08.06.2022 - 11:53 | Son Güncellenme:
Haluk KARAASLAN/ ANKARA (DHA)
Eda Nur Kaplan, geçen yıl 7 Ağustos'ta ablası Güler Kaplan'ın erkek arkadaşının Çankaya Alacaatlı Mahallesi'nde bulunan 15'inci kattaki evinin balkonundan atlayarak, yaşamına son verdi. Kaplan, intihardan önce annesine, "Anne küçük kızın bazı şeylere dayanamıyor artık. Kızını çok harcadılar. Kimseye bir şeyini anlatamadı. Hep içine attı. Ama o da çok birikti. Dayanamıyor artık. Hiçbir şeyin güzel olacağına inancı kalmadı. Hakkımı yerde bırakmayın lütfen" mesajı gönderdi. Kaplan'ın ölümüyle ilgili başlatılan soruşturma kapsamında intiharından 1 hafta önce kendisine cinsel saldırıda bulunduklarını ileri sürerek şikayette bulunduğu Yusuf G. ve Mehmet A. gözaltına alınıp, tutuklandı.
SAVCI 18 YIL İSTEDİ, MAHKEME BERAAT VERDİ
2 sanık hakkında Ankara 12'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde 'nitelikli cinsel saldırı' suçundan dava açıldı. İntiharından 1 hafta önce mekanda eğlendikten sonra otele götürdükleri Eda Nur Kaplan'a cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen sanıklardan Yusuf G., yargılama sırasında adli kontrol şartıyla tahliye edildi. 13 Mayıs 2022 tarihinde görülen karar duruşmasında savcı mütalaasını açıklayarak, sanıkların 'nitelikli cinsel saldırı' suçundan 18’şer yıla kadar hapisle cezalandırılmalarını talep etti. Mahkeme heyeti ise her iki sanığın da delil yetersizliğinden beraatlarına karar verdi. Sanık Mehmet A. hakkındaki kararın oy birliği, sanık Yusuf G. hakkındaki kararın ise oy çokluğu ile alındığı belirtildi. Kararla birlikte tutuklu sanık Mehmet A.'nın tahliyesine de hükmedildi.
'RIZA DIŞI YAPILDIĞI İSPATLANMAMIŞTIR'
Kararda, 'nitelikli cinsel saldırı' suçunun şartlarının dosyada bulunmadığının, hem adli tıp raporları, hem dosyaya sunulan Yargıtay içtihatları, sanık savunmaları, kovuşturma aşamasında dinlenen tanık beyanları ile sabit olduğu vurgulanarak şöyle denildi:
"Her iki sanık yönünden de TCK 102/3-a maddesinin uygulanabilirliği bulunmamaktadır. Davaya konu olayda eylemin rıza dışı gerçekleştiğinin ispatının olabilmesi için mağdurun beyanları ile iddia edilen hususların somut bulgu ve raporlarla desteklenmesi gereklidir. Dosya kapsamında böyle bir durum da söz konusu değildir. Hal böyle olunca her iki sanık yönünden eylemin rıza dışı gerçekleştiğine dair dosyada bir delil bulunmamaktadır. Mağdurenin olaydan sonra şikayetçi olması ve sanık Yusuf G. ile diğer sanık Mehmet A. bakımından yaptığı mesajlaşmaların suçun sübutu açısından bir önemi bulunmamaktadır. Bu mesajlarda mağdur, sanık Yusuf ile buluşmayı dahi kabul etmiş durumdadır. İddiaya konu olaydan sonra mağdur ile sanık Yusuf arasında yapılan mesajlara dayanılarak sanık Mehmet ile olan olayın rıza dışı olduğunu söylemek de dosyadaki somut delil olan şehir hastanesi raporu, kamera kayıtlarına rağmen mümkün değildir. Aynı mesajlarda başlangıçta mağdure, sanık Yusuf G.'den de şikayetçi iken süreç içerisinde emoji gönderen şikayetten vazgeçmeyi kabul eden mesajlar da yollamıştır. Hal böyle olunca olay sonrası şikayetçi olduğu sanıklardan biri ile yoğun bir şekilde mesajlaşma yapan mağdurenin sanık Mehmet yönünden bu mesajlardan yola çıkarak rıza dışında eylemi gerçekleştirdiği hususunda somut bir olguya varmak mümkün olarak gözükmemiştir. Ayrıca mağdurun taksiye sanık Mehmet tarafından bindirilmesi ve mağdurun sanık Mehmet'in telefonu ile ablasını araması da dikkate alınarak, her iki sanık yönünden eylemin rıza dışı yapıldığı ispatlanmamış olduğundan beraat kararı verilmiştir."