GündemKomediden drama anlamlı bir geçiş

Komediden drama anlamlı bir geçiş

11.05.2017 - 02:30 | Son Güncellenme:

Prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan ve yarın gösterime girecek olan ‘Kaygı’nın başrolündeki Algı Eke’yle filmi konuştuk

Komediden drama anlamlı bir geçiş

Ceylan Özgün Özçelik’in ilk uzun metrajlı filmi ‘Kaygı’ ile önce Berlin Film Festivali’nde sinemaseverlerle buluştu, ardından Amerika’da SXSW Film Festivali’nden Luna Gamechanger Ödülü ile döndü.

Haberin Devamı

6. İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Yarışma’da gösterilen ‘Kaygı’nın başrol oyuncusu Algı Eke ise filmin yükünü büyük ölçüde üstleniyor. Daha çok komedi türünde dizi ve filmlerde izlemeye alışık olduğumuz Eke, ‘Kaygı’daki Hasret performansıyla dikkat çekiyor.

Özçelik ve ‘Kaygı’ ile yolunuz nasıl kesişti?

Yazlarımı genelde Kaş’ta geçiriyorum, eğer çalışmıyorsam… Orada tatildeyken bana senaryoyu gönderdi. Ceylan (Özçelik) yapı olarak çok heyecanlı. Ceylan’ın heyecanı bana da geçti. Senaryoyu okumam iki buçuk günümü aldı çünkü çok fazla betimleme vardı. Hiç eksiği olmayan, beni inanılmaz derecede kıskandıran bir senaryoydu açıkçası.

“Kaygı”nın yükünü tek başına sırtlanıyorsunuz neredeyse, Hasret karakterine nasıl yaklaştınız?

Haberin Devamı

Oyuncu olarak tek başına kaldığım başka bir film ya da proje olmadı ve filmin neredeyse esas başrolü efektleri! Ben orada olmayan şeylere tepki vererek oynadığım ve hayal ederek çok fazla kendimle kaldığım için farklı bir deneyim oldu. Filmde diyelim 100 sahne varsa 90’ında varım. Sahne devamlılığını, karakterin çıktığı yolculuğun duygu geçişlerini de matematiksel olarak hesaplamak gerekiyordu. Çünkü karakterin girdiği açmazın gittikçe artan bir dozajı var diyebilirim. Ceylan ile adım adım ilerledik bu süreç içerisinde.

Filmin içeriğinden de konuşalım. Ana izleklerinden biri hafıza mesela.

Reina saldırısının üzerinden üç ay geçti ve unuttuk. Bence Reina saldırısı akıl dışı bir olay, insan aklını yitirebilir. Ama garip bir şekilde bunlara alıştık. Bir ara haber izlemeyi bıraktım çünkü haberlerdeki görüntülere mi alışıyorum acaba diye düşündüm. Ceylan’ın senaryosunu okuduğumda da bunun altının çizilmesi, üstelik filme egemen olması, buradan beslenmesi, en azından “Bunu sadece sen yaşamıyorsun, bu bir toplumsal şizofreni haline dönüştü” dedirtti. Bunu anlatan başka yabancı yapımlar da var, “Black Mirror” dizisi gibi.

Röportajın tamamını Milliyet Sanat dergisi mayıs sayısında okuyabilirsiniz.