24.04.2018 - 17:07 | Son Güncellenme:
GDO denilince
Halk arasında çoğunlukla çok kötü bir şeymiş imajı yaratılır. GDO tabii ki bir ürünün en doğal hâli kadar düzgün seyirli bir genetiğe sahip değildir, ama bu kadar fazla nüfusa bu kadar hızlı başka türlü yeterli besin üretilmesi mümkün değildir. GDO’da işte daha kısa sürede daha farklı ortamlarda, mevsimi de dışında üretim yapılmasını sağlar.
GDO sıkça hormonlu kavramı ile karıştırılır. Hormon, canlının kendi içinde üretebildiği maddedir. Örneğin pazarda satılan herhangi bir meyve ya da sebzeye “Bunlar hormonlu mu?” sorusu yöneltilmesi yanlış bir ifadedir.
GDO hayatımızı kolaylaştırır
Tarımda uzun sürelerde yetiştirilen ürünler kısa sürede ve herhangi bir zaman diliminde yetiştirilebilinir. Daha dirençli ürünler de elde edilmesi mümkün olarak böcek ilaçları gibi kimyasalların da kullanımının en aza indirilmesi gerçekleştirilir. Besin değerlerini de bu yöntemle artırmak mümkündür. Hatta istenilen veya istenmeyen özelliklerin eklenilmesi ve çıkarılması da genetikçilerin yapmış olduğu farklı çalışmalardır.
Günümüzde de en çok soya ve mısır başta olmak üzere pamuk gibi ürünlerde de GDO çok kullanılmaktadır.
GDO sütten çıkmış ak kaşık da değildir
GDO sebebiyle çok öncelerden elimizde olan o saf tohumlar artık yok diyebilir. Piyasadaki tohumlar artık melez ürünler hâline dönüşmüştür. Pek çok bilim adamına göre de sağlığa zararlıdır. Böcekleri de kötü olarak etkilediğinden (böceklere dirençli besin üretimi) ekosistemin dengesine zarar verebilir. Kırsal kesimler yavaş yavaş ekilip biçilen alanları boşaltmaya başladılar ve yeşillik alanlar azaldı. DNA’nın oynanması ile oluşan bu ürünler de çoğu kişinin kafasında soru işaretleri yaratıyor. DNA’nı yapısındaki bu modifikasyon ve mutasyonların bu besinleri tüketenleri de etkileyip etkilemeyeceği de tartışma konuları arasındadır.