Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Son zamanlarda ilginç bir siyaset yapma şekli ortaya çıktı. 

Sadece bizde değil dünyanın her yerinde benzer uygulamaya şahit oluyoruz. 

Peki, bu çok ilginç yöntem ne? 

İktidarlar muhalefetin yerini aldı. Pek çok konuda sanki icra makamı kendileri değilmişçesine yapılanları ya da yapılmayanları en sert şekilde eleştiriyorlar. 

Ekonomiden turizme, tarımdan dış politikaya, terörden asayişe o kadar çok şaşkınlıklar yaşanıyor ki şaşıp kalıyorsunuz… 

Diğer konuları ilgili meslektaşlara ve muhalefete bırakalım, eğitime göz atalım... 

Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, eğitime ve özellikle de Türkçe’ye yönelik öylesine çarpıcı tespitlerde bulunmuş ki, son 15, 20 yıldır bu çorbada hiç tuzu, biberi yokmuş gibi konuşuyor. 

Neler mi demiş? Gelin önce onlara bir göz atalım: 

■ Test sistemi çocuklarımızı sınırlıyor! 

■ Çocukların ifade gücünü zayıflatıyor! 

■ Üniversitede ders verdiğim dönemde gündüz öğrencilerine klasik, gece öğrencilerine aynı soruların test versiyonunu sordum. Sonuçlar arasında inanılmaz fark vardı. Çocuklarımız maalesef test üzerinden yetişiyor. Akademik başarıları bu nedenle sınırlı kalıyor. 

■ Çocuklarımız soruyu doğru anlayamıyor. Virgülün yerini kaçırıyor, kavramı tam anlayamıyor. Bu, tüm dersleri etkiliyor. 

■ Ana dili gelişmeyen bir çocuğun akademik başarısı da sınırlı oluyor. 

■ Kendi ana dilinde 100 kelimeyle konuşan bir çocuktan yabancı dilde 500 kelimeyle konuşması bekleniyor. Bu, doğaya aykırı. 

■ Çocuklarımızın anadillerini doğru öğrenmelerini, kendi kültürlerinin değerlerini doğru içselleştirmelerini istiyorum. * Müşterek değerlerimiz neyse, o doğrultuda yetişen bir kuşak temel arzum… 

Peki, böylesi bir tablonun sorumlusu kim? Dahası, 100 kelimeyle konuşan öğrencileri, 1000 kelimeyle konuşan bir noktaya getirmek istediler de, karşı çıkan mı oldu? 

Çeyrek asra yakın bir süredir ülkeyi yöneten iktidar ve bu iktidar döneminde önce müsteşar, sonra da Bakan olarak görev yapan Yusuf Tekin’in hiç mi sorumluluğu yok? 

Başkaları bu konuda ne düşünür, o onların sorunu diye düşünüyor olacak ki şu değerlendirmeyi yapmış: 

Haberin Devamı

”1945’te, 1924 Anayasası’nın dili değiştirildi, toplumun gündelik hayatta kullandığı ve rahatlıkla anladığı kelimeler yerine uydurulmuş yeni kelimeler konuldu, 1952’de Demokrat Parti döneminde Anayasa yeniden eski hâline döndürülmeye çalışıldı. Bütün bunlar dilin ideolojik gerekçelerle kullanıldığını gösteren önemli örnekler!..” 

Pedagojik mi, ideolojik mi? 

Tüm eğitimciler sınav odaklı eğitimin öğrencileri test sistemine mahkûm ettiğinden şikâyet ederken Bakan Tekin’in de çözüm üretmek yerine bu kervana katılması enteresan. 

Okul içi değerlendirmelerde testi kaldırdık diyor ama önemli olan LGS ve YKS benzeri sınavlar olduğu için çoktan seçmeli test sisteminden kurtulmak mümkün değil. 

MEB ve ÖSYM bir ara “açık uçlu soru” sistemine geçileceğini açıkladı ama devamı gelmedi… 

Enteresan olan bir başka tespit ise Bakan Tekin’e yönelik “Gelmiş, geçmiş en ideolojik Bakan” eleştirilerinin tam aksine, kendisinin değil, muhalefetin ve sendikaların eğitimi siyasallaştırdığı kanaatini taşıyor olması… 

Haberin Devamı

Bakan Tekin’in Türkçeyi böylesine önemsemesi takdire şayan ama atama bekleyen öğretmenlerimiz Türkçe için ayrılan kontenjanlardan hiç memnun değiller. Çok daha fazla kadro ayrılması gerektiğini ısrarla hatırlatıyorlar!.. 

Ziya Selçuk Hoca da sürekli eksiklerin, yanlışların düzeltilmesi gerektiğini vurgulardı. Görünen o ki üniversiteli akademisyenler Bakan olsalar da siyasete kolay kolay alışamıyorlar. Oturdukları koltuğun şikâyet makamı değil, icraat makamı olduğunu anlamaları uzunca bir zaman alıyor. 

Bu noktada önemli olan sorunların tespiti ve test odaklı sınav sisteminin büyük bir baş ağrısı olduğunun herkesçe kabul edilmesi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, çocuklarımızı bu sınav belasından kurtarın yönündeki görüşlerini yakından biliyoruz ama o kurtarın dedikçe atadığı Bakanların sınavları azaltacaklarına daha da artırdıklarına da çok şahit olduk!.. 

Özetin özeti: Çoğu zaman hepimiz aynı şeyleri istiyoruz ama bir türlü aynı dili konuşamıyoruz. Dahası tüm roller altüst oldu.