar arayıp, 'Pamukta sinek var' dedim. Kendisini tarlasındayken bu şekilde birkaç sefer arayıp, onunla konuştuk. Mehmet Şerif, benim amcamın oğludur. Bu şahıslar trafoya çıktılar. Elektrikçi olan H., bir ot topluyordu. Pişirip yenilen otları topluyordu. Bana, 'Bir uzun tahta lazım' dediler. Yine onlarla sondajın oraya dönüp, tahta ayarladık. Sonra onlar tahta ile döndüler. Tarlamda kaldım ve mısırın başına gittim. Hiç saate bakmadım. Bu olaylar öğleden sonra olmuştu. Tarlamın başına gelirken Mehmet Selim Atasoy'un iki kızını gördüm. 'Motosiklet ile kızları götürelim' dediler. Ben de 'Araba ile götüreyim' dedim. R.A. ve iki kız kardeşi, benim arabama bindiler. Onları köylerine götürdüm. Köyde kapılarına gittiğimizde anneleri, bize soğuk su verdi. Orada küçük bir kızları vardı. R.A. onu kucağında alıp, sevdi. Ben de kızı sevdim. Sonra ben ve R.A., tekrardan araba ile tarlaya döndük" dedi.